Top
05/04/2024

Mutlu Bayramlar: Sevgi, Saygı ve Sabırla

Bayramlar, özel anlamları ve tatlarıyla her yıl yeniden gelen, sevdiklerimizle bir araya gelmenin, paylaşmanın ve sevginin doruk noktasını yaşadığımız özel zaman dilimleridir. Yıllar geçse de bayramların getirdiği sevinç, huzur ve birlik duygusu asla eskimez. Her bayram, uzun zamandır görmediğimiz büyüklerimizi ziyaret etmek, sevdiklerimize kucak açmak ve bir arada olmanın mutluluğunu yaşamak için sabırsızlanırız.

Anne-baba, akraba-eş, dost, komşu ziyaretleri ile evlerimiz bereketlenir. Hayat telaşesi içinde ihmal ettiğimiz kapıları çalma fırsatı buluruz bu rahmet günlerinde.

Bayramlar telaşları da barındıran kıpır kıpır günlerdir. Memleket, eş dost, akraba... hasretlerini gidermek isteyenlerin de, tatil planları yapanların da fırsat bildiği zamanlardır bayramlar.

Evet bize yürümeyi öğreten, gözünden sakınıp büyüten, yemeyip yetiren... anne, baba, dede, nine... kimimiz varsa onlara koşarız.

Çünkü bugün bizi büyüklerimize götürmeyen bayramlar, yarın birer büyük olarak çocuklarımızın yollarını gözlediğimiz bayramlara dönüşecektir!

Ve yola çıkarken de unutmamak gerekir ki sevdikleriniz sizi sağ salim görmek ister.

Yollar, yollar, yollar...

İşte tam da bu noktada adeta kavimler göçünü andıran bir trafik yoğunluğu içinde buluveririz kendimizi. Yoldur biter elbet. Bayramdır geçer elbet. Ama bu tatlı kavuşma heyecanlarımız uykusuz ve yorgun birer direksiyon savaşçısına dönüştürmesin bizi.

Plansız, dikkatsiz ve son derece aceleci bir seyir anlayışı bayramlara ağır ve kara bir gölge düşürmektedir sevgili okurlarım. Yakın tarihimiz bunun çok ağır ve acı hatıralarıyla doludur.

Geç olsun ama güç olmasın der atalarımız. Gideceğimiz yerde ve döneceğimiz yerlerde bekleyenlerimiz var. Geç kaldık diye ağlamazlar ama bir daha sarılamazsak bir ömür dinmez gözyaşları. Kurallara uyan, sevdiklerine doyan bahtiyarlar olalım inşallah.

Sabır, sabır, sabır...

Aslında sabır başa bir felaket gelmeden önce yapılmalı. Araç kullanırken öncelikle yorgun ve

uykusuz olmamalı. Eğer yorgunluk, hele uykusuzluk varsa asla direksiyon başına geçmemeli.

Araç kullanırken hem sürücü hem de yolcuların ilk yapacağı iş "emniyet kemerinin takılması" olmalıdır.

Unutmamalıdır ki, araç kullanırken sizin dostunuz gaz pedalı değil fren pedalıdır. Süratten

kesinlikle kaçınılmalıdır. Trafik işaret ve işaretçilerinin uyarıları araçta bulunanlar için düşünülerek konulmuş kurallardır. Bunlara uymayı prensip haline getirmek en güzelidir.

Sürücülerin ellerini ve zihinlerini meşgul eden cep telefonu ve diğer mobil cihazların kullanılması kazalara adeta gel demektedir. Bunların yanısıra radyo ile uğraşmak, kül tablası, ateş, kibrit, çakmak gibi malzemeler ve sigara kullanımının da kazalara davetiye çıkardığı asla

unutulmamalıdır.

Son zamanlarda bilimsel makalelerde yer alan bir konu da nargile kullanımı ile ilgilidir. Nargile kullanan kişilerin yaklaşık yarım saat müddetle araç kullanmamaları tavsiye edilmektedir. Nargile kullanımı sonrasındaki ilk yarım saatte kaza yapma ihtimali oldukça yükselmektedir.

Saygı, saygı, saygı...

Kavşaklarda acelecilik, birbirine saygı ve öncelik vermek yerine, bencil bir anlayışla kendini haklı ve öncelikli görmek maalesef pek çok kazaya sebep olmaktadır.

Peki yollarda yarış yapan, gürültüsü bol olsun diye "modifiye" edilen araçların sürücüleri çevreye ve başkalarına saygılıdır diyebilir miyiz? Çevrede oturan kişileri, hastaları, tatlı tatlı uyuyan çocuklara saygılıdır diyebilir miyiz?

Peki yollarda, otobanlarda yarışan otobüs şoförlerine ne demeli?

Üç şeritli yolun üçünü de yan yana kapatıp giden, adeta benden başkasına yol yok diyen TIR'lara ne demeli?

Bunları kim durduracak!

Ne olur araçlarımıza bindiğimizde hem kendi ailemizi ve hem de karşımızdakilerin ailelerini

düşünelim.

Ne kendi hayatımızı ne de başkasının hayatını zehretmeyelim.

Bayramları bayram tadında yaşayalım.

Ve sevinçtir bayramlar. Ama, öksüz ve yetimlerin buruk bir gönülle, sevdiklerinden yoksun olarak geçirecekleri bu günlerde eksiktir sevinçleri. Bu bayram ve her bayram o gönülleri de yalnız bırakmayalım sevgili okurlarım. Annesizlere anne, babasızlara baba, kardeşsizlere kardeş, evlatsızlara evlat olamayız belki de ama; sızlayan yüreklere "ben de varım" diyen bir sıcak dost sesi, gönül eli olabiliriz. Olabilmeliyiz.

Şimdi yenilenmiş ve tazelenmiş beden ve ruh varlığımızla "cicilerini" giymiş bayram çocukları gibi hayatlarımızı Ramazan'a çevirelim inşallah sevgili okurlarım. Niyetlilik bitmedi, iftar bitmedi. Hayırlı ve yapıcı niyetlerle huzurlu ve huşu içinde gönül iftarlarında buluşmak üzere Ramazan Bayramı'nı tebrik eder; ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hayır getirmesini dilerim...

Sağlıkla kalınız.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp