Top
Abdurrahman Yıldırım

Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

23/05/2012

Türkiye'ye karşı eli en açık olan

Türkiye ekonomisi hakkında uluslararası kuruluşlardan en gerçekçi değerlendirme bu yıl için OECD'den geliyor. Son toplantısı nedeniyle yayımladığı raporunda kurum Türkiye'nin büyüme hızını yüzde 3.0'den yüzde 3.3'e yükseltti. Önceki rakamı da yine uluslararası kuruluşlar arasında yapılan tahminlerin en yükseğiydi. Şimdi revize ettiği rakam da öyle. Hükümetin tahmini yüzde 4'lük büyümenin olacağı yönünde. IMF ise son yaptığı revizyonla Türkiye'nin yüzde 2.3 büyüyeceğini öngördü.
OECD'nin Türkiye öngörüleri arasında bu yılki yüzde 3.3'lük büyümenin ardından gelecek yıl yüzde 4.6'ya çıkılacağı, toplam iç talep büyümesinin bu yıl yüzde 1.7'ye inmesine karşılık gelecek yıl yüzde 5.0'a yükseleceği de var. Yüzde 9.0'dan düşecek. Burada biraz aşırıya kaçılmış gibi. İç talebi biraz daha normalleştirdiğiniz zaman zaten büyüme de yüzde 4 ün üzerine çıkıyor ki, bizim gerçekleşme tahminimiz de böyle.
ENFLASYON TAHMİNİ: OECD cari açığın milli gelire oranının da geçen yıla göre 1 puan gerileyerek yüzde 8.9'a ineceği, işsizliğin yüzde 9.5'le tek hanede kalacağı, tüketici enflasyonunun da yüzde 9.2'ye inebileceği tahmininde bulundu. Burada da enflasyon biraz yüksek alınmış gibi geldi bize. Yine de geçen yılki rakamın altına iniliyor ama Merkez Bankası'nın tahmini olan yüzde 6.5'in de bir hayli üstünde bir gerçekleşme olacak. Biz ise tarımda bol üretimin de etkisiyle enflasyonun daha düşük çıkmasını bekliyoruz.
Kurumun tahminleri arasında Euro Bölgesi nin bu yıl yüzde 0.1 daralması ve gelecek yıl yüzde 0.9 büyümesi bekleniyor. OECD ülkelerinde beklenen ortalama büyüme ise bu yıl için yüzde 1.6 ve gelecek yıl için yüzde 2.2 düzeyinde.
Bu tahminlere göre uluslararası kuruluşlar içinde Türkiye ekonomisine karşı eli en açık kurum OECD gibi görünüyor.

 

Yerli reyting şirketi kurulursa ne olur?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye ye karşı en cimri davrananların başında geliyor. Bu da hem kamuoyunun hem de hükümetin tepkisini çekiyor. Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, S&P ile anlaşmanın iptal edilebileceğini ve yerli bir reyting şirketinin kurulabileceğini söyledi. Yani karar henüz kesin değil.
KABUL EDİLİR Mİ: Eğer kesinleşirse Türkiye hak ettiği ve istediği notu alamadığı için kendisi reyting şirketi kuracak. Kuracak da ne olacak? İyi sonuç alacak mı? Ya da yerli reyting şirketinin verdiği not uluslararası alanda kabul görecek mi? Çok zor. Çünkü bunu sadece Türkiye değil, diğer ülkeler de beceremedi. Dünya çapında en çok kabul gören üç reyting kuruluşu var. S&P, Moody's ve Fitch Ratings. Daha fazlasını kaldırmıyor piyasa. Ya da itibar edilmiyor. Eğer bu üçlü arasına bir tane daha girecekse o da zaten sırada. Japon JCR. Hem büyük ekonomi olmasından hem de derin bir tahvil piyasası bulunmasından dolayı kısmen büyüyebilmiş bir kurum.
Dolayısıyla bir reyting kuruluşu kurmak kolay, ülke içinde onun derecelendirme yapması da, yaptığı bu derecelendirmelerin kısmen kabul görmesi de mümkün. Ama iş uluslararası alana geldiğinde durum değişir. Uluslararası kuruluşların yerli reyting kuruluşlarına itibar etmesi, hele bunu müşterilerine anlatması çok zor. Görülmemiş bir olay da.
ZATEN VAR: Bu açıdan yerli reyting kuruluşunun fonksiyonu olarak geriye uluslararası kuruluşları hizaya getirmek ve yurtiçi kamuoyunu tatmin etmekten başka bir şey kalmıyor. Sırf bunun için de ayrı bir kuruluşa gerek varsa zaten bir kaç tane yerli reyting şirketi faaliyetini sürdürüyor. Onlardan biri pekâlâ seçilebilir. Bu kuruluşlardan biri, hani şansı yaver gidip de dünyada kabul görecekse, bu durum ancak 10'larca yıl alacak bir süreçte mümkün olabilir. Yani bugünkü sorunu yine çözmez.

SONUÇ: "Zirveden başlayamazsın." Samuel Levenson

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp