Bağışıklık sistemi hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı vücudu korur, yaralanmalara karşı iyileşmeye yardımcı olur. Besleyiciliği yüksek yiyecekler tüketmek bağışıklık sistemini desteklerken besin değeri düşük yiyecekler bağışıklık fonksiyonunu bozar
Bağışıklık sistemi, vücudu korumaya kendini adamış birçok sistemin genel adıdır. Hem içeride oluşabilecek hem de dışarıdan gelebilecek düşmanlara karşı vücudu sağlıklı tutmak için savaşır. Hayat tarzımız bağışıklık sistemimizi olumlu ya da olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle Ramazan ayında olduğu gibi beslenmemizde ve uyku rutinlerimizdeki ani değişikliklerin vücudumuzun savunmasını zayıflatması olası bir durum. Tabii bunu göz önünde bulundurarak önlem alırsanız durum değişir.
VÜCUDUN ASKERLERİ
Bağışıklık sistemi hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı vücudu korur, yaralanmalara karşı iyileşmeye yardımcı olur. Bağışıklık sistemi için kan ve lenfle çalışan karmaşık bir savaş sistemi dersek yanlış olmaz. Bu iki sıvı birlikte, görevlerini yapabilmeleri için bağışıklık sisteminin tüm unsurlarını taşır. Beyaz kan hücreleri herhangi bir sorun belirtisinde hücuma geçer. Rahatsız edici bir durum olsa da ateş ve iltihaplanmanın ortaya çıkması vücudun işini doğru yaptığı anlamına gelir. Ateş, beyaz kan hücrelerini serbest bırakır, metabolizmayı hızlandırır ve bazı organizmaların çoğalmasını durdurur. Beyaz kan hücreleri sadece birkaç hafta yaşar, bu yüzden çok sayıda olmaları da güzel haber. Bir damla kanda 25 bin kadar beyaz kan hücresi bulunabilir.
BAĞIŞIKLIK DOSTU YİYECEKLER
Bağışıklık sisteminizi sağlıklı tutmak için bilinçli olarak vücudunuza aldığınız şeylere de dikkat etmelisiniz, yani yediklerinize. Besleyiciliği yüksek yiyecekler tüketmek bağışıklık sistemini desteklerken besin değeri düşük yiyecekler tüketmek bağışıklık fonksiyonunu bozar. Özellikle oruç tutarken açlığa yenilip iftarda ve sonrasında sağlıksız seçimler yapabiliyoruz. Bağışıklığımızın bu durumdan ne kadar şikayetçi olabileceğini hayal edin. Siz tatlı yerken bağışıklık fonksiyonunu olumsuz etkileyen farklı inflamatuar proteinler üretilir. Ayrıca yüksek kan şekeri seviyeleri bağışıklık hücrelerinin tepkisini de engelleyebiliyor. Aynı şekilde aşırı tuz tüketimi de doku iltihabını tetikleyebilir. Kızartmalarda ise gelişmiş glikasyon ürünleri denilen moleküller bulunur ve vücutta seviyeleri yükseldiğinde iltihaplanmaya neden olabilir. İşlenmiş şarküteri ürünlerinde de gelişmiş glikasyon ürünlerinin yüksek olduğu görülmüş. Fast food'lar, katkı maddesi içeren yiyecekler, yüksek yağlı yiyecekler, yapay tatlandırıcılar bağışıklık sisteminin düşmanları arasında. Bağışıklık sistemi dostlarına gelecek olursak; besleyici yiyeceklerin tamamını sayabiliriz. Ama özellikle iftarda ve sahurda ya da atıştırmalık olarak; turunçgiller, kırmızı kapya biber, brokoli, sarımsak, zencefil, ıspanak, yoğurt, badem, tuzsuz ay çekirdeği, zerdeçal, yeşil çay, kivi, beyaz et ve balık tüketmenizde fayda var.
5 SAATTEN AZ UYUMAYIN
Vücudunuza iyi bakmazsanız bağışıklık sisteminiz bu duruma isyan edebilir ve bir anda kendinizi hasta bulabilirsiniz. Bağışıklık sisteminizin işini yapması için iyi uyuyup vücudunuzu dinlendirmelisiniz. Gecede beş saatten fazla uyumuyorsanız, bağışıklık sisteminiz depresyona girebilir. Bu da enfeksiyonlara davetiye çıkarır.
DOĞAL BAL VE PROPOLİSPROPOLİS TÜKETİNTÜKETİN
Bunlara ek olarak Ramazan ayını daha sağlıklı geçirmek için doğal bal ve propolis tüketmeye de özen gösterin. Doğal bal ve propolis bağışıklık sisteminin en sıkı dostlarından olabilir. Düzenli tüketimleri, bağışıklık sisteminin enfeksiyona tepkisini harekete geçirir ve hücre çoğalmasını önler. Hücre çoğalmasını kontrol etmek de virüsleri durdurmanın etkili bir yoludur. Tarih boyunca birçok hastalığın tedavisi için kullanılan bal ve diğer arı ürünleri günümüzde hala popülaritesini koruyor. Ramazan ayında birçok kişinin karşılaştığı sindirim kaynaklı mide ve bağırsak problemleri için de bal ve propolis gibi arı ürünlerine başvuruyoruz. Doğal bal sindirimi kolaylaştırırken, propolis sindirim sistemini korur ve mide ülserleri, ülseratif kolit, mide-bağırsak kanserleri gibi hastalıklara karşı hem tedavi edici hep de koruyucu rol oynar.
HER GÜN 10 DAKİKA GÜNEŞLENİN
Güneş ışığına maruz kalmak, vücudunuzun doğal olarak D vitamini üretme şeklidir. Bu, depresyon, kalp hastalığı ve bazı kanserler gibi bir dizi hastalığı önlemeye yardımcı olur. Otoimmün bozuklukları olan insanlar için bile iyidir. Günde 10 dakikalık güneşlenme vücudun ihtiyaç duyduğu D vitaminini karşılaması için yeterlidir. Ancak çok daha uzun süreler güneş ışığına maruz kalmak bağışıklık sisteminde geçici hasara neden olabilir ve sonunda cilt kanserine yol açabilir.
