Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

19/03/2024

Soykırımı destekle, sağ kalanlara su vermekle övün!

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, önceki gün Ürdün'e, oradan da İsrail'e gitti.

Alman medyası İsrail'in soykırımcı başbakanı ile görüşmesini, "Netanyahu'ya uyarı" başlığıyla verdiler.

Habere baktım, 'uyarı' ifadesi hangisi diye.

Şuymuş: "Gazze Savaşı'ndaki yüksek sivil kayıplar nedeniyle 'yeniden düşünmeye' davet etti."

***

Scholz, "İsrail, Hamas terörüne karşı kendini savunma hakkına sahip. Ama Gazze Şeridi'ndeki strateji yeniden düşünülmeli. Hedef ne kadar önemli olursa olsun, bu kadar yüksek maliyetleri haklı çıkarabilir mi, yoksa bu hedefe ulaşmanın başka yolları var mı?" diye mırıldanmayı başarabilmiş.

Sonra da 'insani' bir unsur eklemiş: "Kenarda bekleyip Filistinlilerin kıtlık çekmesini izleyemeyiz. Biz bu değiliz."

Zannetmeyin ki, "İsrail'i durdururuz" manasında söylemiş.

Hayır, "Bir şekilde yiyecek filan göndermeye çalışırız" manasında söylemiş!

***

Katil de bu konuşmayı şöyle anlamış:

"Alman Başbakan ile Hamas'ın ortadan kaldırılması gerektiği konusunda anlaşmaya vardık."

Katil ne anladıysa söylediğiniz odur...

Almanya, 80 yıl önce Yahudilere soykırım yapmanın utancını yaşarken, bugün de İsrail'deki Yahudilerin soykırım yapmasına destek vermenin utancını üstleniyor...

Alman politikacı Ursula von der Leyen'in AB Komisyonu Başkanı olarak İsrail'e 'açık çek' vermesinden sonra Şansölye'nin bu zayıflığı da tartışılıyor...

Tarihte illa utanç verici işlerle anılmak için özel çaba gösteriyor gibiler...

Von der Leyen yeniden ve daha güçlü aday oldu. Bir kez daha başkan seçerlerse tam olacak!

***

Unutmadan...

Bugünlerde eski başbakan Merkel aleyhine bir 'zaafiyet' kampanyası başladığı dikkatimi çekiyor.

Scholz'un açığını kapatmak için...

Merkel, ordu ve istihbaratı zayıflatmakla, özellikle de Rusya karşısında zaafiyet göstermekle suçlanıyor.

Merkel iktidardayken yazdığım birçok yazıda değinmiştim; Merkel Almanya'yı çok büyüttü ama siyasi olarak Fransa'nın gölgesine sokarak 'Büyük Almanya' görüntüsü vermekten ve Avrupalıları ürkütmekten kaçınmayı başardı.

Almanya'nın istihbaratı ve ordusu ise zaten birinci derecede Berlin'in konusu değil, ABD'nin konusu!

Bugün ise durum şu:

Almanya ekonomik durgunlukta ve istihbaratı da yine Rusya tarafından dinleniyor!

FRANSIZ FAŞİSTLERİN DEDEDEN TORUNA ERDOĞAN MİRASI!

Türkiye'de 20 yıldır siyasette bir 'kolay prim' kuralı var:

Erdoğan'ı muhatap almak ve onun da kendisini muhatap alması için dua etmek!

Erdoğan muhatap alınca kendilerini de Erdoğan kadar güçlü hissediyorlar...

E güç kazandıkları da doğru...

Bir süredir "Erdoğan İstanbul seçimlerinde ne zaman doğrudan dahil olacak. Rakipleri muhatap alacak mı" beklentisi de bu yüzden...

***

Ama konumuz 'iç muhalefet' değil...

Dışarıda da Erdoğan'a sataşmayı güç toplama yolu olarak görenler var.

Bu konuda en hevesli olanlar da Fransızlar.

Fransa'nın ana muhalefeti aşırı sağ...

Erdoğan karşıtlığını da dededen kızına, kızından torununa miras alan bir siyaset var orada.

Fransız aşırı sağcı parti Ulusal Cephe'nin kurucusu Jean-Marie Le Pen, 2004'te Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasına karşı bildiri yayınlamış, "Erdoğan kendini, dayatılan şartlara tabi basit bir üye adayı olarak değil, müzakerelerin gerçek patronu olarak sunuyor" demişti.

2011'de partisini devrettiği kızı Marine Le Pen tarafından kovuldu. Marine de babasının İslam, Türkiye ve Erdoğan karşıtı mirasını sürdürdü.

Bir farkla. Babası azılı Yahudi düşmanıydı, kızı Yahudi karşıtlığından uzak durmaya çalıştı.

İki kez Cumhurbaşkanlığı seçiminde Macron'a karşı kaybedince gözden düştü.

Ama yerini alacak bir yeğeni var.

Jean-Marie Le Pen'in diğer kızının, bir Fransız ajan-gazeteciden olan gayrımeşru kızı Marion Marechal-Le Pen...

***

Bizim medyada, 2017'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hitaben attığı tweetle haber olmuştu.

Erdoğan'ın Avrupalı Türklere hitaben "Yaşadığınız yerler artık sizin sılanızdır. Oralara sıkı sahip çıkın. Üç değil beş çocuk yapın. Avrupa'nın geleceği sizsiniz" demesi üzerine, "Avrupa'daki Türklerin geleceği Türkiye'dir" diye yazdı.

"Türkleri Türkiye'ye kovacaklarını" söyledi yani...

Geçen hafta da bol alkış alan bir konuşma yapmış parti toplantısında: "Erdoğan düzenli olarak batıyı fethetmekle tehdit ederek bizi aşağılamaya çalışıyor. Ekim'de İsrail'deki alçak saldırıların ertesi günü bize karşı 'Ey batı haç ve hilal arasındaki mücadeleye devam etmek ister misiniz' demeye cesaret etti.

Dikkat et Sayın Erdoğan, bizim de bir gururumuz var. Biz de nereden gelip nereye gittiğimizi biliyoruz. Savunulması gereken 1500 yıllık bir tarihimiz olduğunu biliyoruz. Gözdağını bırakın, Poitiers'de, Lepano'da, Viyana'da kazandığımız zaferleri hatırlayın. Avrupa hala yaşıyor ve asla fethedilmeyecek. Ya da boyunduruk altına alınmayacak."

***

Genç faşistin 732'de Paris'e yürüyen Endülüs ordusunun durdurulmasını, 1571'de Haçlı donanmasının İnebahtı'da Osmanlı donanmasını yenmesini ve 1529/1683 yıllarındaki iki Viyana kuşatmasının başarısızlıkla (ikincisi Kırım Hanı Murad Giray sayesinde!) sonuçlanmasını hatırlatması önemli.

***

Tarihin ırkçılığını besleyecek taraflarını öğrenmiş.

1526 Kral 1. François'i Almanların elinden kurtaranın Kanuni Sultan Süleyman olduğunu da öğrense...

1814'te Paris'in altın anahtarının Rus Çarı 1. Aleksandr'a nasıl ikram edildiğini...

1940'ta bu kez Hitler Almanyası'nın bir haftada Paris'e girişini ve 4 yıldan fazla başı ağrımadan 'bistro'larda keyif çattığını...

***

Ama öğrenmese de çok önemli değil.

Fransız kahramanlığına ilişkin fıkralara yenileri eklenir:

- Ellerini kaldırmış 100 bin Fransız'a ne nedir?

- Fransız ordusu."

- Fransız askerlerine eğitimlerde ilk ne öğretilir?

- 10 dilde 'teslim oluyorum' demek.

- Fransa'da neden caddeler geniştir:

- Almanlar geldiğinde zorluk çekmesin diye.

- Ütü ile Fransız arasında ne fark vardır?

- Ütü savaşta kullanılabilir.

KAFTANCIOĞLU 'ŞİMDİLİK' SUSUYOR GİBİ

CHP İstanbul eski İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, döneminin CHP İl Başkanlığı yetkilileri ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'un hem aile şirketinin müdürü hem de spor müdürünün içinde bulunduğu bir ekibin 'bavul dolusu paraları kule yapma' görüntülerinde adının geçmesine rağmen susma hakkını kullanıyor.

Önceki gün "Kimin orada ortağı, müdürü varsa ona sorsunlar" dediği iddiası ortaya atıldı.

Dün bir açıklama yaptı ama sadece bu iddiayı yalanlamakla yetindi.

Ancak CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Paranın neden elden verildiğini bilmiyorum. O kısmı Canan Kaftancıoğlu bilir çünkü o süreci doğrudan yürüten kişiydi. Canan Hanım tarafından netleştirilebilir" sözlerini yine cevapsız bıraktı.

Benim anladığım, Kaftancıoğlu "seçimi sen kaybettirdin" linci yememek için susuyor. Seçimden sonra söyleyecekleri olacak...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp