Top
01/02/2024

Allah'a ve Türkiye'ye inanıyorum

'Kimdir Hüsamettin?'

Bırakalım, kendisi cevaplasın:

'Hüsamettin, kendi iradesiyle kendinde değiştiremeyeceği şeyler taşıyan adamdır.'

Bizim Halime Kökçe ise onu 'Kendini çekiçleyen adam' olarak tarif etmiş; bir başkası, (Hüseyin Durak) 'Çölde bir bahçıvan' ifadesini kullanmış onun için.

Celal Fedai'nin tanımlaması da ilginç: Şu toprak yurtta bir altın gömüsüdür o...

Peki kimdir, bunca gönüllere girmiş, akıllarda yer etmiş kişi?

O, düşünceye ufuk açan bir münevver, akademisyen, sosyolog, tecessüsleri uyandıran bir yayıncı olarak Türkiye'nin sosyal bilimler ortamında izler bırakan adam: Hüsamettin Arslan...

Bir hoca, bir ağabey... Kendi iradesiyle kendinde değiştiremeyeceği şeyler taşıdığını itiraf eden adam.

1980'lerden itibaren başta entelektüel dünyamız olmak üzere kültür ve eğitim hayatımıza katkıda bulunan Hüsamettin Arslan, kendisini yakından tanıyanların gözünde, bilgisini ve kitaplarını paylaşmaktan hoşlanan, alçakgönüllü, müsamahalı, dostlarına ve talebelerine zaman ayırmaktan zevk duyan bir insandı.

Ufukları, sınırları seven; ötelere bakarak, öteleri seyrederek insanoğluna sonlu, sınırlı oluşunu hatırlatan Arslan, edebiyatı, toplumun iç dünyasının kelimelere, kitaba yansıması olarak görüyordu.

Bu yüzden, Türkiye'nin darbelerle edebiyat yoluyla da hesaplaşması gerektiğini vurguluyordu. Arslan'a göre darbelerle ilgili onlarca roman, yüzlerce şiir ve oyun yazılmalıydı. Darbeyi yapanların anlatıldığı kadar, karşı çıkanlar da anlatılmalıydı. Yoksa gelecekte yeni kuşaklara 15 Temmuz'u anlatmak çok zor olacaktı.

Ona göre, Türkiye'de Batılılarla ittifak halinde yaşayan zümre solda yer alıyordu. Sessiz, kararsız görünen yığınlar ise bağırmazlardı, muhafazakârlar gürültüyü sevmezdi. Ancak, aptallar 'kimliği' başka yerde arayabilirdi.

Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı iken Ocak 2018'de, 62 yaşındayken (ömrünün en verimli yıllarında) vefat eden Arslan'ın, bilim sosyolojisi alanında Türkiye'de yapılmış ilk akademik çalışma olan "Epistemik Cemaat/Bir Bilim Sosyolojisi Denemesi" adlı eseri ilgiyle karşılanmıştı. 'Jöntürkler Jönkürtler Muhafazakârlar' kitabının ve başka kitapların da yazarıydı. Pek çok tercüme eseri vardı.

İnsanın öncelikle, rasyonel bir varlık ya da akıl sahibi bir varlık değil, anlayan ve yorumlayan bir varlık olduğunu hatırlatıyordu Arslan. 2010 yılında bir dergiye verdiği röportajında ise 'Türkiye bir entelektüel çöl' diyordu.

Bütün bu girizgâh niye mi?

Birincisi, 1990'lı yıllardan itibaren sosyoloji okuyan bir kuşağın takip ettiği, kelimeler ve kavramlar üzerine görüşleriyle 'ezber bozan' Hüsamettin Aslan'ın aramızdan ayrılışının 6. sene-i devriyesinde oluşumuz...

İkincisi, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları'nın 84. Kitabı olarak yayınlanan 'Hüsamettin Arslan Kitabı'nın okur istifadesine sunulduğunu haber vermek...

Hüsamettin Arslan'ın vefatından önce Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde bir dizi konferanslar verdiğini ve bu konferans deşifrelerinin bir kısmının kitaba da alındığını hatırlatarak, 552 sayfalık bu hacimli eserde, ayrıca, Hoca'yı yakından tanıyanların yazılarına da yer verildiğini belirtelim.

Her bir yazı Hoca'nın farklı bir yönünü, dostluğunu, muhabbetini, entelektüel ilgilerini ortaya koyuyor. Bize de okumak, akıl etmek düşüyor.

Yalnız, yazıyı bitirmeden, Hoca'nın şu cümlelerini paylaşmak istiyorum: Kapitalizm demokrasiyi satışa çıkardı. Elitlerin kendilerini savunacak politik, askeri, ekonomik gerekçeleri olabilir. Fakat halkların gerekçeleri (etik anlamda) daima ahlakidir. Ben Allah'a ve Türkiye'ye inanıyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp