Top
Ayse Sucu

Ayse Sucu

aysesucu@sozcum.com

17/09/2012

Müslümanların masumiyeti!

Ame­ri­ka'da ya­şa­yan, has­ta ruh­lu bi­ri film çe­vi­ri­yor. Ön­ce Ya­hu­di ve İs­ra­il­li de­ni­li­yor bu şah­sa… Son­ra an­la­şı­lı­yor ki Mı­sır kö­ken­li, Kıp­ti bir Hı­ris­ti­yan Na­ko­ula Bas­se­ley. Üs­te­lik sa­bı­ka­lı bir do­lan­dı­rı­cı ol­du­ğu da or­ta­ya çı­kı­yor.
Film­de, yak­la­şık 1.57 mil­yar in­sa­nın bağ­lı­lı­ğı­nı or­ta­ya koy­du­ğu Hz. Mu­ham­me­d'­e dil uza­tı­lı­yor. Aşa­ğı­la­yı­cı, ha­ka­ret­ler içe­ren gö­rün­tü­le­re yer ve­ri­li­yor. Oyun­cu­lar da­hi al­da­tıl­mış; bir pey­gam­be­rin de­ğil Or­ta­do­ğu'da ya­şa­yan vah­şi bir li­de­rin ha­ya­tı­nı can­lan­dır­dık­la­rı­nı zan­ne­di­yor­lar­mış ga­ri­ban­lar!
Hiç­bir sa­nat­sal de­ğe­ri ol­ma­yan, adı bi­le çar­pı­tı­la­rak ve­ri­len bu uy­du­ruk film, ne­re­den ba­kar­sa­nız pro­va­ka­tif amaç­lı… Spon­sor “Bu fil­me, so­nu­nun ne ola­ca­ğı­nı bi­le­rek gir­di­k” di­yor; da­ha ne ol­sun!
Ve bek­le­nen­ler olu­yor, bil­dik gö­rün­tü­ler tüm dün­ya­da ek­ran­la­ra yan­sı­yor. Lib­ya, Tu­nus, Mı­sır, Ye­men Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­lik­le­ri ba­sı­lı­yor; öf­ke, nef­ret, şid­det, ölüm, kan, ade­ta Müs­lü­man­lık­la öz­deş­le­şen bir tab­lo gi­bi, bir kez da­ha zi­hin­le­re ka­zı­nı­yor!
Kur­şun he­de­fe ulaş­mış­tır!
Ken­di inan­cın ne ise
baş­ka­la­rın­ki de o
İna­nan in­san, di­ni de­ğer­le­ri­ne bağ­lı­dır. Bu bağ­lı­lık tar­tı­şı­la­maz. İla­hi din­le­rin ya­nı sı­ra fark­lı ina­nış­la­rın ol­du­ğu da bi­li­nir. Hat­ta öy­le inanç öğ­re­ti­le­riy­le kar­şı­la­şı­la­bi­lir ki, bir sis­te­ma­tik için­den ba­kıl­dı­ğın­da saç­ma de­ni­le­bi­lir. Hı­ris­ti­yan dü­şü­nü­rü olan Ter­tul­li­an “saç­ma ol­du­ğu için ina­nı­yo­ru­m” der. Do­la­yı­sıy­la man­tı­ki tar­tış­ma­lar da­hi bir ye­re ka­dar­dır. So­nuç­lar or­ta­ya ko­nu­lur; ka­bul eden eder. Hiç kim­se­nin baş­ka­sı­nın inan­cı­nı, kut­sa­lı­nı yar­gı­la­ma­ya ve ona bi­çim ver­me­ye hak­kı yok­tur. Özel alan­dır; o ala­na mü­da­ha­le et­mek, had­di aş­mak olur. La­ik­li­ğin dev­let dü­ze­nin­de ol­maz­sa ol­maz ol­du­ğu tam da bu­ra­da or­ta­ya çı­kar.
Bağ­lan­dı­ğı de­ğer­le­re ha­ka­ret edil­me­si­ni, bir aşa­ğı­lan­ma ola­rak al­gı­lar in­san. Şe­ref ve iti­ba­rı­na do­ku­nul­du­ğu­nu dü­şü­nür. Ah­la­ki (etik) ta­vır, ken­di­si­ni ve baş­ka­la­rı­nı ay­nı ev­ren­sel hak­lar ve de­ğer­ler için­de gör­mek­tir. Din­ler ve din­dar­lık­lar ara­sın­da­ki mü­na­se­bet, bu etik te­mel de­ğer üze­rin­den ku­rul­ma­lı­dır.
Evet, din bir hay­si­yet ko­nu­su­dur ve ay­nı za­man­da bir say­gı ve hür­met ko­nu­su­dur. Ken­di adı­na bir hay­si­ye­tin ve baş­ka­la­rı adı­na ih­ti­ra­mın ve ih­ti­ma­mın gös­te­ril­me­si ge­re­ken bir alan­dır. Din­ler ara­sı iliş­ki­ler, böy­le bir ala­nı gün­de­me ge­tir­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­dir. Han­gi di­nin bağ­lı­sı olur­sa ol­sun, o ki­şi, baş­ka di­nin bağ­lı­la­rı­na, ina­na­na, inan­ma­ya­na bu za­vi­ye­den bak­mak zo­run­da­dır. Ka­mu vic­da­nın­da, di­ni ala­na iliş­kin bu ti­tiz­li­ğin yer­leş­ti­ril­me­si ge­re­ki­yor. Bu­nu ba­şa­ra­bi­lir­sek, din­dar­lı­ğın, bu­gün bi­zim kı­na­dı­ğı­mız şek­li al­ma­sı­nı en­gel­le­miş olu­ruz.
Olup bi­ten­le­ri ha­tır­la­ya­lım
Tam da bu tar­tış­ma­lar ya­pı­lır­ken, top­lu­mu­muz­da ya­şan­mış olan ve­ya ha­len ya­pıl­mak­ta olan yan­lış­lık­la­rı da gün­de­me ge­tir­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Fark­lı inanç sa­hip­le­ri­ne say­gı­da ku­sur et­miş­sek, ci­na­yet­le­re göz yum­muş­sak -ra­hip ci­na­yet­le­ri­ni ha­tır­la­ya­lım- hat­ta ken­di din­dar­lık­la­rı­mız için­de fark­lı olan­la­ra say­gı gös­ter­me­miş­sek, kat­li­am­la­rı gör­mez­den gel­miş­sek -Si­vas olay­la­rı ha­fı­za­lar­da ka­yıt­lı ki ora­da hu­kuk if­las et­ti- ay­nı te­mel de­ğe­re biz de iti­bar et­me­mi­şiz de­mek­tir.
Müs­lü­man­lar sı­na­vı kö­tü ver­di­ler
Eleş­ti­ri ve kar­şı tep­ki, öz­gür dü­şün­ce için ge­rek­li­dir. Fa­kat eleş­ti­ri­de tah­rik, ha­ka­ret, aşa­ğı­la­ma na­sıl ka­bul edi­le­mez ise ve­ri­len tep­ki de, hu­ku­ka ve ah­la­ka uy­gun ol­ma­lı­dır.
Keş­ke bu den­siz­li­ğe, me­de­ni­ce bir tep­ki ko­nu­la­bil­sey­di. Ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk iş­le­ti­le­bi­lir, İs­lam İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı üze­rin­den çe­şit­li ted­bir­le­re ve yap­tı­rım­la­ra baş­vu­ru­la­bi­lir­di. Dün­ya ka­mu­oyu­na va­kar­lı bir du­ruş gös­te­ri­le­bi­lir­di.
Ama ol­ma­dı…
Ak­si ola­bi­lir miy­di? Ha­yır. Çün­kü ken­di için­de bi­le, yük­sek se­vi­ye­de dir­li­ği, bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü sağ­la­ya­ma­mış İs­lam Dün­ya­sı, Ku­ra­n'­ın den­ge, iti­dal, öl­çü­lü­lük kav­ram­la­rı­nı iç­sel­leş­ti­re­me­miş bir gö­rün­tü ver­me­ye de­vam edi­yor. Bu fo­toğ­ra­fı, Hz. Pey­gam­be­r'­in or­ta­ya koy­du­ğu ve tav­si­ye et­ti­ği “gü­zel ah­la­k”­la oku­ma­ya ça­lı­şa­lım; ör­tü­şür mü der­si­niz?
Şu ana ka­dar oku­du­ğum ya­zı­lar ara­sın­da iki ha­di­se­yi de onay­la­yan bir yak­la­şım gör­me­dim. Va­ti­ka­n'­ın açık­la­ma­la­rı da bu­na da­hil. Hat­ta Pa­pa­lık ön­ce fil­mi kı­na­dı, er­te­si gün te­rö­rü la­net­le­di. Dik­kat çe­ki­ci ta­ra­fı, iki dek­la­ras­yo­nu yan ya­na ge­tir­me­me­siy­di.
Ken­di­ni Müs­lü­man ta­nım­la­yan ço­ğun­luk­lu kit­le, en kü­çük bir ko­nu­da da­hi or­tam­la­rı­nı yan­gın ye­ri­ne dön­dü­rü­yor­lar­sa, so­run çok da­ha de­rin­ler­de… Da­ha doğ­ru­su ken­di­le­rin­de… Di­yor ya Se­zen Ak­su: “Ma­sum de­ği­li­z”!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp