Hani diyorlar ya, üniversiteleri ele geçirdiler, poliste adamları var, yargıyı etkiliyorlar diye… Benim ilk el atacağım kurum TÜİK olurdu. “Türkiye İstatistik Kurumu!” Kurum öylesine önemli ki, hükümetleri sarsacak güce sahip.
Şahsen bu kurumun açıkladığı verilere hep şüphe ile yaklaştım. Ama ne yaparsınız ki, TUİK'e bakma, TÜİK'siz kalma vakası mevzubahis… Karşılaştırma yapmak, ekonomiyi yorumlamak için verilere ihtiyacımız var. Bu verilerin de ana kaynağı TÜİK…
Hep bir bahane
Daha önce defalarca enflasyonu yanlış açıkladılar, büyüme oranlarını şaşırdılar, borcu, geliri, stokları birbirine karıştırdılar… Kimi zaman iki saat sonra kimi zaman iki ay sonra düzelttiler. Mecbur kalınca “Pardon, bilgisayarımız çökmüştü” demeleri ise ne kadar da tatmin edici bilemiyorum. Ancak ortaya çıkarılan hataların genellikle hükümet ve ekonomi lehine olması bana manidar geliyor.
Turist mülteciler!
TÜİK'in mülteci olarak Türkiye'ye gelen Suriyelileri turizm istatistiklerine katarak cari açığın 1.5 milyar dolar az vermesinden mi başlayalım? Yoksa kapasite kullanımını tek vardiya üzerinden hesaplamasından mı?
Makineler günün üçte ikisinde boş yatıyor, kapasite kullanımı yüzde 70 diyorsunuz. Helal!
Oyna da oyna
Ülkemizde işsizliği bile TÜİK düşürdü. Neredeyse işsiz kalmadı. Hatta İŞKUR'a kayıtlı işsizlerin işsiz olmadığını iddia edip, işsizden dahi saymadılar.
Elinin altında istediğin gibi at koşturacağın tarım sektörü var. Kayıt dışılık oranı yüzde 85 seviyelerinde… Sayılarla oynayabildiğin kadar oyna, Türkiye'nin işsizlik oranını dilediğin gibi ayarla… Yapmıyor mu, yapıyor. Olay bu!
Sorularda açılım
Şimdi iş iyice zıvanadan çıktı. TÜİK, insanlara, “Hangi dine mensupsunuz? Aşağıdaki namazları ne sıklıkla kılarsınız? Alevi misiniz, Sünni misiniz?” gibi sorular yöneltmeye başlamış.
Öte yandan yurtlarda öğrencilere; “Daha önce kaç birliktelik yaşadığına” dair anket doldurtuluyor. Hadi ekonomiyi anlarım da, bari bu ankette alışkanlıkla sayılar şişirilip üniversiteler Sodom ve Gomore'ye döndürülmese…