Top
Ayse Sucu

Ayse Sucu

aysesucu@sozcum.com

17/07/2023

Değişimin ve dönüşümün öncüsü: Kız çocukları

Bu hafta yazacağım konuyu haftaya bırakmak zorunda kaldım. Zira konu çocuklarımız. Toplumda yaşanan sosyal, ekonomik, siyasi kültürel sorunların ardından çözüm önerilerine sıra geldiğinde ‘Eğitim şart' cümlemiz adeta bir klişeye döndü. Ortaya atılan tartışma konuları da bu klişenin sosu kıvamında. Her geçen gün yoksulluğun ve yoksunluğun arttığı, geçimin bir o kadar zorlaştığı bu dönemde ileri sürülen konular gerçekten evlere şenlik. Latife bir yana hakikat şudur; suçun önlenmesinde, adaletin sağlanmasında, yoksulluğun azaltılmasında, gelir dağılımının düzeltilmesinde, ekonomik büyümenin sağlanmasında ve daha da önemlisi sağlıklı, mutlu bireylerin yetişmesinde eğitim önemli bir araç olduğu gibi multidisipliner ve toplumun tüm kesimlerini hatta her bireyi ilgilendiren, toplumun temelini inşa eden hayati bir olgudur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, eğitim kurumlarının birleştirilmesi, karma eğitimin gerçekleşmesi, kız çocuklarının eğitim imkânlarının artırılması ve kız çocuklarının okullara kayıtlarının yapılması ve okula devamının sağlanması, kızların mesleki eğitime yönlendirilmesi için okulların açılması, meslek sahibi kadınların sayısının artması ve meslek sahibi kadınların çalışma hayatına katılması gibi konularda atılan köklü ve güçlü adımlar değişim ve dönüşümün de gerçekleşmesini sağlamıştır.

EN HASSAS DAVRANILMASI GEREKEN KONU

Bugün Cumhuriyetin 100. yılında eğitim konusunda benzer başlıklarla çalışmalar ve tartışmalar yapılması daha kat edecek çok yolumuzun olduğunu da apaçık ortaya koymaktadır. Özelikle kız çocuklarının eğitimi, bu eğitim önündeki engeller, eğitimin niteliği, eğitimde fırsat eşitliği gibi konularda hala tartışmalar devam etmektedir. Aslında eğitim alanındaki tüm gelişmeler ve elde edilen kazanımlara rağmen, UNICEF raporlarına göre dünyada yaklaşık 130 milyon kız çocuğu okula gitmiyor.

Kız çocukların nitelikli eğitime erişimlerinin ve bu eğitimi tamamlamalarının önünde yoksulluk, gittikçe artan okul masrafları, kültürel ve sosyal etkenler, çocuk yaşta erken ve zorla evlilik (ÇEZE), çocuk işçiliği, ev içi emek ve bakım yükü gibi birçok engel bulunuyor.

Türkiye'de; CEDAW, Pekin Deklarasyonu, Binyıl Kalkınma Hedefleri, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Birliğine üyelik başvurusu çerçevesindeki uluslararası taahhütlerle kadınların ve kız çocuklarının eğitimde erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını sağlayacak tüm düzenlemeleri yapmayı taahhüt etmiştir. 11. Kalkınma Planı'nda kız çocuklarının eğitiminde hem eğitime katılım hem de kayıt ve devam oranlarının arttırılmasına ilişkin maddelerin olması bu konuda istenen seviyeye ulaşılmadığının göstergesidir.

KALICI VE ETKİLİ POLİTİKALAR HALA YOK

Ülkemiz açısından kız çocuklarının okullaşma oranlarına ilişkin veriler dikkat çekicidir. Kız çocuklarının ilkokul düzeyinde okullaşma oranı 2021/2022 eğitim-öğretim yılında % 93,12'dir. Ortaokul düzeyinde bu oran % 89,73'dür. Kız çocuklarının okullaşma oranları ile ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranlarını artırmak için, kız çocuklarına ve ortaöğretime devam eden öğrencilere devlet yıllardır “Şartlı Eğitim Yardımı” vermektedir. Uluslararası kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları iş birliği ile “Haydi Kızlar Okula”, “Baba Beni Okula Gönder”, “Kardelenler” gibi kampanyalar düzenlenmiştir. “Temel Eğitime Destek Projesi” ile kız öğrencilerin okuldan ayrılma oranlarının düşürülmesi, okuldan erken ayrılan kız çocukları ve kadınlar için eğitim programları uygulanmıştır.

Yardımlar, teşvikler, burslar, belirlenen ve uygulanan projelere rağmen neden hâlâ kız çocuklarının eğitime katılımı, eğitimde kalma süreleri ve eğitimin niteliğinin artırılması konularda kalıcı ve etkili politikalar üretemiyoruz; esas konuşulması ve tartışılması gereken konu budur. Sorun sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel anlamada çok boyutlu olmasına rağmen sadece “karma eğitime” “tek cinsiyetli eğitim” konularına gelip takılıyoruz. Esas sorunun görmezden gelinip bugüne kadar elde edilmiş hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için kız çocuklarının eğitiminin tartışma konusu haline getirilmesi doğru değildir.

Daha özgür, daha müreffeh ve huzur dolu bir ülkede daha üretken, kendi ülkesine hizmetin yanında dünyada söz sahibi bireylerin yetişmesi için; 100 yıl öncesinden sanki bugüne seslenen Mustafa Kemal Atatürk'ün yol gösterici olacak şu cümlelerini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum:

“Bir sosyal hayat, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır. Mümkün müdür ki, bir kitlenin bir parçasını ilerletelim. Diğerini görmezden gelelim de kitlenin genel durumu ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir camianın yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı semalara yükselebilsin. Şüphe yok ki, ilerleme adımları, dediğim gibi iki cins tarafından beraber arkadaşça atılmak, ilerleme ve yenilenme alanında mesafe kaydetmek lazımdır. İşte böyle olursa inkılâp başarılı olur.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp