Top
26/03/2024

Ahlaksız teklifi reddetmişti

"Senaryolarımı gelecek güzel günler için çocuklarıma miras bırakacağım" diyordu Bosna Hersek'in 80'lik çınarı Abdullah Sidran...

Edebiyatçıydı; şair, senarist ve akademisyendi. Geçen gün Saraybosna'dan vefat haberi geldi.

2019 senesiydi; Sidran 'Zivronick'te Kalbimi Bıraktım' adlı oyunu için Türkiye'ye gelmişti. İstanbul'da sahnelenmesi planlanan oyunda, 1992'deki savaşta Sırplar tarafından katledilen ilk Boşnakların hikayesi anlatılıyordu.

Söz konusu oyun 20 senedir Bosna Hersek'te sahneleniyordu. İtalya ve Slovenya'da da seyirciyle buluşmuştu ama Türkiye için neden bu kadar geç kalınmıştı ki...

Oysa Abdullah Sidran, Türkiye'de bir oyununun sahnelenmesini çok arzu ediyordu.

"Oyun, İstanbul'da sahnelendiği gün benim en mutlu günüm olacak" diyordu.

'Zivronik'te Kalbimi Bıraktım' İstanbul'da sahnelendi mi, Sidran'ın arzusu yerine gelebildi mi?

Hatırladığım kadarıyla hayır!

Usta yazarın bir tiyatro oyununu izlemek nasip olmadı ama senaryosunu kaleme aldığı güzel filmler izledik kendisinden. Babam İş Gezisinde, Dolly Bell'i Anımsıyor Musun ve Kusursuz Çember... Her biri hafızamızda iz bırakmış.

Güçlü bir kalemi vardı Abdullah Sidran'ın. Avrupa'da edebiyat ve sinema dünyasının tanıdığı, saygın bir isimdi.

Bu yüzden olacak ki Hollandalı bir yapım şirketi onun imzasıyla Bosna-Hersek Savaşı'na dair bir film yapmak istemiş, ünlü yazara teklif götürmüştü.

Neydi bu teklif?

Hollandalı şirket Bosna Hersek'in gerçekleri dışında, kendi hileli bakış açılarına göre Srebrenica katliamını filme almak için Sidran'dan bir senaryo istemiş, 'Bosna şairi' ise bu talebi, daha doğrusu bu ahlaksız teklifi reddetmişti.

Hatırlayalım, Sırpların Boşnaklara soykırım uyguladığı Bosna Savaşı esnasında BM Srebrenica'yı güvenli bölge ilan etmiş (1993) ancak buraya sığınan Boşnakları Sırp savaşçıların insafına terk eden Hollanda askerleri binlerce Boşnak'ın katledilmesine sebep olmuştu. Göz göre göre...

İşte, Barış Gücü olarak kendi bölgelerindeki katliama seyirci kalan Hollandalılar ısmarlayacakları senaryo ile suçlarını hafifletmek istiyordu.

Ortada şöyle bir gerçek var.

Bosna Hersek'in ekonomik durumu, tek başına bir yapımcının film çekmeyi üstlenmesine çok elverişli değil.

Batılı ülkeler ise finanse edecekleri filmlere kendi kuralları, siyasi çıkarları çerçevesinde destek oluyorlar.

Ne yazık ki bu böyle...

Bosna Hersek'te Dayton Anlaşmasıyla öyle bir yönetim tarzı kurguladılar ki, bu kurgu, tek bir arabayı aynı anda kullanmaya çalışan üç çift ele benziyor. Boşnakar, Sıprlar ve Hırvatların aynı anda yönetmeye çalıştığı bir Bosna Hersek...

Dolayısıyla siyasetteki bu çok başlılık kültürel iklimi de kendine benzetiyor.

Adbullah Sidran, "senaryolarımı gelecek güzel günler için çocuklarıma miras bırakacağım" diyordu ya...

Bildiğimiz, usta yazarın (kendi tabiriyle) dört sağlam senaryosu daha bulunuyor.

Umulur ki bu miras, tüm insanlığa armağan olacak şekilde bir gün beyazperdeyle buluşur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp