Geçtiğimiz günlerde, ABD'nin prestijli okullarından Columbia Üniversitesi'nde Filistin için destek gösterisi düzenleyen 100'den fazla öğrenci polis baskınıyla gözaltına alındı.

Protestolara katılan çok sayıda öğrencinin üniversiteden ve üniversiteye bağlı Barnard College'den uzaklaştırma cezası aldıkları açıklandı.

Üniversitenin Filistin eylemine katılanları gözaltına aldırıp, uzaklaştırma cezası vermesine bir öğrencinin "Columbia, kullanmamıza izin vermeyecekseniz bize derslerde neden Edward Said okutuyorsunuz?" yazılı bir dövizle tepki gösterdiği görüntü basına yansıdı.

Öte yandan, üniversitenin rektörü Minouche Shafik'in okulda başlayan eylemler için "(İncil'de) Eğer sen İsrail'i kutsarsan, ben de seni kutsayacağım. Sen İsrail'i lanetlersen, ben de seni lanetlerim diyor. Tanrı tarafından Columbia Üniversitesi'nin lanetlenmesini istiyor musunuz?" ifadelerini kullanarak işgalci İsrail'e destek verdiği biliniyor.

Peki, nasıl oluyor da bu zihniyette bir üniversite yönetimi Filistin davası ile özdeşleşmiş Edward Said'i müfredata koyuyor.

Ya da Edward Said'i müfredata koymuş bir yönetim, hangi motivasyonla bu raddede İsrail destekçisi kesilebiliyor.

Yahudi lobisinin üniversite kadrolarında ve finansmanındaki etkisi bu çelişkinin sadece bir yönünü ifade ediyor.

Batıdaki üniversitelerde Batı paradigması dışında kalan ya da eski Batı paradigmasını eleştirerek yeni Batı paradigmasının temellerini atan isimlerin kuramlarının okutulması değer dünyası anlamında Batının eski konumlanışını terk ettiğini göstermiyor.

Üniversitelerinde en son moda fikirlerin konuşulduğu Batıda hala 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan kurumlar hâkimiyetini sürdürmeye devam ediyor.

Üstelik postmodern çağ yıkıcı bazı fikirler hariç her fikrin dile getirilip bu şekilde etkisizleştirildiği yapıya sahip.

Columbia Üniversitesi Edward Said okutuyor ancak, kendi bildiğini okuyabilmek için...