Top
30/01/2023

Türk futbolunda dönen dolaplar!

Et kokarsa tuz basılır, ya tuz kokarsa ne yapılır?

Yapacak bir şey yoktur! Kokuya katlanacaksınız!

İşte, ülke olarak bu hale geldik. Tuz koktu sevgili okurlar… Her yandan kötü kokular geliyor!

Deveye “Senin boynun neden eğri?” diye sormuşlar “Nerem düzgün ki?” demiş…… Bizimki de o hesap!

Her şeyimiz kötüye giderken FUTBOL'umuz düzgün kalabilir mi? Bu tabii ki mümkün değil!

Hakem skandalları bitmiyor! Rezalet diz boyu! Yoğun eleştiri ve şikâyetler üzerine Merkez Hakem Komitesi'nin başkan ve üyeleri istifa etmek zorunda kaldı.

Büyük kulüpler birbirleriyle kavgalı… Kulüp başkanları kırıcı, yaralayıcı ifadeleri birbirlerine kurşun gibi yağdırıyorlar.

İçinden çıkılmaz bir kargaşa! Bunun da adına SPOR diyorlar!

43 ve 44'üncü dönem Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı olan Mustafa Kemal Ulusu'nun kulakları çınlasın… Onun zamanındaki hilesiz-hurdasız, temiz futbolu bugün mumla arıyoruz. O günler hayal oldu…

★★★

43 yıldır aralıksız spor muhabirliği yapan, bu arada çok sayıda ödül kazanan değerli meslektaşımız Atilla Türker, futboldaki çarpıklıkları, dönen dolapları, alınan-verilen rüşvetleri konu alan bir kitap yazdı. Adı:

“Futbolun Arka Bahçesi”

Kitap, birçok skandalın perde arkasını ve yolsuzluk olaylarını kanıtlarıyla gözler önüne seriyor…

★★★

Beşiktaş'tan Galatasaray'a…

 Fenerbahçe'den Trabzonspor'a…

 Uçan paralar, dönen dolaplar…

 Cambaz menajerler, taklacı yöneticiler…

Torpille A Milli Takımı'na alınan futbolcu…

Futbol Federasyonu'ndaki entrikalar…

Arkadaşlarının “Ağzına bir kuruş haram girmedi. Sapına kadar düzgün ve dürüsttür” diye övgüyle bahsettiği Atilla Türker, futbolda kimsenin yazmaya cesaret edemediği konuları mercek altına aldı ve dönen dolapları belgeleriyle, tanıklarıyla açıkladı.

Eline, beynine, yüreğine sağlık Atilla…

Neden hep bağırıyorlar?

Herkesin dikkatini çeken ama kimsenin bir lâf etmediği konuyu Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu dile getirdi ve dedi ki:

“Hangi TV kanalını açarsak açalım, Erdoğan ve Bahçeli'nin bağırarak bir şeyler söylediğini görüyoruz.

Halbuki bağıran insan sağlıklı düşünemez. Sağlıklı düşünemeyen insan ise problemleri bağırarak, kavga ederek çözmeye çalışır.

Siz hiç malını bağırarak satan bir sarraf gördünüz mü?

Ya da malını bağırarak satan bir antikacı?

Ya da Dede Efendi'den bir parçayı bağırarak okuyan bir yorumcu gördünüz mü?

Göremezsiniz. Çünkü hepsinin ürünleri kıymetlidir.

Devlet adamı ile partici arasındaki fark da yukarıdaki örneğe benzer.

Birileri sadece bağırıyor, sürekli hakaret ediyor, fakat bir türlü doğru karar verip eyleme geçemiyorsa, böyle bir yönetici hem temsil ettiği topluluğa, hem de kendisine büyük zararlar verir.

Yapılması gereken, ‘Devlet Adamı' tavrıyla, üslûbunuzu düzeltmek ve birliğimizi sağlamak olmalıdır…

Olmalıdır ama kime söylüyoruz ki?”

TEBESSÜM

“Sen neden gülmüyorsun?”

Temel, bir holdingde çalışan arkadaşını ziyarete gider. Tesadüf bu ya… O sırada şirketin patronu salona girer. Onu gören çalışanlar saygıyla ayağa kalkarlar.

Espri yapmaya meraklı olan patron aklına gelen bir fıkrayı anlatır. Çalışanlar kahkaha ile gülerler…

Anlattığı fıkranın beğenilmesinden memnun olan patron o sırada Temel'in hiç gülmediğini fark edince biraz bozulur:

“Sen neden gülmüyorsun? Esprimi beğenmedin mi?” diye sorar.

Temel cevap verir:

“Ben burada çalışmıyorum efendim.”

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyanın adaleti: “Kimine hay hay, kimine vay vay!”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp