Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

19/04/2024

‘Jakuzi'den TOKİ duşkabinine!

CHP'nin resmi ve gayriresmi, meşru ve gayrimeşru kadrolarının koro halinde AK Partili eski Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü'"6 dönüm makam odası, jakuzi ve saray mutfağı" yaptırmakla itham etmesi hakkında geçen hafta yazmıştım.

Yalan olduğu çabuk ortaya çıkmıştı.

Ama...

Hitler'in propagandisti Goebbels'in 'Büyük Yalan' stratejisine göre hazırlanmış bir 'siyasi nefret üretme projesi' olduğu zamanla daha iyi anlaşılıyor.

***

Döğücü ve belediye binasını yaptıran daha önceki başkan İsmail Erdem "Ne 6 bin metrekare makam ne jakuzi ne devasa mutfak var, gösterin" demiş;

CHP'nin propaganda stratejisti Necati Özkan, yalanını 'Jakuzi ile kastettiğim kocaman bir banyo teşkilatıydı' diyerek, en azından daha çürük bir yalanla örtmeye çabalamıştı.

Ama CHP›li yeni başkan Alper Yeğin'in, 'jakuzi yok' deme gereği duymadan, lüks bir banyo yapıldığını, 'jakuziden daha büyük lüks ve belediyeyi batırma hikayesi açıklayacağını' belirterek, bu algıyı sürdürmeye gayret etmişti.

***

Sonra Sözcü'de binanın zemin katındaki lobiyi 'başkanlık katı', belediye meydanını 'kocaman bahçe' diye sunan fotoğraflar yayınlattırdı.

Ama şatafatlı başkanlık makamı, jakuzi, banyo veya mutfak görüntüsü yoktu!

Ben de "ajansları davet edip başkanlık katını gezdirmek, banyoyu, mutfağı göstermek çok mu zor" diye sormuştum.

Zor değildi tabii.

Belli ki "bu sahtekarca görüntülerle durumu kurtaralım" diye düşünülmüş.

Ama sahtekarlığın bir iyi tarafı vardır, örtülemez...

'Mızrak çuvala sığmaz' derler bu yüzden...

***

Geçen gün, yine aynı gazetede başkanlık katından ve banyodan fotoğraflar yayınlattı.

Binayı yaptıran eski başkanın söylediği gibi, benzeri birçok belediyede görülebilecek bir makam odası, toplantı ve kabul odaları, belki 'lüks' denecekse 'şark köşesi' benzeri bir oturma grubu...

Banyo ise ancak 'ucuzlukla' eleştirilebilir!

Devasa mutfak ise 'adalı' olmasıyla sıradanlık sınırını aşabilmiş!

***

"Lüks bulamadık ama bulduklarımıza lüks diyelim, yerler!"

Çünkü 'tanımlama üstünlüğümüz' var!

O da kendi kabiliyetimizden, gücümüzden değil, 'tanımlamamızı sorgulamayan taraftarlarımızdan' geliyor!

Önyargılı değilim.

CHP'li belediye başkanlarının 'kendi heykelleri' de dahil tuhaf 'şekillere' para harcarken, Kütahya Belediyesi'nin AK Parti döneminde Kütahya vazosu heykeli yaptırmasını 'israf' diye sunmalarına bakınca gördüğüm şey de bu.

Nasıl olsa seçmen, okuyucu CHP'li belediyelerle kıyaslama yapmayacak!

Taraftar olmadan önce olunması gereken çok şey var...

REKLAM PANOLARINA POSTERLERİNİZİ DEĞİL İHALE SONUÇLARINI VE BİLANÇOLARINIZI ASIN

Amacı 'vatandaşa fayda' olan 'çözüm' odaklı düşünmekten yanayım.

Eleştirilerimi de -okuyucuyu sıkma pahasına- gerekçelendirip, olumlu yönde sonuç çıkarmak için yapıyorum.

Bu yüzden; -bina içi dekorasyon da dahil- bütün partilere bir çağrım var:

- Makam odaları ve diğer birimlerin tefrişatında, iç mimari projesi aşamasında belediye meclisindeki bütün partilerin üyeleri 'maliyeti ve görselleri' ile bilgilendirilsin.

- Belediye başkanları, şirketler gibi 3 aylık dönemler halinde bilanço özetlerini halka duyursun.

- Reklam panolarına kendi posterlerini değil, ihale sonuçlarını assınlar.

Bir çağrım da belediye meclislerindeki 'yerel muhalefet' partilerine:

- Yerel iktidardaki başkan bunları yapmıyorsa, belediyenin bütün işlemlerine hakim olması gereken sizler, bu tabloları düzenli olarak halka açıklayın.

Zaten onun için oradasınız...

"Her şey olup biterken siz de oradaydınız" derler.

Diyorlar da...

Haklılar da...

Gerçekleri zamanında duyurmazsanız, seçim yaklaşınca başkanı suçlamak 'siyasi propaganda'dan öteye anlam taşımaz seçmen için.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün ne dedi: "Millet bize denetleme görevi de verdi. Bunu da en iyi şekilde yapacağız."

Hadise budur.

BKZ: ABDÜL BATUR VEYA ABDÜL BATIR!

Sancaktepe'nin yeni belediye başkanının bir şey daha yaptı:

Belediyenin mali durumunu, borçlarını devasa bir afişle binaya astı.

Bunu son tahlilde eleştirmeyeceğim.

Ancak, aklı başında insanlar için şu ölçütleri de hatırlatmazsam eksik kalır:

Belediyeler borçlu olabilir.

Önemli olan ne için borçlandığı ve borcunun karşılığı yani ödeme kabiliyetidir.

Hem halkın yararına olmayan bir iş için borçlandığı, karşılığını da halkın yararına harcanabilecek gelirden ödediği veya oradan bile ödeyemeyecek durumda olduğuna dair bilgi verebiliyorsanız tamam.

Değilse boş bir siyasi karalamadan fazla kıymeti yok.

Ayrıca, bunu yaparken, yeni seçilen bazı CHP'li belediye başkanlarının da, kendi partilerinden devraldıkları belediyelerle ilgili 'borç batağı devraldık' açıklamalarını da hatırlatıyorum.

Borçsuz belediyeler de var.

Ancak orada da marifet, yatırım ve hizmet yaptığı halde borçsuz olabilmek.

'Yattım ama borcum da yok' diyenin siyasette yatacak yeri olmamalı...

Hem yatan hem de borç biriktirenler de var.

İzmir Konak'ın yeni CHP'li Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, eski CHP'li başkan Abdül Batur'dan belediyeyi borç içinde aldığını, gerekirse bunu pankartla duyuracağını açıkladı.

CHP'nin bu konuda liste çıkarması gereken belediyeleri de az değil. Başta en büyükler olmak üzere...

Siyasetçi, ajans propagandasıyla seçilince akıllı olma gereği de duymuyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp