Top
Abdurrahman Yıldırım

Abdurrahman Yıldırım

ayildirim@htgazete.com.tr

23/04/2012

Dünyada düşük faiz bizde yüksek cari açık

IMF’nin Dünya Ekonomik Görünümü Raporu‘na göre faizde tarihi en düşük seviyeler görüldü. Ama faizlerin hemen yükseleceği de öngörülmüyor ve önerilmiyor. Yıllara yayılı, kademeli ve ılımlı bir artışı içeren, sonuçta da düşük faizi devam ettirici bir eğilim bekleniyor.
IMF raporuna göre dünya ekonomik büyümesi bu yıl 3.9’dan yüzde 3.5’e gerileyecek, gelecek yıl ise yüzde 4.1’e yükselecek. İşte faizlerin hemen artırılmaması, hatta mümkünse düşürülmesini tavsiye etmesi de, büyümenin yavaşlayacağı öngörüsüne dayanıyor. Çünkü böyle bir gevşeme durumunda enflasyonun raydan çıkmayacağını hesaplıyor IMF.

DÜNYA NEREYE:İşte IMF’nin gözüyle dünya ekonomisi için bu yıl ve gelecek yıllar beklentisi.

* Büyümenin ılımlı olması sonucu petrol fiyatlarında bu yıl yüzde 10.3 artış öngörülmüş. Daha fazlası düşünülmemiş. Gelecek yıl ise petrol fiyatlarının yüzde 4.1 düşmesi bekleniyor.
* Emtia fiyatlarında ise bu iki yıl % 10.3’lük gerilemeyi, gelecek yıl % 2.1 azalmanın izleyeceği tahmin ediliyor. * Bu da en doğal biçimde maliyetlere yansıyacak. Talepte zaten bir gevşeme olacağından tüketici fiyatlarının gelişmiş ekonomilerde ortalama yüzde 2.7 düzeyinden 2012’de yüzde 1.9’a düşeceği, gelişmekte olan ülkelerde de yüzde 7.1’den yüzde 6.2’ye ineceği bekleniyor.
* Enflasyona ve büyümeye bağlı olarak beklenen kısa vadeli ve uzun vadeli faiz oranlarında bu yıl pek artış öngörülmüyor. 6 aylık reel Libor faizi yüzde -1.6’dan 2012’de yüzde -0.1’e ve 2013’te de yüzde 0.1’e gelecek. 2014-2017 arasında da reel Libor faizinin yüzde 0.6’da kalması bekleniyor.
*10 yıllık dünya reel faizinin ise 2011’de yüzde 0.2 düzeyinden 2012’de yüzde 0.7’ye çıkacağı, 2014’te yüzde 1.3’e yükseleceği ve 2014-2017 arasında yüzde 2.4’e çıkarak normal düzeylerine yaklaşacağı umuluyor. Kısa vadeli faizlerde çok küçük artışlara karşılık uzun vadeli faizlerde kademeli ve kayda değer bir artış söz konusu. Küresel faizlerin dip olduğu yıl ise kısa vadelide reel yüzde 1.6 ve uzun vadelide yüzde 0.7 ile 2011. Bu yıl ise artış olacak ama hissedilir düzeyde değil. Gelecek yıldan itibaren uzun vadeli faiz artışı hissedilmeye başlanacak. Normal düzeylerine çıkması için herhalde 2020’li yıllar beklenecek.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE: Böyle bir küresel tablo aslında Türkiye’nin mevcut ekonomik dengesini sürdürmesi için en ideal tablo. Büyümesinden fazla ödün vermesine gerek yok. Dışarıdan enflasyon ithali de petrol fiyatlarına bağlı olmakla birlikte diğer emtialarda ve küresel enflasyondaki düşüş bunu kısmen dengeleyebilir. Faiz oranlarının artmayacak olması ve büyümenin gerilemesi, dış finansmana duyarlı Türkiye ekonomisini bu yıl da zorlamayacak demek. Bu nedenle IMF, Türkiye için 2012’de milli gelirin yüzde 8.8’ine gelen bir cari açık öngörmüş. Devam eden yıllarda da cari açık çok az da olsa geriliyor ama yüksek düzeylerini yine sürdürüyor. Enflasyon ve faiz oranları düşük kaldığı sürece ve Türkiye’de sermaye hareketlerini tersine çevirecek bir risk ortaya çıkmadıkça, bu durum yıllarca devam ettirilebilir. Bu anlamda dünyada düşük faiz Türkiye’nin yüksek cari açıklarını finanse etmesine yardım edecek.



GELİŞEN EKONOMİLERDEN ASIL AYRIŞMAMIZ TASARRUFTA

Hükümet iki hafta üstüste iki teşvik paketi açıkladı. Biri yatırımları teşvik ediyor ve cari açığı düşürmeyi amaçlıyor. Diğeri de tarihi en düşük düzeylerine inmiş genel tasarruf oranını artırmayı hedefliyor.
Tasarruflar konusunda Türkiye’nin ne kadar zayıfladığını IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu da ortaya koyuyor.
* 2011 itibarıyla dünya tasarruf ortalaması gelirin yüzde 24’ü düzeyinde.
* Gelişmiş ekonomiler için tasarruf oranı yüzde 18.5.
* Gelişmekte olan ekonomilerde tasarruf oranı yüzde 33.6.
* Bu oran, Türkiye’deki yüzde 12.7’ye inen tasarruf oranının neredeyse üç katı düzeyinde.
Türkiye’nin cari açığı yüksek ama bizi geçen onlarca ülke var. Borçlanma oranı, bütçe, büyüme, işsizlik gibi verilerde ise ortalamalardan pek ayrılmıyoruz. Buna karşılık en kötü performans tasarruf düzeyinde ortaya çıkıyor. Bu konuda göründüğü kadar kötü değiliz aslında. Ama tasarrufların önemli bir kısmı bizde gayrimenkul, altın gibi fiziki araçlarda ve zulalarda saklı. Bu nedenle rakamlarda veya finansal verilerde görünmüyor. Görünmeyen bir rakamın tabii ki makro ekonomiye katkısı o derece azalıyor. Çok sıkışınca altın bozdurulur, gayrimenkul teminat gösterilir veya satılır, yurtdışındaki paralar da şirketlere getirilip konur. Bizdeki tasarrufların bir kısmının katkısı bu kadar. Neden bu durumda olduğumuzun yanıtı ise geniş ve bir başka yazının konusu.

SONUÇ: “Halkın kendi kendine yarattığı ihtiyaçların her biri, boyunlarına bağladıkları birer zincirdir.” J.J. Rousseau

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp