Top
Muharrem Sarıkaya

Muharrem Sarıkaya

msarikaya@htgazete.com.tr

05/11/2013

'Topluma gına geldi...'

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sesi dün keyifliydi.
Mustafa Sarıgül'ün yıllar sonra CHP'ye dönüşüne parti meclisinde verilen vizeden hoşnuttu:
"Aklın yolu birdir diye bir kural var. Mantık egemen oldu. Baktığımızda iyi bir sonuç..."
Uğraşını gizlemedi, ancak fazlasını da konuşmak istemedi
Sarıgül'ün İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı kararının da PM'den çıkacağını anımsattı.
Güneydoğu bölgesinde zorluklarla karşılaştıklarını vurguladı.
Ankara adayı hakkında konuşmak istemedi; nedenini de "Aday adaylarının yıpranmasına yol açabilir" diye açıkladı.
"Merkez sağa sıcak bir isim mi olacak?" soruma yanıtı anlamlıydı:
"Öyle olmasını isteriz. Ankara'da da İstanbul'da da iddialı olmak istiyoruz. En çok oyu kiminle alacaksak onunla yola çıkacağız doğal olarak. O çerçeveden olaylara bakıp değerlendiriyoruz."

'TÜRBANLI ADAYIMIZ OLUR'
Meclis'te başörtülü vekillere dönük tavrı nedeniyle partisinden gelen eleştirilere de yanıt verdi:
"Kadının giysisi üzerinden siyaset yapılır mı? Meseleye şöyle bakmalıyız: Bülent Arınç'ın girdiği bir parlamentoya neden türbanlı bir kadın giremiyor? Arınç ile onun arasında ne fark var? Önemli olan zihniyet devrimini yapmaktır."
Başörtüsüyle Meclis'e gelen 5 kadının sorumluluğunun çok daha arttığını vurguladı.
"Yarın yolsuzlukla ilgili bir gensoru geldiğinde o türbanlı 5 kadın nasıl oy kullanacak merak ediyorum. Kul hakkı yemenin ne kadar ağır suç olduğunu herhalde biliyorlardır. Kimin samimi olup olmadığını göreceğiz. Türkiye görecek bu gerçeği."
Türbanlı başkan adayı gösterip göstermeyeceklerini sorduğumda yanıtı net oldu:
"Olabilir tabii. Aday adayları gelir başvurur, bakarız değerlendiririz. Kadının giysisi üzerinden siyaset yapılmamalı. Diğer adaylar gibi kurallar, koşullar uygun ise aday olur."
Ardından noktayı koydu:
"Bu konu çok tartışıldı. Artık gündemden düşmesi gerekiyor. Ana gündem maddesi olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Artık topluma da bundan gına geldi."

ANAYASA YANITI
Anayasa'nın üzerinde uzlaşılan 60 maddesini birlikte çıkarma konusunda AK Parti'den gelen teklife bu hafta ne yanıt vereceklerini sordum.
Kurallara uyacaklarını belirtip ekledi:
"Uzlaşı Komisyonu'nda 4 siyasal partinin kendi aralarında oturup belirledikleri bir yönerge var. 4 siyasal parti bir araya gelip neyi parlamentoya getiriyorlarsa biz ona 'Evet' diyeceğiz."
Sözlerinden "4 parti uzlaşırsa varız" anlamını çıkardığımı belirttim; onaylayıp ekledi:
"Yani doğrusu da o değil mi? Verdiğimiz söz öyleydi. Sözümüzün arkasındayız."

SOKAK EYLEMLERİ
Başbakan Erdoğan'ın, "Muhalefet sokak eylemlerine hazırlanıyor" suçlamasına yanıtı ise şöyle oldu:
"Kendisinden duyuyoruz. Devleti bir istihbarat devleti gibi yönetiyor. Telefonları dinliyor. Kendisine istihbarat örgütlerinden gelen bilgilere göre oturup konuşuyor. Bunlar doğru mu, yanlış mı, bakmıyor. Oysa istihbarat örgütlerinin devlete verdikleri bilgilerin hepsi doğru değildir; birer duyumdur. Başbakan kendisini, hukukun üstünlüğü olan bir cumhuriyetin başbakanı değil, istihbarat devleti başbakanı olarak görüyor. O nedenle bir yere gittiği zaman eylem yapmasından şüphe edilenler gözaltına alınıyor. Gittikten sonra bırakılıyor. Başbakan önce bu ayıbı ortadan kaldırsın. Bunlar Türkiye'nin uluslararası alanda prestijini sarsıyor. Ülkenin iktidarı bir yurttaşını nasıl potansiyel suçlu olarak görebilir? Maalesef Türkiye'de olabiliyor. Başbakan da kalkıp ahkâm kesiyor. Eylem olacakmış! Ne eylemi?"
"Çözüm süreci" dedim, "İki taraf danışıklı dövüş içinde" sözleriyle sohbetimiz tamamlandı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp