Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

21/02/2023

Ah Besni… Ah güzel çocuklarım…

Bugünlerde çok fazla duygusal oldum… Gözlerime söz geçmiyor artık… Ben Besni’de on yıl görev yaptım… Besni’den evlendim… Besni benim ikinci vatanım…

Ben Besni’den 3 Şubat’ta ayrıldım… Ayrıla üç gün oldu… Deprem sonrası besni ile birlikte ben de yıkıldım… Aradığımda o eski öğrencilerim dediler ki “Hocam o seninle çay içtiğimiz yerler şimdi yeksan oldu…”

Sonra sordum bir bir… Kim nasıl? Kubilay’ım vardı… Canım yavrum… Canım öğrencim… Ne o beni unutabilirdi ne ben onu unutabilirdim…

Ah neredeyse otuz sene öncesi… Genç bir öğretmenim… Bir ya da iki yıllık öğretmen…

Baktım öğrencimin biri pat diye yere düştü. Baygınlık geçirmişti. Ben koştur koştur, hemen gidip kucağıma aldım… Zavallı Kubilay’ım karnı açmış. Açlıktan bayılmış… Baygın ama ayılmaya çalışıyor.

-Adın ne senin yavrum, dedim

Zor bir şekilde Kubilay, dedi.

-Siz nerede oturuyorsunuz?

Çocuk “Çukurova” dedi… Ben o anda Adana’daki Çukurova’yı hatırladım. “Adana’da var Çukurova. Besni'de de var mıymış?” dedim. Çocuklara döndüm: “Çocuklar Çukurova nerede?”

Çocuklar dedi ki: “Öğretmenim Kubilay Çukuroba’da kalıyor. Çukurova değil...”

Meğer Besni’nin bir mahallesiymiş… Okula da yaklaşık bir kilometre mesafede…

O yıllar gençlik var… Ayılıp kendine gelmeye başlasa da hâlsiz Kubilay’ı kucağıma alıp koştur koştur o bir km mesafeyi giderek evlerine götürdüm. Ailesine durumu anlatıp Kubilay’ı eve bıraktım, okula döndüm…

Kubilay’ım bunu unutur mu? Aradan yıllar geçti… Belki otuz sene… Daha geçen gittiğimizde görüştük… Her sene arar görüşürdük zaten kendisiyle… Kocaman oldular… Evlendiler… Çoluk çocuğa karıştılar yavrularım benim…

Depremde haberini aldım… Ah Kubilay’ım… Enkazın altından çıkarmışlar cansız bedenini… Kendisi, hanımı, bir çocuğu, kaynanası, kayınbabası hepsi enkaz altında ölmüş... Bir tek Efe isimli oğlu kalmış… Ben inşallah Efe’ye de ulaşacağım… Bir şekilde… Ama gitti Kubilay’ım… Ben ne yapayım Allah’ım… Göz pınarlarım kurudu artık…

Akhisar’dan köydeki evime geldim… Besni’deki deprem faciasını düşünerek… Yalnız evde otururken bir de baktım ki mesajımda bir not. Bir arkadaşım yazmış… “Hocam sen yıllar önce bir öğrencinin evine portakal götürmüşsün. Onu bir anlatır mısın?

Ah yine Besni… Ah yine hatıralarım… Ben öğrencilerimi birer evladım olarak görürdüm… Sadece o zamanlar mı?… Hâlâ… Hâlâ… Aradan otuz otuz beş sene geçti… Hâlen öğrencilerimin her biri benim evladımdır…  DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp