Hani çokbilmişler çıkıp; “Bari ekonomik kazanımlarımızı kaybetmesek!” diyorlar ya, hangi kazanımdan bahsediyorlar acaba? Zaman makinemiz olsa bundan 11 yıl önceye dönüp takvim 2004 yılını gösterirken ekonomiye bakacak olsak, daha kötü bir tablo bulmayacağız.
Onca şirketi yabancıya sattık, kamu kuruluşlarını özelleştirdik, dünya bilanço genişlemeleri sayesinde paraya doydu bize de buyurdu, boğazımıza kadar borçlandık yine de bir arpa boyu yol kat edemedik. Şöyle ki;
2004 yılı Eylül ayında yıllık enflasyon yüzde 8.1 idi. Bu eylül ayında da yüzde 7.95 açıklandı. O yıl büyüme yüzde 9.4 gibi olağanüstü bir rakamdı, son dört yıldır yüzde 3'ü görünce öpüp başımıza koyuyoruz. Keza işsizlik yüzde 10.8 idi, orta vadeli programın bu yıl için hedefi yüzde 10.5 seviyesinde.

Kalem bükücüler işbaşında!

Arada yapılmayan kalem oyunu da kalmadığı halde… Yok, ihracata altını da ekleyelim, yabancıya ev satışı da ihracat olsun, milli gelirimizi şuna göre hesaplayalım artmış görünsün, enflasyon sepetinden şunu çıkarıp bunu ekleyelim…
En basitinden İŞKUR, sisteminde kayıtlı işsiz sayısını yüzde 35 indirdi. Ağustos 2015'te kurumda kayıtlı işsiz sayısı 3 milyon 219 binden eylülde 2 milyon 85 bine düştü. İşsizler uçtu, gitti!
2004 yılında cari açığın GSYH'ya oranı yüzde 0,3 açıklanmışken, bu yıl yaprak kımıldamamasına rağmen hem de dolar fırlayıp gitmişken, yüzde 5,8 olarak gerçekleşecek.
Türkiye'nin dünya servetinden aldığı pay yüzde 0,8'e kadar çıkmıştı. 2014 sonunda yeniden 2002 kriz yılı seviyesi olan yüzde 0,4'e indik…

Üzümünü yedik de bağı neresi?

Bir de abuk sabuk net hata noksan kalemi mevzubahis… Ağustosta 1,4 milyar dolar, 2015'in ilk 8 ayında ise 10,9 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi yaşandı. Bu döviz kim tarafından nasıl getirildi sorusuna Merkez Bankası “şu da olabilir, bu da olabilir” türü açıklamalar yapıp duruyor. Ne desin ki, asıl kaynağın neresi olduğunu o da bilmiyor.
Genel düşünce kayıt dışı, ihracat ve turizm gelirlerinden oluştuğu… Nasıl girdiği belli olmadığı için yasadışı faaliyetlerden elde edilmiş para olabilir diye de düşünülebilir. Uyuşturucu parası, silah ticareti gibi… İyi de söylenemez ki birader! Bir yerlerden bir para geliyor işte…
Demem o ki, bundan 11 yıl önceye göre ekonomik verileri gelişmemiş, şeffaf olmayan, karartılan umut vaat etmeyen bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Neydi? Acemilik, çıraklık ve ustalık mı?