Trayvon Martin geçtiğimiz yıl 26 Şubat akşamı Florida'nın Sanford bölgesinde marketten evine giderken mahallenin gönüllü bekçisi George Zimmerman tarafından bol pantolonu, kapüşonu, "her şeyden önemlisi" beyaz olmaması nedeniyle potansiyel bir suçlu olarak görüldü. Tartıştılar, itiştiler ve işin sonunda Zimmerman silahını çekerek Trayvon'u vurdu. Trayvon olay yerinde öldü. Zimmerman ise polis merkezinde sorgulandı ama tutuklanmadı.
Siyahlar Zimmerman'ın tutuklanmamasına tepki gösterince gönüllü bekçi yeniden mahkemeye çıktı. Ancak jürisi, Zimmerman'nın "nefsi müdafa"da bulunduğuna ve suçsuz olduğuna hükmetti. Olay günlerdir ABD'nin tüm eyaletlerinde protesto ediliyor. Siyahlar, insan hakları aktivistleri ve bireysel silahlanma karşıtları sokaklarda.
Siyahlar Amerika'da ırkçılığın sona ermediğini ve birçok alanda ayrımcılığa maruz kaldıklarını düşünüyor. İş dünyasından gelen veriler, suç oranları ve sosyal raporlar da ABD'deki durumu gözler önüne seriyor. Durum hiç de iç açıcı değil! Siyahlar Amerika'da üzeri örtülen sosyoekonomik bir krizin tam merkezinde. Ve bu kriz derinleşiyor.
Her şeyden önce siyahların istihdam sorunu sosyal problemlerin çözülemez bir sarmal halini almasına neden oluyor. İş kanunları siyahlar için pozitif ayrımcılık (Affirmative action) öngörse de işsizlik oranı beyaz Amerikalılar'dan yaklaşık iki kat fazla. Haziran verilerine göre ABD'de siyahların işsizlik oranı %13.7 iken beyazlarda bu oran % 6.6 seviyesinde. Gençlerde uçurum daha da vahim. 16-19 yaş arası istihdamda siyahların işsizlik oranı % 43.3 iken beyazlarda % 20.4.
Siyahlar özel sektöre kıyasla kamu kurumlarında vakıf ve derneklerde daha rahat istihdam ediliyor. Amerika'nın vatandaşlarına dağıttığı refahtan eşit düzeyde faydalanamayan siyahlar sisteme tepkilerini Trayvon Martin davası gibi "sembolik olaylarda" ortaya koyuyor. Beyaz Saray'da 2009'dan bu yana "siyah görünümlü" bir başkanın olması da bu kopuşa engel olamıyor.