Top
23/03/2024

Zübük siyaseti

Türk siyasi hayatında 1990'lı yıllar koalisyon hükümetleriyle geçti.

Eskiden gazetelerde söyle manşetler olurdu; seçim sonrası partiler kendi aralarında anlaşamadı, hükümet kurulamadı.

Bu bağlamda siyasi karnemiz kırık notlarla doludur.

Hükümet kuracak çoğunluğun sağlanamaması halinde partiler arası ortaklıklar gündeme gelir, bazen gizli, bazen açık pazarlıklar yürütülür, makam mevki karşılığında milletvekili transferi bile yapılırdı.

Gerçi günümüzde de benzer manzaralar yaşanmıyor değil. Geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde muhalefet cephesinde yaşanan vekillik, bakanlık pazarlıklarına 'altılı masa' etrafında şahitlik ettik.

15 milletvekilinin CHP'den istifa ettirilip İyi Partiye ödünç verildiğini de hatırlıyoruz. İşte bu pazarlık, gün geldiğinde, diyet borcunun ödenmesine evrilecek ve siyaset gündemimiz, adına altılı masa denilen o 'tanımlanamayan cisimle' karşılaşacaktı.

Tabi şimdi yorgan gitti dava bitti, eski müttefikler düşman kesildi, masa tuzla buz oldu.

Ancak içinde bulunduğumuz yerel seçimler arefesinde muhalefet cephesinde benzer pazarlıklar yok mu!

'Alışığız böyle şeylere' deyip sineye çekecek olsak bile, siyasi ihtiraslar uğruna yalanın, kirli pazarlıkların fır döndüğü ortamlarda, mesele, ülkeye zaman ve enerji kaybettirmeye dönüşüyorsa bundan hepimiz olumsuz etkileniyoruz.

Önümüz yine seçim... Esen rüzgara göre yön değiştirenleri, belediyeciliği koltuk ve rant paylaşımından ibaret sayanları gördükçe yönetmen Kartal Tibet'in 'Zübük' filmini hatırlamamak elde değil.

Aziz Nesin'in aynı adlı romanından Atıf Yılmaz'ın senaryosunu yazdığı bu film, yıllarca kimi sinema yazarları tarafından sağ siyaset eleştirisi olarak görüldü.

Ancak Türkiye'de sağ ve sol kavramlarının asla yerli yerine oturmadığını, İdris Küçükömer gibi aydınların 'Türkiye'de sol sağdır sağ soldur' tespitini de hatırda tutmak gerek.

O yüzden Zübük filmi belli bir siyasi çizginin değil, tam tersine çizgisizliğin, omurgasızlığın eleştirisidir, kara mizahıdır.

Peki zübük nedir, kime denir?

Bir halk deyimi olan Zübük, kendi çıkarları doğrulusunda her yolu mübah gören kişi anlamında kullanılıyor. Dahası da var; sözünde durmayan, üç kağıtçı egoist, düzenbaz, ahlaksız, omurgasız, palavracı vs.

Aziz Nesin'in tüm bu sıfatlarla donattığı roman kahramanının adı ise İbrahim Zübükzade.

O bir düzenbaz, yalanın ağzına yuva yaptığı bir sahtekar.

İşte Zübük romanı ve sinema uyarlaması İbrahim Zübükzade'nin, önce bir mahalle derneği başkanı, ardından belediye reisliği ve nihayetinde Fuzuli İşler Bakanı olarak siyasetteki önlenemeyen yükselişini anlatır.

Politik kara mizah örneği filmin başrolünde Kemal Sunal var. Nevra Serezli, Kadir Savun, Osman Alyanak, Ali Şen, Bülent Kayabaş, Metin Serezli de diğer rollerde...

Filmdeki Zübükzade'nin özelliklerine bakalım... Bulunduğu konuma gelebilmek için başvurmadığı numara, aldatmadığı kişi yok gibidir. Hilecidir. Fotomontajla kendini Başbakan'a en yakın adam olarak gösterir. Etrafındaki kalabalığa, kendini, siyasetçilerin vazgeçemediği kilit adam olarak takdim eder. Yaydığı dedikodularla siyasetçilerin bile gözünü boyar ve hükümet kurma çalışmaları esnasında bakanlık koltuğu karşılığında karşı partiye transfer olur.

Fakat yalancının mumu yatsıya kadar yanar. İşler yolunda gitmeyip de başbakan istifa ettiğinde Zübükzade için de sonun başlangıcı olur. Ne var ki sahtekarlık onun için bir hayat tarzı haline geldiğinden kurduğu düzeni başka ortamlarda devam ettirecek, yeni avlar peşinde koşacaktır.

Tüm bu olup bitenlerin ardından bir gazeteci bu sahtekarın hayat hikayesini yazı dizisi yapmak üzere yola koyulur; İbrahim Zübükzade'nin doğup büyüdüğü kasabaya gider, hemşehrileriyle konuşur, hikayeyi en başından dinler.

Gazeteci, son olarak da Zübükzade ile röportaj yapar. Hikayeyi bir de ondan dinler.

İbrahim Zübükzade'nin bu mülakatta verdiği mesaj önemlidir. Zira röportajın bir yerinde zübükleri ortaya çıkaran, zübüklerin yalanlarına inanan toplum ve çevre eleştirisi yapılır.

Oy ve koltuk uğruna terör iltisaklı yapılarla dahi ortaklık yapan, 'kent uzlaşı' peşinde koşan muhalefet tarzına, savrulmalara, ilkesizliklere baktıkça, 'bizim partimiz terlik koysa yine de oy veririz' diyenleri gördükçe Zübüklüğün kitabının yeniden yazıldığını düşünmeden edemiyor insan.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp