Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

28/12/2021

O güneş enerjisi santralinin yapılmışı var

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'fındığın ana vatanı' ilan ettiği Şanlıurfa için 'taşlık arazilere güneş enerjisi santrali kurma' projesini (!) savundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da "O önce konuşur sonra dediklerimi aynen yapar. Beni takip etmeye devam et' dedi. 'Önerdiği bu enerji modeli'nde de ısrar etti ve "Tekrar ediyorum, Şanlıurfa'nın taşlık arazisinde güneş enerjisinden elektrik üretilir" diye konuştu.

***

Benim takip edebildiğim kadarıyla, durum şu:

TEİAŞ verilerine göre Ağustos 2021 itibarıyla Türkiye'nin güneş enerji kurulu gücü 7.435,2 MW seviyesine yükseldi.

Bu rakam, 98.492,7 MW'lik toplam elektrik kurulu gücünün yüzde 7,55'ine denk geliyor.

Rüzgar enerji kurulu güç ise toplamın yüzde 10,16'sına yükseldi.

Türkiye'nin toplam yenilenebilir enerji kurulu gücü ise toplam enerjinin yüzde 53,15'ine çıktı.

Dünyanın sayılı, Türkiye'nin en büyük güneş enerjisi santrali ise Konya Karapınar'da üretime geçti. Tamamlandığında kurulu güç bin MW olacak. Burası, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) olarak ilan edildi ve burada kurulacak GES'lerin toplam gücü 3.300 MW'a ulaşacak, dünyanın en büyük güneş enerji santrali bölgesi olacak.

Santrali kuran Kalyon Enerji, güneş panellerini ve panellerde kullanılan hücreleri de Ankara OSB'de üretiyor.

Yani;

Kılıçdaroğlu'nun iddia ettiği gibi, 'taşlık alanlarda' güneş enerjisi santrali kurmak fikri kendisine ait değil.

Yapılmışı var!

***

Kılıçdaroğlu'nun önerisine AK Parti'den gelen tepkilerden biri, 'yapılamaz' olduğu için değil, 'yapılmışı' olduğu için.

Diğeri de, AK Partili belediye başkanı yönetimindeki Şanlıurfa'ya 'seçim rüşveti' kabilinden 'belediyeyi bize verin, santral kuralım' önerisi yapmadan önce, CHP'li belediye başkanı yönetimindeki Adana'da bunun bir örneğini sergilemesi...

Yani;

'Kendi yönetimindeki belediyelerde yapılmışını göster!'

***

CHP, büyük kentlerden İzmir'de, Muğla'da, Eskişehir'de yıllardır, Adana ve Antalya'da aralıklı olarak, Ankara ve İstanbul'da da son dönemde 'yerel iktidar'...

Muhalefette verilen vaatleri ve seçim öncesi açıklanan 'projeler'i alt alta yazın, 2,5 yıllık 'iktidarda' yapılanları yanlarına koyun, sonucun 'sıfır' olduğunu göreceksiniz.

Tersine icraat olarak, işten çıkarmaları, kadro şişirmelerini, borç artışlarını, iştirak şirketlerinin zararlarını, 'israf' diye sergilenenden daha fazla otomobil alınmasını, temel atmama törenlerini, tünel açmama, metro kazısı kapatma faaliyetlerini not edebilirsiniz.

***

Kılıçdaroğlu ve cumhurbaşkanı adaylığında yarıştığı CHP'li belediye başkanları, hedef tahtasına koydukları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı 27 Mart 1994-6 Kasım 1998 tarihleri arasında 4,5 yılda ortaya koyduğu başarının değil zekatını fitresini bile ortaya koyabilmiş değiller.

Böylesi bir 'liyakat, ehliyet ve yetenek'le Türkiye'nin cumhurbaşkanlığını şimdiden 'çantada keklik' görüyor ve birbirleriyle didişiyorlar; 'koltuğu kim kapacak' diye!

***

Daha bunun dış politikası, terörle mücadelesi, eğitimi, imarı, sanayisi, teknolojisi, ticareti var...

KUŞOĞLU'NUN TARİH BİLİNCİ FELAKET!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, bir 'tarih bilinci' ve bir 'cumhurbaşkanı adayı' profili çizdi.

'Başörtüsü problemi'ni, Milli Mücadele'de İstanbul hükümetinin, padişahın yanında yer alan, Anadolu'daki kurtuluş mücadelesine katılmayan, 'kendisini muhafazakar olarak gören zihniyet'e dayandırdı!

***

Videosunu izledim, aynen şöyle dedi: "Başörtüsü problemini de çok basit görmemek lazım. Osmanlı'nın son döneminde, Anadolu'yu kurtarmak için bir kurtuluş mücadelesi yaşadık ama kendisini muhafazakar olarak gören bir zihniyet katılmadı. Padişahın yanında yer aldı. Dolayısıyla İngilizlerin yanında pasif bir mücadeleden yana yer aldı. Halbuki Atatürk tam tersine aktif bir mücadele ortaya koydu. Yunanlıları, Antalya, Maraş gibi yerleri işgal eden Fransızları, İtalyanları, İstanbul'u işgal eden İngilizleri kovarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Kurtuluş mücadelesi verdi, kuruluş mücadelesi verdi. Ne kurtuluş ne kuruluş mücadelesine, bu muhafazakar zihniyet katılmadı. Kendisini dindar olarak gören zihniyet katılmadı. Hep eleştirdi. Eleştiriden öte 'yıkılsın bu devlet' dedi, 'Yunan kazansın' dedi. Bu zihniyet 20 yıldan beri iktidar. Buna Türkiye Cumhuriyeti müsaade etti."

***

Kuşoğlu mali müşavir.

CHP'nin idari ve mali işlerinden sorumlu.

O konudaki liyakatine dair konuşmak bana düşmez.

Ancak tarih bilgisi, bilinci ve değerlendirmesi bir felaket...

Bu kafayla düşünürseniz;

Anadolu'da cepheye kağnılarla mermi taşıyan çarşaflı nineler, analar, gelinler 'muhafazakar' sınıfına girmiyor!

Maraş'a 'kahraman', Antep'e 'gazi' unvanını kazandıranlar ise zaten savaştıkları Fransızlar gibi laiktiler!

Milli Marş'ı damarlarındaki kanıyla, yüreğindeki inançla ve vatan sevgisiyle yazan Mehmet Akif'in de muhafazakarlıkla ilgisi yoktu!

Ayrıca, işgalde İstanbul'da kalan herkes 'muhafazakar'dı, 'işbirlikçi'ydi!

İktidara gelirse tarih diye bunu okutacak CHP!

Yapmadığı değil hani...

***

Ama daha felaket olan, Kuşağlu'nun aynı 'tarih bilinci' ile tarif ettiği CHP'nin cumhurbaşkanı adayı tarifi!

Yine aynen not aldım: "Bizde aday olabilecek, cumhurbaşkanı olabilecek çok isim var. Adaylıkla ilgili algı da değişiyor. Türkiye'ye bir Erdoğan daha lazım değil. Türkiye'ye muhafazakar bir aday da lazım değil. Daha devleti bilen, daha demokrasiye yatkın, daha kentli..."

'Köylü' ve 'muhafazakar' cumhurbaşkanı adayı olmaz!

Köylüler ve muhafazakarlar ancak, kendilerini yönetmesi için CHP'nin göstereceği 'kentli' bir adayı seçebilirler!

Salim kafayla düşünmeye ne çok ihtiyaç var...

ÜÇ KİTAP ÖNERİSİ

Nebevi Liderlik ve Hz. Muhammed:

Eski Başbakan Yardımcısı, yazar Dr. Yalçın Akdoğan'ın Otto Yayınları'ndan çıkan yeni kitabı, Hz. Peygamber'e has liderliğinin analizini yapıyor. Çok geniş kaynaklara dayalı bir çalışma olarak başvuru eseri niteliğinde.

Balkan Harbinde Muhacir Olmak:

Kendisi de bir göçmen çocuğu olan şair Mustafa Hatipler'in, Balkan göçlerinde yaşanan trajedileri anlattığı 'İnsan Ziyanlığı' kitabına yakın zamanda bir yazımda atıf yapmıştım. Lütfedip bu kitabını da gönderdi. Tarihin belki en büyük trajedisine bu kadar sessiz gözyaşı dökülmesi karşısında bir kere daha eğildim.

Çayeli Kültür Envanteri: Memleketimin somut ve somut olmayan kültürel mirasını kayda geçiren, heyecan verici bir çalışma. Araştırmacı Hakan Beyaz ve ekibi tarihi bir sorumluluğu yerine getirmiş. Bu tür çalışmalara yönelik 'cimriliğin' olağan sayıldığı dönemde projeye destek veren Çise Eğitim ve Kültür Derneği de takdiri hak ediyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp