Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

12/03/2024

‘Yemeği yenir' adam olmak ya da adam olmamak

Çocukluğu memlekette geçen çocuklar bazı konularda daha şanslı sanırım.

Büyüklerimizden, komşularımızdan;

Köyde, mahallede oynarken, cami avlusuna doluştuğumuz teravihlerde, fazladan iliştiğimiz sahur sofralarında kulağımıza çalınanlardan çok şey öğrendik.

***

Polis emeklisi rahmetli dedem, görev yaptığı yerlerde eski tanıdıklarından söz ederken "Yemeğini yemiştik" derdi.

Bunu öyle bir söylerdi ki, 'yemek yediren' kişi benim zihnimde 'büyük adam' şeklinde belirirdi.

Diğer kaptan dedem, merhum babam, annem, mahalledeki büyüklerimiz, birilerinden "Yemeği yenir" diye söz ederdi.

'Bunlar aynı kişiler mi' diye düşünürdüm!

***

Ne zaman sevgili annem için söylendiğini duydum, o zaman dank etti 'yemeği yenir' olmanın anlamı...

Hem yemekler güzeldir.

Hem 'helalinden' kazanılmıştır.

Hem yedirenin gözü toktur, yedirirken utandırmaz, sonra borçlu çıkarmaz.

***

Bir başka hikayeyi de daha ileriki yaşlarda işittim.

Bir esnaf çocuğu sabah işe babasından önce gider, dükkanı açarmış.

Bir sabah, "çorba içip öyle gideyim" diye lokantaya uğramış.

Çorba içerken pencereden babasının geçtiğini görmüş.

Göz göze gelmişler bir süre...

"Hay Allah, babam dükkanı açmadığım için kızdı galiba" diye düşünmüş.

Çorbasını hızla bitirip dükkana koşmuş.

"Özür dilerim baba, çorbacıya takıldığım için geciktim" diyecek olmuş.

Baba bakmış, "Benim kızdığım o değil evlat" demiş.

"Benim kızdığım, çorbayı yalnız içmen. Seninle yiyecek kimse bulamadın mı?"

***

"Yemek yedirdim. Parasını almadım. Hayat boyu da o borcu ödeyemeyecek" diyen, bırakın yemeğinin yenilmesini, adam yerine konulmaz.

Hayat boyu ancak kendisi gibilerle düşer kalkar...

***

Allah bizleri ve çocuklarımızı 'yemeği yenir' kişilerle karşılaştırsın.

Ramazanınız bereketli, orucunuz ve dualarınız kabul olsun.

Fatih 'refah adası' olacak

AK Parti Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, yeni dönem adaylığında "Fatih'in yaşam kalitesini artırmak ve medeniyet mirasına sahip çıkmak" hedefini açıkladı.

Son 5 yılda Balat restorasyonları, onbinlerce gencin 24 saat doldurduğu kütüphaneleri, park ve kentsel dönüşüm projeleriyle öne çıkan Turan, kentsel dönüşümü kolaylaştırma ve hızlandırma projelerini duyurdu.

Yerinde, ada, site ve bölge bazlı dönüşüm, plan değişikliği, kentsel donatı gibi bütün ayrıntıları çalışılmış projeler var.

Kentsel Dönüşüm için semtlerde danışma ofisleri kurulup vatandaşlara yol gösterilecek, proje ve inşaat yapımında da destek verilecek, riskli yapıların bedeli karşılanacak.

Fatihlilere sadece başvuru yapmak ve 'güvenmek' düşüyor.

Başkan Turan'a o 'güven' var.

***

İstanbul için Türkiye'nin özeti derler ya, Fatih de İstanbul'un özeti.

Tarihi yapılar, surlar, üniversiteler, tıp fakültesi hastaneleri, Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı ile Eminönü ve Laleli ticaret bölgeleri yoğun yerleşimle iç içe geçmiş...

Ne tek başına güç yeter ne de tek başına iş yapmaya bırakırlar.

Sahibi çok.

Bakanlıklar, İBB, koruma kurulları vb...

Ergün Turan, o yüzden konuşması boyunca İBB Başkan Adayı Murat Kurum'a da oy istedi haklı olarak.

CHP'li İBB'nin ilçe belediyeleriyle kopuk olması nedeniyle ortak yapılması gereken işlerin yapılamadığını daha önce Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy'dan da dinlemiştim.

O da seçmenlerinden Kurum için oy istemişti.

Bahane aramıyorlar, vatandaşa hizmeti bir şekilde yapabilmek için yollar arıyorlar...

Kadın adayı haşlayanlar Tanju Özcan'a sessiz

CHP Grup Başkanvekili ve Afyonkarahisar Belediye Başkan adayı Burcu Köksal'ın "Seçildiğimde belediyenin kapıları DEM hariç tüm partilere açık olacak" demişti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Dili sürçmüş, iletmemi istedi" diye araya girmiş, ancak Köksal, "Dil sürçmesi yok" diyerek Özel'i yalancı durumuna düşürmüştü.

Bu kez İBB Başkanı İmamoğlu araya girmiş, Genel Başkan Özel'i de aşarak, Köksal'ı "Kendine başka parti bul" diye tehdit etmişti.

CHP Genel Merkezi de Köksal'a tepki bildirisi yayınlamak zorunda kalmıştı.

***

Ancak Köksal'dan sonra CHP'li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da, "Ben bırakın işbirliğini, DEM Partililerle aynı kaldırımda bile yürümem. Etnik milliyetçilik yapanlarla işim olmaz" dedi.

Özgür Özel'den çıt çıkmadı.

CHP açıklama yapmadı.

İmamoğlu sustu.

DEM de kızmadı!

***

Kadın adaya saldırmak mı kolay geldi?

Yoksa "İmamoğlu'nu seçtirmek uğruna CHP'yi DEM'e feda ettiğimiz çok belli oluyor" diye 'omerta' (Mafya dilinde suskunluk) kararı mı aldılar?

***

Üçüncü ve daha ciddi boyutu önceki gün Serkan Fıçıcı yazdı AKŞAM'da.

Burcu Köksal'ın "Belediyeyi DEM'lilerle yönetmeyeceğim" diye tekrarlaması, sözün 'mefhum-u muhalifinden' "Belediyeyi DEM'lilerle yönetecek olanlara" işaret ediyor.

İBB Başkanı ve adamlarını kızdıran bu...

İlhan Ahmet, daha fazla kendinizi perişan etmeyin

Yunanistan'ın PASOK partisinden Batı Trakya Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, 'cevap hakkı' olarak gönderdiği mektubu yayınlamama ve 'kaynaklarımı' göstermeme rağmen tuhaf şeyler yapmayı sürdürüyor....

Kişisel sitesinde bana yeni bir açık mektup yazmış.

X'te paylaşmış.

İlgili ilgisiz adresini bulduğu her yere şikayet yazmış.

Mektuba cevap için bu köşeyi son kez kullanıyorum.

***

Sayın Vekil;

Önce yumuşak bir dille, 'beni değil kaynaklarımı yalanladığınızı' söylediniz.

Kaynak gösterdiğim Batı Trakya Türk medyasını, üyeliğinden atıldığınız Batı Trakya Türkleri Danışma Kurulu ve derneklerin açıklamalarını, 'iliştirilmiş gazeteciler, troll yayın organları, sipariş haberler' diye itibarsız saydınız.

"Türkiye'de bir gazeteyi dava ederek benzer haberleri yayından kaldırtmışsınız, onları neden kaldırtmadınız" diye sorunca da, bunu "adeta kardeşi kardeşe kırdırma çağrısı" diye çarpıttınız!

"Soydaş bir milletvekilini, soydaş gazetecileri (!) dava etmemekle eleştirmeniz nasıl bir akıl tutulmasıdır?" gibi bir cümle bile kurdunuz!

Yetinmediniz, beni, "soydaşlarımın mahkeme kapılarında karşı karşıya gelmesinden haz duymakla" itham ettiniz.

İyi misiniz?

***

Daha ciddi bir sorun;

Konuyu 'nefret söylemi'ne, 'provokasyon için fırsat kollayanlara zemin hazırlama'ya, 'kavga'ya, 'nifak tohumları'na çektiniz.

Avukat olarak hukuk bilginizi hayali 'kavga' senaryoları yazarak şimdiden beni sorumlu tutacak bir altyapı hazırlamakta kullandınız...

Bu 'göz korkutma' girişimidir...

En güçlü şeklide reddediyor ve kınıyorum.

***

Sonra bir de, "görüş ve faaliyetlerinizi Batı Trakya medyasından takip edebileceğimi" söylediniz!

Hangilerinden?

Hep size muhalif olanları görmüşsem, size 'iliştirilmiş' olanları da söyleyin, itibarsız (!) siteleri okumayayım!

***

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne üye olmadığımı 'tuhaf bir memnuniyetle' belirttiğimi yazmış, benim adıma bir 'memnuniyet' uydurmuşsunuz!

Üye olmadığım için başvurunuzu kabul etmemesini doğru bulmama da 'ucu açık mana' diye kulp takmışsınız!

Teşekkür etmemi ise 'meslek etiğine' aykırı bularak, alakaya maydonoz dikmişsiniz!

***

Kişisel internet sitesinde medya ombudsmanı başlıklı yazılar kaleme alan Faruk Bildirici'nin yazısına atıf yaparken 'hafife aldığımı, görmezden geldiğimi' iddia etmişsiniz.

Türkçede buna 'ara bozuculuk/fitnebazlık' denir.

Bu konuda dayanıklıyız.

***

Cumhurbaşkanlığı'na, İletişim Başkanlığı'na, Dışişleri Bakanlığı'na, Atina Büyükelçiliği'ne, Gazeteciler Cemiyeti'ne, Basın Konseyi'ne vb 'şikayet ettiğinizi' bu kez belirttiniz.

Batı Trakya medyasında sizi kritik eden yazarları da Yunanistan makamlarına şikayet ettiniz mi?

Yoksa bunu söylemek de kardeşi kardeşe kırdırma girişimi mi olur!?

***

Mektubun sonunda da, "Açık iletişim kanalı oluşturmaktan büyük memnuniyet duyacağım" teklifinde bulundunuz.

Herkesi itibarsız göstereceksiniz, hayali suç senaryosu oluşturup gözümü korkutmaya çalışacaksınız, sözlerime 'mana' uydurarak fitneye yelteneceksiniz, sonra oturup konuşacağız öyle mi?

Ben siyasetçi değilim.

Burası da Atina değil.

İşinize bakın...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp