Top
Ünal Bolat

Ünal Bolat

unal.bolat@tg.com.tr

01/02/2023

Köyün en şanslı çocuğuydum

“Birkaç gün sonra annem babam, iki yaşındaki kardeşim Erhan’ı da alıp İstanbul’a gitti...”

 

“İstanbul’a dünür gitme” hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...

Annem bu sürede ikide bir bana talimatlar veriyor: “Bak oğlum evde her şeyimiz bol bol var. Kardeşlerine sahip çık. Okula zamanında gidin gelin. Derslerinizi ihmal etmeyin. Benim kara oğlum, sen artık evin ağasın, sana güveniyorum.”

Ertesi gün babam ata bindi Göksu nahiyesine gitti. Zeynep Halayı aldı eve getirdi. Artık hazırlıklar tamam… Komşular eve gelip gidiyorlar, “hayırlısıyla gidin gelin” diye vedalaşıp hayır dua edip gidiyorlar. Ben de “bari abime, yeni gelin yengeme mektup yazayım” diye düşündüm. Misafir odasına geçtim. 14 numaralı gaz lambasını yemek tahtasının üstüne koydum. Bir çizgili mektup kâğıdını kitabın üzerine koydum. Onu da yemek tahtasının üzerine koydum. Mektup yazmaya başladım. O yıllarda bizim oralarda elektrik yok. Çalışma masalarımız da yok. Bir kalem defter eline geçti mi havalara uçarsın, onlar da şükürler olsun bende var…

Ben de Kemal Abime çok düşkündüm. Çok severdim. O çok sevdiğim abimi ancak yaz tatilinde iki ay görebiliyordum. Yazın da iş güç çok olduğunda pek vaktimiz de olmazdı. Yani aslında hep hasret yaşadık. Bu duygularla yazdığım mektubu zarfa koyup kapattım. Babama teslim ettim. Babam da sevindi. “Aferin oğlum abinle yengene mektup mu yazdın? Onlar senin bu mektubuna çok sevinecekler” dedi.

Birkaç gün sonra annem babam, iki yaşındaki kardeşim Erhan’ı da aldılar İstanbul’a gittiler… Buraya kadar her şey güzel… Onları yolcu edip eve gelince sanki ev bana virane gibi göründü…

İki kız kardeşim “annesiz babasız ne yapacağız?” diye ağlamaya başladılar… Ellerinden tutup kümesten dört yumurta aldım. Direkt Mehmet Abinin bakkalına götürdüm. Onlara fasulye şekeri, halkalı şeker aldım. Biraz teskin ettim… Derken günler geçtikçe biraz alıştılar… 

O yıl, bir buçuk metreden fazla kar yağdı… Yollar kapandı, köyden köye gidilemiyor; hastan varsa doktora götüremiyorsun herkes çaresizlik içinde kaderini bekliyordu...

Havalar soğuk, en sıcak gece eksi yirmi derece oldu. Dağlarda aç kalan tilkiler kümeslerde tavuk bırakmadı. Aç kurtlar gece köylerin içine kadar gelir dışarıdaki köpekleri bile parçalayıp alıp götürdü. Elektrik, telefon yok, havada karada hiçbir yerle iletişim imkânı yok. Uzun kış gecelerinde tek eğlencemiz büyüklerin anlattıkları hikâye ve dev masalları idi. DEVAMI YARIN

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp