Top
20/06/2022

Yangına müdahale mi, yalanla mücadele mi?

Vali köyü ziyaret ediyor. Teyzem ne bilsin senli benli konuşuyor. “Sen nerde çalışıyon bakem?”
-Ben bu vilayetin valisiyim ana.
-Aaa evladım accık daa okuyaydın da, ormancı olaydın ya.
Orman Genel Müdürlüğü anayasa ile korunan bir teşkilat. Ayrı hukuku, kanunu var. Memleketin neredeyse üçte birini idare ediyor ve toz kondurmuyor yeşil vatana.
Geleneğimiz göreneğimiz de ağaca saygıdan geçiyor, ecdat yaş kesenle baş keseni bir tutuyor.
Sonra bir baltalar elimizde devri...
Yamukluğu fark ediyorlar da “Kestane gürgen palamut”a bağlıyorlar sonunda.

MÜMTAZ TEŞKİLAT

Duyduk ki OGM yangın eğitimi veriyormuş, atladık gittik Antalya’ya. Gazetecilere has bir şey sanıyorduk, meğer bu sene 105 bin gönüllü eğitmiş donatmışlar.
Tamam vatandaş yangına koşuyor da şibidik terlik, naylon mintan ve benzinli motorla. Bırakın hayrını kendi hedef oluyor bu defa. Üstünde dayanıklı elbiseler, fosforlu yelekler, ayağında mukavim botlar olsa ne âlâ.
Teşkilat sadece eğitim vermekle kalmıyor, kıyafet de temin ediyor, koyun diyor, dursun kenarda...
Hiç unutmam bir yangın tüpü almıştım, satıcı “kullanmak nasip olmasın” demişti üstüne basa basa. Dilerim kızıl urbalar da dolabınızda kalır, geçirmek zorunda kalmazsınız sırtınıza.
Gördüğüm o ki OGM çalışanları arasında bir samimiyet var. Diyelim bir hafta dağda bayırda kalmış alevlerle boğuşmuşsun omuz omuza. İşçi başçı mı kalır, abi kardeş olursunuz, resmiyet azalır aranızda.
Ki geçen yıl Genel Müdür 20 gün boyunca sahadan ayrılmamış, evrak imzalamış dağda.
OGM itibarlı bir müessese büyük bir birikimi var. Beynelmilel teşkilatlara ya üye ya da yönetimde yer alıyor. Avrupalı ormancılar yakinen tanıyor, takdir ediyor.
Eskiden teşkilat yazın teyakkuzda bekler baharlarda fidan diker bakım yaparmış. Artık arazi araçları var, 12 ay çalışabiliyorlar pekâlâ.
Sürekli eğitim alıyor, yeni teknoloji ve cihazlarla tanışıyor, istim üzerinde duruyorlar.

İSTİKBAL YERLERDEDİR

Bizim için yarım evlek bir yer yakıyorlar, gösterdikleri gibi tırmıklarla çalışıyor rüsumatı ateşten ayırıyoruz çabukça.
Yüzünüze vuran sıcaklık 600 ila bin derece, kaşlarınız kirpikleriniz yanmalı oluyor.
Hanım muhabirler su tabancalarını alıyor, yarısını söndürüyorlar.
Peki diğer yarısı?
Uçaklar helikopterler gelecek diyorlar gösteri yapacaklar.
Bir değil iki uçak beliriyor, kırmızı renkli bir mayi atıyorlar, ne yalan söyliyeyim hayrını görmüyoruz. Sonra devasa bir helikopter görünüyor, haznedeki suyu boca ediyor. Dostlar alışverişte görsün dumanın rengi bile değişmiyor.
Diyeceğim o ki havadan müdahale hikâye... Yangın sön-dü-rü-le-mi-yor.
Medyanın da işi yok, THK niye desteklenmiyor diye diz dövdürüyor vatandaşa.

TEZVİRAT MÜGALATA

Teşkilatın Kurum ile bir derdi yok bu sene kiralanan 55 helikopterin ellisi ve 20 tayyarenin 9’u yine Hava Kurumu’ndan.
Hoş onlar da kendi malı değil, buluyor buluşturuyor komisyonunu alıyor.
OGM 1995’den bu yana 214 milyon dolar para ödemiş Kurum’a. Bir nevi destekleme alımı, gereksiz payanda.
Bu küçük bir meblağ değil, kaldı ki kıymetli mülkleri, kurban derileri, zekât, fitre, teberru gibi gelirleri de var. Peki kendini yeniledi mi? Manzara ortada.
Kiralama avantajlı, bu sayede hem yeni araç kullanıyorsunuz, hem de filo yenileme gibi bir derdiniz olmuyor. Zaten yangın uçakları ve helikopterler sınırlı sayıda. İhale kime kalırsa kalsın tayyare temin edilecek adres belli. Kanada, Rusya, Ukrayna... THK’da bunu yapıyor. Dünyanın kuzeyi yaz iken güneyi kış, mevsim döndükçe hava araçları aşağı yukarı taşınıyor. Yani diyeceksiniz, daha fazlası da gerekmiyor aslında.

AKDENİZ HASSAS

Orman yangını daha ziyade Akdeniz ülkelerinin çilesi, bir de Avustralya ile Kaliforniya...
Diyelim bir alan yanıyor yüz tayyareyi arı gibi gezdiremezsin mıntıkada, hava sahası diye bir şey var. Şu an her 5 km’de bir gölet ya da havuz mevcut, eskiden yarım saatte bir sorti atarlardı, şimdi 5 dakikada.
2021’de son 140 yılın en sıcak temmuzu yaşandı. Küresel ısınma ve iklim değişikliği sıkıntılı, korkarım bundan sonra da başımız ağrıyacak.
Hainlere de bilgi akıyor, birileri rüzgâr ve nem oranlarını takip ediyor, “haydi şimdi” diyor eşkıyaya. Tesadüf olmadığı belli, çıkış noktaları ortada. Zaten orman yangınları %90 insan kaynaklı, cehalet, kasıt, ihmal. Köylü ve çobanlar eğitilmiş, artık daha dikkatli davranıyor, kuru otları temizliyorlar mesela.
Yangının olması için üç şey lazım, yanıcı madde ki zaten kendisi, yakıcı madde (belki bir sigara) ve oksijen bu da rüzgârlı hava.
Bu üçten birini eksiltebilirsen rahat çıkarsın sabaha.
Ormanlarımızın %55’i yangına hassas.
Çam risk değil, iyi ki var, milyonlarca yıldır Akdeniz havzasında ve 100 dereceye kadar zarar görmüyor. Yandıkça tohumların çimlenme kaabiliyeti artıyor. Allah’ın lütfu ihsanı, dalları yere ser, neşv-ü nema ediyor.
Blok ormanları bölmek için sırtlarda servi söğüt gibi farklı türler dikiliyor. Bunlar ormancıya mekân ve zaman kazandırıyor yangında.

İHA GİBİ MALIN OLSUN

Erken haber alma işi mühim, kuleler, termal kameralar anlık bilgi sağlıyor.
İHA’yı orman yangınlarında kullanan ilk ülke biziz. Artık her şey ekranınızda, alet o kadar düzgün koordinatlıyor ki Ankara müdahale edebiliyor yangına.
Eğitim esnasında birden sirenler çaldı, meğer İHA Hisarçandır mevkiinde bir alev yakalamış. Kamera görüntülerini incelediler “yıldırıma benziyor” dediler, çünkü tek ağaç. Riskli olmasa da helikopter kaldırıldı ve Konyaaltı’ndan ekip sevk edildi alana.
Hatırlarsanız İHA Hatay’da ormanı yakan şahsı evine kadar takip etmişti, gece polis aldı getirdi karakola. Artık kimsenin yaptığı yanına kalmayacak.
Beynelmilel fuarlarda yerli millî yazılımlarımıza hayran kalıyor, inanamıyorlar. Dost ülkelere (Balkanlara, Asya’ya) eğitim ve teknoloji bedava.
Fransa’daki toplantıda, ekoturizm, ağaçlandırma filan konuşuluyor. Mevzu yangınlara gelince “Bizim Türkiye’ye vereceğimiz bir şey yok” diyorlar “önümüzdesiniz zira!” Geçen sene o hengamede birileri organize olup “Help Türkiye” diye bir hareket başlattı. Maksat devleti güçsüz çaresiz göstermek. İyi niyetli saflar da katıldı onlara. Bittik, battık, göçüyor muyuz acaba?
Birbirine benzemez onlarca grup, klik, takım aynı sloganlara sarıldı. Kanada, ABD ve Fransa’dan spot hesaplar devreye girdi ve 7 milyona ulaştılar bir anda. Anafor başlayınca fenomenler gezinecek alan buldu, siyasetçilere fırsat doğdu. Mevzu tabiat oldu mu devlete küfredebiliyorsunuz kolayca.

ÇAMUR AT İZİ KALSIN

Ve o meşum fısıltı “Kesin otel yapacaklar!” Bu bir kere anayasaya aykırı, hemen suç duyurusunda bulunabilirsiniz savcılıklara.
Bazı gazeteciler araştırıyor ve öyle olmadığını görüyor, bazıları da bir siyasi görüşe angaje. “Tamam bunu ben de biliyorum ama” deyip devam ediyor yalana. Birileri “öyle konuşmasını” istiyor zira.
Reyting peşinde olana kara haber gerek “memlekette güzel işler oluyor” dese takipçileri kaçacak başka tarafa. Derken bir bomba daha “eyvah helikopter düştü!” OGM’nin kaybı yok ama TSK, Emniyet ve belediyeye de sormak lazım, kaza kırım var mı acaba?
Çok şükür yokmuş, iyi de doğrusunu ilan edinceye kadar malum cenah salvo atışta. Tık peşinde koşan için haber “helikopterin uçmasında” değil “çarpmasında!”
Bunu uyduranlar özür ihtiyacı duymuyor. Kahve muhabbetlerinde “ne helikopterler düştü ne helikopterler” deniyor.
Sayı katlanıyor havsalalarda.
20 tane profesör filan hastalığın ilacı budur buyursa, eczacı kalfası “Abi kısırlık yapıyormuş” diye fısıldasa itibar ona.

AMAN ORMANCI

Ormancılar bükük boyunlu insanlar, hem ter döküyor, hem saldırılara muhatap oluyorlar. Vazife başında vefat eden 133 kardeşimiz var (asker ve polisten sonra 3. sırada) ama kanunlarımız şehit statüsünü çok görüyor onlara. Arkadaşları aralarında para toplayıp ailesine sahip çıkıyor.
Hâlbuki suda boğulan, duvar altında kalan, ateşte yanan mümin şehit sayılır inancımızda.
On dakika şurada dur dense sıkıntı basar, adamlar üç hafta duman altında, uyku durak yok, gözleri kan çanağı.
Geçen yıl 2.973 orman ve 2.500’ten fazla arazi yangını çıkmış, neredeyse tamamı o gün söndürülmüş. Hâlbuki Kaliforniya’da tek bir yangın 103 gün sürdü, 1.300 ev yandı, 380 bin hektar bağ, bahçe kül, çıt yok vatandaşta.
ABD 170 hava aracı sürmüş sahaya ki aralarında 70 ton su atanlar var. Netice? Hüsran!
Bir ülkeyi havadan bombalasan da piyadeni sokmadıkça bayrağın dalgalanmaz. İtfaiye eri girmedikçe zemin soğumaz.
Ormancılıkta “20-40-40” diye bir kaide var. Eğer nem %20’nin altına düşmüş, sühunet 40 derecenin üzerine çıkmışsa ve rüzgâr da 40 km hızla esiyorsa “bırakın gidin” diyorlar. “Artık bir şey yapamazsınız o yangına. Köyleri, kasabaları boşaltın, gümbür gümbür geliyor.
Bizim ormancılarımız ise 47 derece sıcakta, %6 nem oranında ve 70 km hızla esen rüzgâra aldırmadan çalışıyor. Arkadaşı canını vermiş, hemen defnedip dönüyor işinin başına.
Yabancı ormancılar inanamıyor, “siz delisiniz” diyorlar açıkça.
Bu sene hava gücümüz 118 parça, TSK’nın helikopterleri de kullanılacak. 21 bin asker evladımız eğitim almış, koşacak yangına. “Ya Rabbi ordularımızı karada, havada, denizde ve ormanda mansur ve muzaffer eyle” diye dua edeceğiz bundan sonra.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp