Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

25/01/2023

Tekirdağ karpuzu

Almanya’da çalıştığım yıllarda gurbet hatıralarımdan birini göndermek istiyorum... Fabrikadaki işimden çıktıktan sonra eve doğru ilerliyordum. Karşıdan da bir adam geliyordu. Bıyıklı ve esmer tenliydi. Her hâlinden yabancı olduğu anlaşılıyordu. Elini uzatıp bir kâğıt göstererek adres sormak istedi. Adresi okudum, benim de yolumun üzeri olduğu için beraberce ilerledik. Tokatlı olan bu arkadaşın adı Mustafa’ydı. Evimi öğrenmek istedi ve “seni bana Allah gönderdi” dedi.

Mustafa, daha sonra Çankırılı arkadaşı Hilmi’yi de getirerek onunla beni tanıştırdı. Hilmi, geleli epey olmuştu ama o da Almanca bilmiyormuş. Ben onlara da yardımcı olmaya çalıştım…

Hilmi, Ankara’daki babasından bir mektup almıştı. Üzgün ve dertli bir şekilde gelip bize durumunu anlattı ve yardım istedi. Ankara’da bir dedikodu çıkarmışlar meğer. “Hilmi Almanya’da bir Alman kadınla evlenmiş” diye. Hanımı da, “O evlendiyse ben de burada niye bekleyeceğim” diyerek babasının evine dönmüş. Hilmi’nin, Ankara’ya gidip bu problemi halletmesi için iş yerinden izin alması gerekiyordu. Durumunu kime nasıl anlatacaktı… Onun bir bakıma tercümanlığını yapar gibi derdini makamlara anlatmasına yardımcı olduk. Hilmi izin alıp Türkiye’ye gitti...

Dönüşte bizim bu yardımımız için Tekirdağ’dan bir karpuz alıp getirmişti… Buna sevindik ama yalnız yemek istemedim. Aklıma çok sevdiğim bize Almanya’da evlerini açan eski Alman ev sahiplerim geldi. Bir sürpriz olsun diye gidip onlarla yemeyi düşündüm. Karpuzu alarak eski evime gittim. Ev sahipleri sevindiler. Hâl hatırdan sonra karpuzu yemeye sıra gelmişti. Paketi açarak karpuzu çıkardım. Ev sahibi ile geçen konuşmamız şöyleydi:

“Bunun resmini görmüştüm ama hiç yemedim.”

“Şimdi yiyeceksin.”

“Peki, bu nasıl yenir?”

Espri olsun diye dedim ki: “Bu evvela bıçakla kesilecek, daha sonra ufak ufak doğranıp tencereye koyulup kaynatılacak. İyice piştikten sonra çorba gibi kaşıkla yiyeceksin.”

“Güzel oluyor mu?”

“Sen bir tepsi, bir bıçak, üç tabak ve üç de çatal getir de ben size göstereyim.”

İstediğim malzemeler gelince karpuzu kestim. Çekirdeklerini temizleyip lokmalar hâlinde tabaklara koyup herkese bir tabak uzattım. Onlar ne yapacaklarını bilemediği için boş bir şekilde tabağa bakıyorlardı. Çatalı alarak önümdeki tabaktan bir parça alıp yemeye başladım ve dedim ki:

“Bu işte böyle yenir. Buyurun siz de yiyin.”

Herkes yemeye başladı. Hem yiyorlar hem de teşekkür ediyorlardı.

     Gurbet hatıraları-H. Esat Yavuztürk

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp