Top
19/03/2024

Simeranya'dan İstanbul'a Şehristan

Ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun Sefiller'i biraz da Paris'in romanıdır; Paris, sefil insanların mekânıdır.

İngiliz yazar Charles Dickens da, İki Şehrin Hikayesi'nde Paris ve Londra'yı yazar. Eser, Fransız Devrimi'ni yaşayan ve etkilenen bu iki şehir ve halklarının hikâyesidir.

Türk edebiyatında da şehirlerin roman kahramanına dönüştüğü eserler vardır. Mithat Cemal Kuntay'ın Üç İstanbul'u, Yakup Kadri'nin Ankara'sı...

Üç İstanbul, Payitahtın ve ülke insanlarının kader birliği yaptığı bir siyasal romandır.

Nasıl ki bu romanda İstanbul'un birbirini takip eden üç (siyasi) devri anlatılıyorsa Yakup Kadri'nin Ankara'sında da önce bir taşra, ardından Milli Mücadele'nin merkezi ve nihayetinde başkent olduktan sonra iktidarın getirdiği siyasal güç ve zenginlik etrafında değişen bir şehrin hikâyesine yer verilir.

Paris başta olmak üzere İzmir, Ankara ve İstanbul'da yaşamış olan şair Attila İlhan'ın romanlarında da İstanbul güçlü dekordur.

Medeniyetlere beşiklik eden şehirler tarih boyunca yazarların, seyyahların, âlimlerin gelip geçtiği, kök saldığı, eser verdiği hatta tarihin akışını değiştiren yerler olmuştur. İstanbul'un fethinin dünya siyasetine etkilerini hatırlayalım...

Şehirler vardır, adına şiirler, destanlar, şarkılar yazılır. Şehirler vardır, uğruna savaşlar verilir. Hele İstanbul'un fethi Peygamber müjdesidir.

Başka?

Konya mesela, Selçuklu baş şehri oluşu kadar Hz. Mevlana'nın manevi ışığının dünyaya yayıldığı merkezdir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Osmanlı dönemi İstanbul'u kadar Kahire'nin sokaklarında gezdirir okuru.

Bir de Binbir Gece Masalları vardır ki halen dünya edebiyatçılarını büyüleyen bu klasik eser, gerçeğiyle örtüşmese de bir Bağdat düşü yaşatır.

Lübnan asıllı Amin Maalof'un romanlarında da şehirler geçidi vardır. Afrikalı Leo'da, roman kahramanıyla birlikte, Afrika'dan İstanbul'a maceralı bir yolculuk yapar, pek çok şehirden geçeriz.

Şair Nuri Pakdil'in Kudüs aşkı hicranlıdır;

'Ben Kudüs'ü kal saati gibi taşıyorum.

Ayarlanmadan Kudüs'e

Boşuna vakit geçirirsin'

Sezai Karakoç'a göre ise Kudüs 'Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri'dir.

Yahya Kemal'in İstanbul'u 'aziz', Necip Fazıl'ın İstanbul'u vatan ile özdeş:

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

İstanbul benim canım, vatanım da vatanım.

Halide Nusret'in Urfa sevgisine ne demeli:

'Taşları cevherdir takasım gelir

Otunu gül gibi kokasım gelir

Durup şen yüzüne bakasım gelir

Gönlümden kaygıyı atan bu Urfa'

Bir de ütopya şehirler vardır; gözle görülmeyen, elle tutulmayan, ancak sanatçı muhayyilesinde kaçış yeri olan 'ideal' mekânlar...

Peyami Safa'nın Yalnızız romanındaki Simeranya böyle bir yerdir. Usta yazardan dinleyelim: O bir memleket, dünyada olmayan bir yer, benim icadım. Sıkıldım mı kendimi oraya atarım. Simeranya'da yalan yoktur, insanlar gölgelerdir, konuşmadan anlaşırlar. Birbirlerinden hiçbir şekilde sıkılmazlar.

Edebiyata mal olmuş kurgu şehirlerden biri de Thomas More'un Ütopya'sında yer alır. More, yönetim biçiminden sosyal yaşama kusursuz bir devlet ve toplum modeli kurar.

Edebiyatın şehirlere, şehirlerin edebiyata etkisi saymakla bitmez ama bu konuya az çok ilginiz varsa Mehmet Kurtoğlu'nun yeni çıkan 'Şehristan' kitabını okumalısınız.

Hece Yayınları'ndan çıkan Şehristan, İbn Haldun'dan Max Weber'e, Tanpınar'dan Calvino'ya, Yunus'tan Mehmet Akif'e, Yahya Kemal'den Necip Fazıl'a ve Sezai Karakoç'a kadar büyük üstatların gözünden şehirlere bakıyor.

Şehir deyip geçemeyiz, zira medeniyetler şehirde doğar. Bununla birlikte, eğer, bugün dünya bir medeniyet krizi yaşıyorsa, durup, şehirlerin ne hale geldiğine bakmamız gerekiyor.

Mehmet Kurtoğlu'nun kitabı son derece akıcı... Bir sayfadan diğerine soluksuz okuma isteğini kamçılayan bir üslup ve bilgi yoğunluğu...

Edebiyat ve sanat eserlerinde, fikir tartışmalarında şehir kavramının izini süren Şehristan, edebi, fikri, sosyal ve kültürel yönden şehri anlama ve tanımlama çabası güden bir deneme...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp