Top
Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

05/12/2023

‘Almanya, Japonya bombayı yedi, düzeldi!'

İsrail'de 'nükleer bomba' tehdidini ilk savuran Netanyahu hükümetinin Miras Bakanı Amihai Eliyahu'ydu.

Japonya'ya atılan iki nükleer bombanın 4 katına yakın konvansiyonel bomba atılmasını yeterli bulmamış, "nükleer bomba atılmasının da olasılıklardan biri olduğunu" söyleme vahşiliğinde bulunmuştu.

Gelen tepkiler üzerine X sosyal medya platformundan, "açıklamasının mecazi olduğunu" savunarak konuyu kapattı.

***

Gerçekten 'mecazi' miydi?

Olmadığını, bir hafta sonra doğrudan Başbakan Netanyahu'dan duyduk.

İsrail'e çağırıp propaganda yaptığı X sosyal medya platformunun patronu Elon Musk'la 'X Space'te yaptığı konuşmada, şöyle dedi:

Aynen şöyle söyledi: "İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya'da, Japonya'da yaptığınız gibi zehirli rejimden kurtulmamız gerekiyor. Bakın sonra ne oldu; Almanya'da yaşanan şey Nazilerden arındırmaydı; Japonya'da Douglas ise yaşanan kültürel bir reformdu. Bugün Japonya o günlerin Japonyasından farklı, Almanya da çok farklı..."

ABD'den de aynı benzetmenin gelmesi çok sürmedi.

İki gün sonra, 'bekar senatör' diye tanınan 68 yaşındaki Cumhuriyetçi Senatör Lindsay Graham, "İsrail'in Hamas'a saldırı düzenlerken sivilleri gözetmesinin imkansız olduğunu" öne sürerek, "Amerikan kamuoyu, Tokyo ve Berlin'i yok etmek için kaç kişinin öldüğü konusunda endişelendi mi?" dedi.

***

Kafaları böyle çalışıyor.

Üstelik bunu 'ihraç' da ediyorlar.

Alan da bunu 'kendi fikri' zannediyor!

Hatırlayın, zamanın CHP Milletvekili, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan, 'Dersim olaylarının bastırılması' ile ilgili dedesini savunurken ne demişti: "Bence sonuca bakmak lazım. Sonuçta bugün Tunceli bölgesi en görgülü, en eğitimli, demokrasiye inanan insanlardan oluşuyor. Mesela sürgünlerden söz ediliyor. O sürgünlerde çok iyi yetişmiş genç kızlar var. Belki o bölgede, ortaçağ şartlarında kalsalardı o aileleri kuramayacaklardı."

(Serpil Çevikcan: 'Dedem o zaman Pembe Köşk'teydi'. Milliyet 25 Kasım 2011)

***

Bu kafayı okulla, eğitimle, bilimle, çağdaş uygarlıkla eğitemezsiniz.

Zira 'çağdaş uygarlığa' da taşıdılar bu kafayı!

Mesele kafa meselesi değil, yürek meselesi...

Kurumuş kalbin kafası böyle çalışıyor!

ERDOĞAN'IN ÇABASI

"İsrail'in nükleer silahları olup olmadığının araştırılması" çağrısını ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı.

Yetinmedi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği ortak zirvesinde alınan uzun kararlar listesine bunu da yazdırdı.

Dün, dünyaya bu çağrıyı yineledi.

İçeride dışarıda her görüşmesinde, BM ve benzeri uluslararası kurumlarda, liderler zirvelerinde ısrarla söylüyor, sözünün takipçisi oluyor.

İsrail bugüne kadar bu düzeyde hiç sorgulanmadı, dünya bu düzeyde hiç uyarılmadı.

***

Bir dua edilecekse;

Dünya, haydut devletleri durdurmak için aşırı güç ve nükleer silahla sivil katliamını bir yöntem olarak düşünmeyen, aksine uluslararası hukuk ve insanlık değerleri içinde çözüm arayan bir lider için dua etmeli.

'HAYDUT DEVLETLER' KİMLER?

Tersinden bakalım:

"Haydut devletler nükleer bombaya sahip olursa insanları katlederler."

ABD, Hiroşima ve Nagazaki'de yaptı.

"Haydut devletler nükleer bombaya sahip olursa barışı tehdit ederler."

İsrail, Filistinlilere destek verenleri nükleer silah kullanmakla tehdit etti.

Haydut kim?

BU MAKALEYİ OKUYUN: ABD, DÜŞÜNCEMİZİ NASIL BELİRLİYOR?

İsrail'in Filistin'de yüzde 75'i çocuk ve kadın 15 bin sivili hunharca, vahşice katletmesine, "Almanya ve Japonya da ABD bombalarıyla düzelmişti" şeklinde mide bulandırıcı, yüz kızartıcı, cinleri tepeye çıkarıcı açıklamalarla meşruiyet sağlamaya çalışanları görünce, biraz okuma yaptım.

Karşıma "Emperyalizmin Meşruiyet Araçları: Atom Bombaları Örneği" başlıklı bir makale çıktı.

İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Bilim Tarihi ve Felsefesi Bölümü doktora öğrencisi Muzaffer Gül imzalı makale, 15 Mart 2022 tarihli...

***

ABD, Japonya'ya attığı iki atom bombası ile 350 bin insanı öldürdü, nesiller boyu süren hastalıklara ve ölümlere, toplumsal ve psikolojik travmalara, çevre katliamına neden oldu.

Makale, ABD'nin 'bilim'i ve diğer 'maddi ve zihinsel araçları' kullanarak, resmi söylemleriyle, medya, eğitim ve kültür araçlarını yönlendirerek nükleer bomba kullanımını haklı gösterme ve sebep olduğu yıkımı örtme çabasını ele alıyor.

Akademik bir makaleyi medya diliyle özetlemek eksik kalacaktır. Önerim, başlığını internetten aratarak makaleyi okumanız.

***

Ben anladığımı ve bugünkü durumu nasıl aydınlattığını aktarayım:

Karl Marx'a göre; toplumlarda baskın düşünce, esasen egemen sınıfların düşünceleridir. Maddi ve zihinsel üretim araçlarına onlar sahiptir ve bunları kullanarak toplumu yönlendirirler; hatta toplumun en azından bir kısmı bu düşünceleri öyle içselleştirir ki, tüm toplumun yararına olduğunu savunurlar.

Müzik, edebiyat, sinema ve eğlence gibi alanlar belirli ideolojik yüklemelerle 'meta'ya dönüştürülür; bu 'Kültür Endüstrisi' toplumsal, siyasal ve entelektüel yaşamı şartlandırır, giderek insanların bilincini, fikirlerini belirler. Hatta insanlar, bu fikirleri 'kendi fikirleri' olarak kıyasıya savunur, mücadeleler verirler.

***

Herkes kendi fikrini, kendi beğenisini, kendi yaşam tarzını vb savunduğunu sanır, kıyasıya mücadele verir ama her zaman kültürel iktidar sınıfı kazanır.

'Kültürel hegemonya'ya hoş geldiniz!

***

Bilim de bunun dışında değil, aksine tam göbeğinde...

Bugünkü konumuz da bu.

"Japonya'ya bombalar atıldı, tamam acı çektiler ama demokratikleştiler, geliştiler, kültürel dönüşüm yaşadılar" alçaklığı yeni değil yani...

Dr. Gül'ün makalesi, bu 'düşünce'nin nasıl 'oluşturulduğu'nu, hangi 'araçlar' kullanıldığını ortaya koyuyor.

Japonya'ya atılan nükleer bombaların 'medeni dünya için ne kadar gerekli ve yararlı olduğu' düşüncesi için 'barış, demokrasi, adalet, özgür dünya' kavramları ve 'bilim' araç olarak kullanıldı.

ABD'deki ders kitaplarında öğrencilere, "demokrasi, barış ve adalet tehdit altına girince, ABD'nin bu değerlerin koruyucusu olarak Almanya, İtalya ve Japonya gibi 'zalim devletlere' karşı mücadele etmesi gerekti; Japonya'ya atom bombaları atılması da bu bağlamda zorunluydu" düşüncesi aşılandı.

Sadece ABD'li öğrencilere değil, tüm dünyaya...

***

"Atom bombasının kullanılması savaşı bitirdi!"

"Atom bombası 'haydut devletlerin' elinde olursa dünyayı tehdit ederdi!"

"Biz kullanmasaydık, Japonlar atom bombası üretecek ve bize atacaktı!"

"Atom bombası caydırıcıydı ve gelecekte savaşları önleyecekti."

"Hem atom çalışmaları bilimsel olarak yararlıydı!"

"Atom enerjisiyle çalışan otomobiller, hatta mutfak aletleri üretilecekti!"

Tarımda verimliliği artıracak 'atom gübresi' bile üretilmişti!..

"Felçlileri ayağa kaldıracak atom tedavisi başlıyordu!"

Bir felçliyi 'atom bombasının mantar bulutu içinden ayağa kalkarken' gösteren çizimler bile yayınlandı; salakçaydı ama işe yaradı...

***

Binlerce film, çocuklar için çizgi film, TV programı yapıldı, kitaplar yazıldı, şarkılar bile bestelendi, atom bombasının faydalarına dair! Sovyetler'in nükleer silahları barışa tehditti, oysa ABD'nin nükleer silahları barışı koruyordu!

***

Hepsi onursuz ve ahlak dışı büyük yalanlardı ama 'bilim insanları', sanatçılar, entelektüeller söylediği için kabul gördü... Öyle ki hâlâ bunları söyleyebilenler var!

***

'Tanrısal din' de unutulmadı bu propagandada.

Atom bombası atılma kararını 'hiç düşünmeden' veren ABD Başkanı Truman, Nagazaki'ye atılan ikinci bombadan sonra radyoda halka şöyle seslendi: "Bu silah Tanrı tarafından bize gönderilen büyük bir sorumluluk; şükürler olsun ki Tanrı düşmanlarımız yerine onu bize gönderdi. Tanrı'nın bize bu bombayı onun yolunda ve amacında kullanmamızda bize rehberlik etmesi için dua ediyoruz."

***

Elbette ABD'de birkaç kişi her şeyi ve herkesi tek tek yönetmedi; yönetebildiklerini yönetti, kurumları yönetti, birçok kurum da kendi çıkarına 'güç'ten yana hizaya girdi...

Son tahlilde, sadece Japonya'da nükleer silah kullanılması meşrulaştırılmadı, esasen 'kültürel ve düşünsel hegemonya' iktidarı meşrulaştırıldı.

***

Şimdi bütün bunları okuduktan sonra bugün İsrail devlet yöneticileri ile ABD ve Avrupalı destekçilerinin sözlerini hatırlayın.

"Tanrı, kötüleri yok etmek için bize görev verdi."

"Biz onları yok etmezsek onlar bizi yok edecek."

"Japonya'ya bomba atarken sivilleri düşündük mü?"

"Japonya, atom bombasından sonra kültürel dönüşüm yaşadı, gelişti."

***

Demem o ki;

Alçaklığı, vahşiliği, ilkelliği meşrulaştıracak her söyleme karşı duyarlı olmak, 'maddi ve kültürel hakimiyet'in kendini meşrulaştırma değirmenine su taşımamak gerekir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp