Kanada'danın en büyük şehri Toronto'da yaşayan Türklerle Yunanların dükkânları yan yanadır. 'Greek Town'a gidildiğinde her iki halkın (tıpkı haritada olduğu gibi) 'komşu' oldukları görülür. Muhtemelen başka ülkelerde de benzer durumlar söz konusudur. Sonuçta iki halkın yemekleri, müzikleri, kültürel iklimi birbirine yakındır. Yakın olmasına yakındır da gel gör ki konu dönüp dolaşıp siyasete tosladığında bambaşka bir manzara ile karşılaşılır. Bu yüzden de iki ülke ilişkileri bir türlü sükûn bulmaz. Başta Kıbrıs, Ege ve Akdeniz konusu olmak üzere, Yunan makamlarının Türkiye'ye karşı her fırsatta arıza çıkarmak gibi kötü bir huyu var.

Ege'yi adeta kendi iç denizi gibi görmek isteyen Yunanistan'ın tacizleri bitmek bilmiyor. Son olarak Yunan Başbakanı Miçotakis, Türkiye'nin tepkisi ve uyarısına rağmen Ege ve İyon denizinde, doğal hayatı korumak bahanesiyle iki yeni deniz parkı oluşturulacağını açıkladı.

İki ülke halkları her ne kadar yakın kültürel atmosferi paylaşsa da Yunan hükümetlerinin geleneksel Türkiye düşmanlığı ve Ege üzerine bitmek bilmeyen muhteris tutumu işte böylesine can sıkıcı bir tahrik unsuru...

Peki sivil kompartımanda neler oluyor?

İngiliz yazar William Shakespeare'in asırlardır sahnelenen Romeo ve Jüliet adlı oyununu bilirsiniz. İki düşman ailenin çocukları birbirlerine âşık olurlar ancak çeşitli engellemeler yüzünden bu âşıklar birbirine kavuşamaz.

İşte bu meşhur oyun, bu kez Türk ve Yunan sanatçılar tarafından sahnelenecek. Bizim Devlet Tiyatroları ile Yunanistan Pire Şehir Tiyatrosunun ortak yapımı olan oyun, bu akşam Ankara Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde ilk kez "perde" diyecek.

Türk ve Yunan sanatçıların Romeo ve Jüliyet yorumu Ankara'dan sonra İstanbul ve Atina'da da sahnelenecek.

Oyunun yönetmeni bir Yunan; Lefteris Yovanidis, AA'ya verdiği demeçte, iki ülke sanatçılarının iletişim kurarak, işbirliği yapması ve ülkeleri arasında köprüler kurmasının önemini vurgulamış.

Türkiye ve Yunanistan'ı kasdederek, "Romeo ve Jüliet oyunundaki iki aileyi bulma şansımız var" demiş.

Yönetmene göre bir çok çatışma alanları olmasına rağmen, sonunda iki aile, birbirlerine saygı göstermenin en önemli şey olduğunu fark edecek.

'Çünkü' diyor Yovanidis, 'Nefretle sadece kaybederiz, günlük yaşamımızda sevgiye sahip olduğumuzda kazanırız.'

Yovanidis, tarihsel olarak yakın bağları olan iki halkı birbirinden uzak tutan siyasetten dert yanıyor, gelecek nesiller için en iyisini düşünmenin herkesin sorumluluğu olduğunu dile getiriyor.

Sanatçılarının feraseti keşke Yunan siyasetçilerde de olsa...