Top
23/12/2023

Park Otel

İtalyan Büyükelçisi Baron Alberto Blanc’ın karısı bir dolar milyoneridir. İstanbul Gümüşsuyu’nda 60 odalı bir konak yaptırır (1890). Alt kat kesme taş, üst katlar seçme ahşap. 

İkinci katta Üsküdar, Kız Kulesi tablo gibi çıkar karşınıza. Üçüncü kattan Tophane görünür ve Boğaz uzanır boydan boya.

Gün gelir, Baron Blanc ülkesine çağrılır, konak kalır mı ortada? 
Abdülhamid Han binanın zayi olmasını istemez, satın alır ve mesken için tahsis eder hariciye nazırlarına (1897). 

O günlerde nezaretin başında Ahmed Tevfik Paşa vardır, gelir yerleşir konağa. 

Paşa, Tesalya Harbi’nde Yunan’ı bozguna uğratınca Abdülhamid Han bizzat eliyle konağın tapusunu sunar. Paşa’nın ailesi zaten 13 yıldır burada ikamet etmektedir, alışmıştırlar. Bu arada kapıları ve parmaklıkları demir dökümle değiştirir ve 90 yıl kullanırlar. 

23 Temmuz 1908, konakta Osmanlı diplomasi tarihindeki ilk yemek gerçekleşir.

Yıl 1909, 31 Mart isyanında sadrazam olan Tevfik Paşa, Sultan Mehmet Reşat’ın tahta çıkmasından sonra büyükelçi olarak yollanır Londra’ya. Teamüllere göre giderken konağı bırakması lazımdır ama öyle olmaz. Mensubu bulunduğu Hariciye Nezaretine kiraya verir, tıkır tıkır parasını alır. 

İLAVELER YANGINLAR

Bir süre Mehmed Rıfat Paşa ikamet eder sonra Hariciye nazırı Asım Bey yerleşir ve hanımın arzusu üzerine çatı katına bir baca ve çamaşırlık yaptırır.
Bakın ki orada da yangın çıkar, yıllardır biriktirdiği hatıralar kül olur bu arada (30 Mart 1912)

1914 Birinci Cihan Harbi patlar, Tevfik Paşa İstanbul’a döner ve ailecek yerleşirler konağın sağlam kalan kısmına.

Paşa’nın eşi Elisabeth Tschumi (Afife Oktay Hanım), savaş bittikten sonra konağı otele çevirmeye niyetlenir. Proje Tevfik Paşa’nın cepheden dönen oğlu Ali Nuri Bey’e çizdirilir (1918). Aile, inşaatı kendi kesesinden yapar tamamlar.

Ve tesis 1930 yılında “Miramare” adıyla hizmete girer. Miramare, İtalyanca denize bakan göz demekmiş. Ben de bilmiyordum lügate baktım.
Birkaç farklı işletmeciye kiraya verilse de umduklarını bulamazlar. Gelgelelim “Tokatlı” zincirinin patronu lokantacı Aram Hıdır elinde para kazanırlar. Artık sosyetenin yeni adresi burasıdır, boğazına ve eğlenceye düşkün olanlar mekân tutar. 

LİNGO LİNGO ŞİŞELER

Otel, pastanesi, gece kulübü ve barıyla tanınır, genelde Rum ve Ermeniler çalışır. Orkestrası vardır, canlı müzik yapılır. Müdavimleri arasında M. Kemal de vardır,

Önünde küçük bir çocuk parkı bulunur. Ahmet Tevfik Paşa, torunu Şefik Oktay’ı kıramaz, tesisin adını “Park Otel” koyar.

1934 yılında otele 40 oda eklerler, 1936’da bir kırk oda daha. Ne kolaymış ya.

Yahya Kemal 1942-58 arası son 16 yılını bu otelde geçirir. 
Adnan Menderes, İstanbul’da giriştiği imar faaliyetleri ile ilgili temasları burada yürütür ve toplu yemekler de verir ara sıra.

İlavelerle biteviye büyüyen otelin oda sayısı 213’e çıkar (1950). Aram Hıdır’ın hissesi %60’a ulaşmıştır. Ancak ilerleyen günlerde daha konforlu ve daha hesaplı oteller açılır. O fiyata orada konaklamanın manası kalmaz. Aram Hıdır, oteli kapama kararı alır (1979), eşyaları bile satar. 
Mezkûr bina TURAŞ uhdesine geçer, şimdi yeni bir çehre lazımdır ona. 

MİLLETE MEVZU LAZIM

Anıtlar Yüksek Kuruluna göre artık korunması gerekli bir bina olmaktan çıkmıştır. Yıkılmasında mahzur bulunmaz! 

Ancak yerine yapılacak bina mevzuu olur vatandaşa. 

Derken “Mengerler” tarafından satın alınır, proje çalışmaları başlar. 

Bu sefer otelin korunması ve restorasyonuna dair karar çıkar. Planlar projeler gelir gider, İmar Ofisleri, Belediye Meclisi, Anıtlar…

Temmuz 1984’de otelin bulunduğu parsel ‘turizm merkezi’ ilan edilir, sahibi de tarihî binayı yıkar yok eder (1986), ardından Bedrettin Dalan’ın imzaladığı bir kararla 33 katlı bir kule kazandırır (!) İstanbul’umuza (1988) Hatta Ağa Çırağı Sokağı’nı da satın alır, otelin içine katarlar. 

Park gitmiş otopark gelmiştir, yerin yedi kat altı ayrılır vasıtalara. 

Hadise semt sakinlerini kızdırır. Ayaklanır, hukuk savaşı başlatırlar. 

BUDANACAK, BUDA!

İmza kampanyaları, mühürlemeler, yürütmeyi durdurma kararları, matbuatın yakın alakası, zabıtlar, evrak derken 1993’te “kentsel sit alanı” ilan edilir mıntıka. 

Yeni karar bina yüksekliğinin Alman Konsolosluğunu geçmeyeceği şeklindedir. Fazlası yıkılacak, budanacaktır.

İskelet yıllarca öyle kalır, bir gudubetimiz daha olur Gümüşsuyu sırtlarında. 
Bilahare metruk bina Boğaziçi Holding tarafından satın alınır (2005). Rezidans ve alışveriş merkezi yapma fikri kabul görmeyince o da CVK Group’a satar. 

Neyse ki onlar süründürmez, tamamlar hizmete sunar.
Mezkûr firma Yahya Kemal adına bir kütüphane ve sergi alanı açar, hatırasını yaşatırlar. 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp