Top
13/05/2023

Sandık Güvenliği Nasıl Sağlanacak?

14 Mayıs seçimleri yalnız Türkiye'de değil neredeyse tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en kritik seçimi olduğu yorumları yapılıyor. Bu seçimlerin bu kadar büyük bir ilgi toplamasında öncelikle iki cumhurbaşkanı adayı, Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında kıyasıya bir yarışın yaşanmasının payı çok. Bu heyecanı yüksek demokratik rekabet doğal olarak yüksek reyting alıyor.

Ancak bir husus daha var ki özellikle başkanlık seçimlerini uluslararası toplum açısından oldukça önemli kılıyor. O da Erdoğan ve Kılıçdaroğlu'nun dış politika anlayışlarındaki radikal farklılıklar. Seçim sonuçları Washington'dan Berlin'e, Londra'dan Moskova'ya kadar pek çok dünya başkenti için farklı hizalanmalar anlamına geliyor. Bu nedenle seçim güvenliğinin yabancı basın tarafından da ele alındığını görüyoruz.

Peki Türkiye'de oy güvenliği nasıl sağlanıyor? Hangi hukuki güvenceler söz konusu? Bu sorulara Anayasa ve ilgi yasal mevzuat ışığında yanıt verilebilir. Ama son söyleyeceğimizi en başta ifade edelim. Türkiye'de son yetmiş yıldır seçim güvenliğini sağlayan hukuki tedbirler yalnız mevzuatta kalmamış pratikte de etkinliğini ispat etmiştir. Sandık kim olduğu fark etmeksizin iktidar sahipleri aleyhine netice üretebilmiştir. Bu 20 yılı aşkın bir süredir devam eden AK Parti iktidarı için de geçerlidir.

AK Parti kimi zaman oylarını bir önceki seçime göre yüzde 50 oranında artırmış, kimi zaman Meclis çoğunluğunu kaybetmiş, her seçimden birinci parti olarak çıkmasına rağmen yeri gelmiş parlamento çoğunluğunu elde edememiştir. İktidar partisi son yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul'da büyükşehir belediye başkanlıklarını kaybederken belediye meclislerinde çoğunluğu kazanmıştı.

İşte vatandaşın bu hassas siyasi tercihlerinin sandık sonuçlarına doğru bir şekilde yansımasını sağlayan çok katmanlı sandık güvenliği sistemi ve onun etkin uygulanmasıdır. Şimdi bu mekanizmaları yakından inceleyelim. Anayasamız ve 298 sayılı Kanun ışığında sandık güvenliğine ilişkin şu açıklamalar yapılabilir:

Her Aşamada Siyasi Partilerin Denetimi ve Şeffaflık
Evvela Türkiye'de seçimleri hem gerçekleştiren hem de denetleyen kurumun yargı olduğunu belirtelim. Pek çok Batı demokrasisinde seçimlerin gerçekleştirilmesinde İçişleri Bakanlıkları rol oynar, yargı daha ziyade denetim ve itirazları inceleme aşamasında devreye girer. İkincisi sandık kurulu-ilçe seçim kurulu-il seçim kurulu-Yüksek Seçim Kurulu (YSK) şeklinde dört basamaktan oluşan seçim idaresinin her halkasında siyasi partilerin katılımı söz konusudur. Üyeleri doğrudan Danıştay ve Yargıtay tarafından kendi mensupları arasından seçilen YSK'da AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti ve HDP'nin temsilcileri vardır.

Müzakerelerde oy hakkı bulunmayan bu temsilcilerin Kurulun her çalışmasına katılması bir dış denetim sağlıyor. İl seçim kurulundaki üyeler de birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kura ile seçiliyor. Yine il seçim kurulunda da siyasi partilerin temsilcileri vardır. İlçe seçim kurulunda ise hakim ve memur üyeler dışında bu kez siyasi partiler yalnız temsilci değil üye sıfatıyla yer alır. Oylamanın gerçekleştiği sandık kurulunda yine karma bir yapı karşımıza çıkar. Başkan ve bir memur üyeye beş siyasi partinin beş üyesi eşlik eder. Bunun yanında parti müşahitleri de vardır. Siyasi partilerin katılımının sağlanması sistemin şeffaflığına ve meşruiyetine katkı sağlar.