Top
11/02/2024

Tarih ışığında büyük bir lider: Sultan II. Abdülhamid Han

Afakında salalar titredi Payitahtın

Dediler "Göçen Abdülhamid Han'dır"

Bildim ki yetim kalan cümle Vatandır.

Öğrendim ki yetim Kalan cümle İslam'dır.

Dün son evrensel imparator, 113. İslam Halifesi ve 34. Osmanlı Padişahı cennetmekan Sultan II. Abdülhamid Han'ın 106. Vefat yıldönümüydü. Ulu Hakan'ı anlatmaya değil bu köşe, gazeteler bile yetmez ama yine de ahde vefa kabilinden yad etmeye gayret göstermek adına bu yazımı kaleme aldım.

Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı Sultan II. Abdülhamid Han, tahta çıktığı andan itibaren ülkenin kalkınması ve modernleşmesi adına pek çok reforma imza atmıştır. Bu reformlar arasında öne çıkan ve hala günümüzde etkileri hissedilen alanlardan en önemlileri arasında sağlık ve eğitim sektörleri sayılabilir. II. Abdülhamid Han'ın bu alandaki hamleleri, Osmanlı toplumunda önemli değişimlere yol açmış ve uzun vadede ülkemizin modernleşme sürecine katkı sağlamıştır.

Sultan II. Abdülhamid Han, sağlık sektöründeki eksiklikleri fark ederek, bu alandaki köklü değişimleri başlatmıştır. Hükümdarlığının ilk yıllarında, imparatorluğun dört bir yanında modern hastaneler inşa edilmiş ve sağlık hizmetleri daha geniş bir kesime ulaştırılmıştır. 89 Genel Kamu Hastanesi, 27 Kurum Hastanesi, 74 Asker Hastanesi ve pek çok diğer sağlık kurumu, II. Abdülhamid'in bu alandaki öncülük çabalarının birer yansımasıdır.

Ayrıca, Sultan II. Abdülhamid Han, o dönemde dünya çapında büyük etki yaratan kuduz aşısının mucidi Louis Pasteur ile iş birliği yaparak, Osmanlı toplumunu kuduz hastalığına karşı koruma altına almıştır. Pasteur'e yaptığı 10.000 altın yardım, sadece maddi bir destek değil, aynı zamanda sağlık alanındaki bilimsel gelişmelere duyulan desteğin bir ifadesi olmuştur.

Sultan II. Abdülhamid Han'ın sağlık alanındaki reformlarının merkezinde, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun modern manadaki ilk tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, Sultan II. Mahmud tarafından 1827 yılında açılmış ve II. Abdülhamid Han döneminde geliştirilerek çağdaş tıp bilimine dayalı sağlık hizmetleri sunan nitelikli hekimlerin yetişmesine önemli katkıda bulunmuştur.

Sağlık alanındaki reformlarının bir parçası olarak, II. Abdülhamid Han, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'yi güçlendirmiş, modern tıp eğitimi için gerekli altyapıyı oluşturmuş ve bilimsel araştırmaların teşvik edilmesini sağlamıştır. Bu çabalar, Osmanlı toplumunda sağlık alanında uzmanlaşmış bireylerin yetişmesine olanak tanımıştır.

Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin öğrencileri, aldıkları eğitim sayesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda ve uluslararası alanda saygın doktorlar olarak bilinmişlerdir. Bu okul, Osmanlı'nın sağlık sektöründeki modernleşme çabalarına liderlik etmiş ve II. Abdülhamid Han'ın sağlık alanındaki vizyonunun bir yansıması olmuştur.

Bugün, Türkiye'nin modern sağlık sistemine geçişinde ve tıp alanındaki başarılarında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin önemi hala hissedilmektedir. II. Abdülhamid Han'ın sağlık eğitimi alanındaki çabaları, günümüzdeki Türk tıp camiasının köklerini oluşturan önemli bir aşamayı temsil etmektedir. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin mirası, Türk sağlık sisteminin evriminde kalıcı bir iz bırakmış ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki tıp eğitimi reformlarının hayata geçirilmesine öncülük etmiştir.

Dünyadaki ilk üç Çocuk hastanesinden birini ( Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi) açmış olması oldukça önemlidir. Ülkemizde mütehassıs (uzman) doktor yetiştiren Eğitim hastanelerini açan (Gülhane 1898) yine odur. Gülhane hastanesini açarken saraydaki bir kışlayı 150 yataklı bir hastaneye çevirmesi ve başına Alman eğiticileri getirmesi önemli bir vizyon gereğidir. Kolera, verem. Frengi hastaneleri yanında sadece engellilerin tedavi edildiği bir hastanenin açılması bugün bile hayallerin ötesindedir. Osmanlı coğrafyasına yaptırdığı hastane sayısı 300'ün üzerindedir.

II. Abdülhamid Han, eğitim alanındaki reformlarıyla da Osmanlı toplumunu çağdaş bir seviyeye taşıma amacı gütmüştür. Hükümdarlığının ilk yıllarında, ilkokulların köylere kadar ulaşmasını sağlamış ve eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini azaltmıştır. Kendi döneminde Pekin'de adına okul açılması, Osmanlı'nın uluslararası alandaki prestijini artırmış ve eğitimdeki önemli adımlardan biri olmuştur.

Galatasaray Lisesi'ne hacim kazandıran II. Abdülhamid, aynı zamanda 5 yeni lise açarak genç nesillerin eğitimine katkıda bulunmuştur. Kız çocuklarını eğitime dahil etme konusunda attığı adımlar, o dönemde çağdaş ve ilerici bir anlayışın izlerini taşımaktadır.

Sultan II. Abdülhamid Han, eğitim ve sağlık alanlarındaki gelişmeleri desteklemek adına kurumsal yapıları güçlendirmiştir. Ziraat ve ticaret odaları ile örnek çiftlikler kurarak ekonomiyi canlandırmış, ülkenin tarım ve ticaret alanındaki potansiyelini harekete geçirmiştir.

Sağlık alanında 300'ü aşkın hastane, eğitimde ise köy okulları ve liseler gibi birçok kurumun açılması, II. Abdülhamid'in bu alanlardaki stratejik vizyonunu göstermektedir.

Sultan II. Abdülhamid Han'ın sağlık ve eğitimdeki hamleleri, günümüzde hala hissedilen etkiler bırakmıştır. O dönemde başlatılan reformlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra da devam etmiş ve modern bir eğitim ve sağlık sisteminin temellerini atmıştır.

Günümüzde, Türkiye'nin sağlık ve eğitim alanındaki başarıları, II. Abdülhamid Han'ın vizyonunun ve reformlarının bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bugünkü hastaneler, okullar ve sağlık politikaları, geçmişteki bu önemli liderin mirasını taşımaktadır.

Sultan II. Abdülhamid Han'ın sağlık ve eğitimdeki reformları, Osmanlı İmparatorluğu'nun çağdaşlaşma sürecindeki önemli adımlardan biridir. Sağlık hizmetlerinde yapılan yenilikler ve eğitimdeki kurumsal gelişmeler, Osmanlı toplumunu modern dünyaya uyum sağlama çabasının bir ifadesidir. Günümüzde, bu alandaki başarılar, II. Abdülhamid Han'ın liderlik yetenekleri ve vizyonunun kalıcı etkilerini göstermektedir. Geçmişten günümüze uzanan bu izler, Türkiye'nin sağlık ve eğitim alanındaki başarılarına katkıda bulunan bir tarihî miras olarak değerlendirilmelidir.

Bugün ondan geriye bir miras, bir anlayış ve bir istikamet kaldı. Bize düşen ise bunu idrak etmek ve bu yönde hareket etmektir. Sultan Abdülhamid Han'ı anlayan, özümseyen ve gelecek kuşaklara aktaran bir milletin inşası dileklerimle...

Rahat uyu Ulu Hakan rahat uyu.

Emeklerin zayi olmadı, sancağın yere düşmedi, kalen teslim olmadı!

Bugün kirli pençelere geçit vermeyen "Tayyib" yürekli evlatların mirasına sahip çıkıyor.

Vefatının 106. Yılında hatırası yâd, mekânı cennet ve aziz ruhu şad olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp