Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

21/12/2021

Uzaya çıkınca başımız göğe mi erecek!

Türkiye'nin yedinci uydusu TÜRKSAT 5A, 8 Ocak 2021'de Space X Falcon 9 roketi ile uzaya gönderildi. TÜRKSAT 5B uydusu da test aşamasındaydı. Bu uydular, Türkiye'nin temel olarak yabancı şirketler tarafından geliştirilen son iki uydusu. Yerli ve milli uydu TÜRKSAT 6A ise 2023'e hazırlanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gün, Avrupa, Ortadoğu, Kuzey ve Güney Afrika, Orta Afrika, Akdeniz, Ege ve Karadeniz'in uydu kapsama alanına alındığını, Türkiye'nin uzayda yörünge hakkı bulunan 30 ülkeden biri olduğunu söylemişti.

'Yerli tasarım' yer gözlem uydusu RASAT 2011'de, askeri amaçlı Göktürk-2 uydusu da 2012'de, Göktürk-1 ise 2016'da uzay görevine başlamıştı.

Daha gelişmiş bir gözlem uydusunun da çalışmaları sürüyor.

Bütün bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 Şubat 2021'de ilan ettiği 'Milli Uzay Programı' çerçevesinde ilerliyor.

***

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 6A'nın fırlatılma töreninde, TÜRKSAT'tan TÜBİTAK'a, Aselsan'dan Roketsan'a, Savunma Sanayii Başkanlığı'ndan TUSAŞ'a, üniversitelere ve Ar-Ge şirketlerine kadar düzinelerce paydaştan söz etti.

Bu müthiş bir teknoloji iklimi.

Zira üretilen her uydunun her aşamasında, her parçasında, her yazılımında Türk mühendisleri görev alıyor, hem öğreniyor hem geliştiriyorlar.

Bakan, "Hedeflerimiz bazılarına hayal gibi gelebilir ama kendi uydusunu üreten dünyadaki ilk 10 ülke arasına gireceğiz" dedi.

Bu iklim bunu sağlar.

***

Türkiye, "Ay yüzeyine ilk sert iniş" hedefini açıkladığında "simit fiyatı" diyen bir muhalefetimiz var!

"Uzaya çıkınca başımız göğe mi erecek" diyen...

Tıpkı "Hocam, bu konu gerçek hayatta ne işimize yarayacak" diyen haylaz liseliler gibi!

Evet erecek.

Evet günlük hayatımızda işe yarayacak.

TÜRKSAT 5B haberleşme uydusunun, gelecekteki uydu ve uzay çalışmalarına ve uydu destekli iletişim teknolojilerine katkısını anlamaları zor olanlar için 'günlük hayattan' örnek verelim.

Cebinizdeki telefona, evinizdeki, işyerinizdeki bilgisayara gelen ses, görüntü, internet uzaydan geliyor, 'gaipten' değil!

TÜRKSAT 5B, emsallerinden en az 20 kat fazla kapasiteye sahip ve internet ve iletişimde 'her yerde kesintisiz erişim' sağlayacak.

20 yıl önceki kara, demir ve havayolları ile son 20 yılda yapılan otoyollar, bölünmüş yollar, şehir içi raylı sistemler, hızlı trenler ve her yere günün hemen her saatinde erişebileceğiniz hava yolları arasında bir kıyaslama yapın.

Ya da telefon çevirmeli internetle fiber interneti kıyaslayın...

İşte öyle bir şey.

Ve bunun 'yerli ve milli' olanı...

Ya askeri ve istihbari amaçlı uydulardan alacağınız veriyi hangi 'dost ve müttefik' ülkeden edinebilirsiniz?

Bunu da, terörle mücadele ederken 'kiralık İHA'lardan aldığınız görüntülerin ne kadar işe yaradığı ile yerli ve milli İHA'ların ne kadar işe yaradığıyla kıyaslayın...

Yeterince anlaşılır oldu mu?

***

Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, 5B ile ilgili çok önemli bir ayrıntıyı da açıkladı. ASELSAN tarafından üretilen bir alıcı-verici sistem uydu üzerinde ilk kez uzayda kullanılacak.

İşte bu iklimde yetişen Türk mühendisler, yazılımcılar yaptı bunu.

Koç'un ifadesiyle, "Yüksek yörünge yani 36 bin kilometre uzaklıkta ilk defa yerli bir ürün test edildi, bütün kriterleri geçti ve şu anda Türksat 5B'nin üzerinde. Artık diğer ülkelerin uydularında ASELSAN'ın bu ürünü kullanılabilir olacak."

Muhalefetin "yüksek katma değerli ürün üreteceğiz" sözünü 'müthiş' bulanlar üzülebilir...

Sözde kalanı değil üretilmişi var!

***

Takip edenler bilir, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın zor ama çok değerli olduğunu yazıp dururum.

Sadece Avrupa'ya bir kısrak başı gibi uzanan Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından oluşmuyor bu coğrafya.

Tarihi ve kültürel köklerinin dayandığı Çin'den Kafkaslar'a; Balkanlar'dan Afrika'dan Libya'ya, Sudan'a, Yemen'e; Pakistan'dan Afganistan'a uzanan bir coğrafya bu.

Merkezinde Anadolu'nun olduğu, üç kıtaya uzanan bir coğrafyanın bütün enerji, mal ve hizmet trafiğinin ortasında bir vatanımız var.

Bütün bu coğrafyadaki çatışma ve savaşlardan nasıl olumsuz etkileniyorsak, barış ve istikrarından da o kadar olumlu etkileniyoruz.

O yüzden bir yandan 'uzay vatan'ı korumak ve teknoloji geliştirmek için çaba gösterirken, bir yandan da bölgesel barış ve istikrar için Afganistan'dan Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Libya'ya, Suriye'den Körfez ülkelerine kadar her bölgede barış ve istikrarın tesisi için 24 saat uyumayan bir diplomasimiz var.

Aynı şekilde 24 saat uyumayan silahlı kuvvetlerimiz, siber kuvvetlerimiz ve istihbarat örgütlerimiz...

Ve bu alanlarda Türkiye'nin geldiği nokta yabana atılamaz, adil olmak gerekirse gurur vericidir.

Yine aynı şekilde 'ekonomimiz' de aynı güce ve bağımsızlığa sahip olmalıdır.

Yukarıda çok çok eksik çerçevesini çizmeye çalıştığım Türkiye, döviz-faiz tahterevallisine pabuç bırakacak ülke değildir.

Salim kafayla düşünme zamanı.

Türkiye bu sınamadan da başarıyla çıkacak.

VATANDAŞ OLMAYINCA İSTANBUL'U ŞAHANE YÖNETİRSİN!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri'de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na hem 'yerini' ve 'kabiliyetini' gösterdi hem de 'yönetim anlayışı'nı ortaya koydu: "5 yıl içinde İstanbul'un nüfusu 2,5 milyon düşecek. Ekrem Başkan rahat edeceksin."

Türkçesi şu: Cumhurbaşkanı adaylığını aklından çıkar. İstanbul'u da ancak vatandaş olmazsa yönetebilirsin!

***

Muhtelif Osmanlı paşalarından Cumhuriyet'in Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'e kadar birçok isme atfedilse de teyit edilmiş bir sahibi bulunmayan ünlü "Mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim" sözü gibi.

O söz hiciv, ironi içeriyordu, ancak artık 'ciddi' bir örneği var!

Proje de hazır.

CHP'li Bolu Belediye Başkanı, Suriyeli göçmenlere yönelik bir örnek ortaya koydu.

İstanbul'a Anadolu kentlerinden göç etmiş olanlara da su, doğalgaz faturaları, nikah kıyma ücreti 10 kat olarak kesilir, herkes köyüne dönmeye zorlanır!

Tabii garibanı...

Zira zengini, yani 10 kat ödeyebileni 'makbul hemşehri' olarak kabul edilir!

***

Kılıçdaroğlu, Şanlıurfalı çiftçilere de "Bize Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını verin, elektriği bütün çiftçilere bedava vereceğiz" vaadinde bulundu.

İlk talep AK Parti Adana İl Başkanı Mehmet Ay'dan geldi; CHP'li Adana Büyükşehir Belediye Meclisi'ne, "Adanalı çiftçilerimizin kullandığı elektriğin bedelinin belediye tarafından ödenmesi" için öneri verdi.

Kılıçdaroğlu'na 'yerel iktidar' olduğu yerlerde 'elini tutan olmadığını' hatırlattı.

Ama işe yaramayacak.

Zira daha önce de 'asgari ücret CHP belediyelerinde şu kadar olacak' veya 'kimse işten çıkarılmayacak, ekmeğiyle oynanmayacak' demişti, ancak öyle olmamıştı.

İktidara alternatif arayanlar, muhalefetin 'yerel iktidar' olduğu belediyelere ve merkezi iktidar anlamında ortaya koydukları vaatlere 'salim kafayla' bir daha bakın.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp