Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

28/04/2024

Türkiye’nin nüfus haritasının şifreleri

Haritaların anlamayı kolaylaştırdığı ilkokulun son yılları ile ortaokulun ilk yıllarında öğrenilen bir şeydir. Bu ilke, coğrafi haritalar için olduğu kadar nüfus haritası ya da ekonomik gelir dağılımı haritası gibi 'verili' haritalar için de geçerlidir. 'Verili'yi çift anlamlı kullanıyorum. Hem mevcut durum anlamında, hem de datalara göre son durum manasında...
Bu yazıda sadece Türkiye açısından değil, istisnasız her ülke açısından önemli milli güç parametrelerinden biri olan nüfus meselesine güncel bilgiler ışığında bakacağız. Nüfus meselesi aynı zamanda ekonomik de bir mesele olduğu için kritik. Nüfusta ehemmiyet arz eden şey, nüfusun niceliği kadar niteliği de.
Misal ülkenin yerleşim planının kırsal mı kentsel mi olduğu ve bunlar arasında ne tür bir denge bulunduğu meselesi önemli.
İmdi... 2022'nin TÜİK, yani Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizin toplam nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi idi. 2023, geçtiğimiz yıl için ise 85 milyon 279 bin 553 kişilik bir nüfustan söz ediyoruz. Nüfus bir önceki yıla oranla 600 bin kişi artmış. Henüz yılın ortasına gelmedik ama bu yılki artış geçtiğimiz yıla oranla sınırlı. 2024 itibarıyla Türkiye'nin toplam nüfusu 85 milyon 372 bin seviyesinde. Türkiye bu nüfus büyüklüğü ile 194 ülke arasında 18. sırada yer alıyor. Ve dünyanın toplam nüfusunun yüzde 1.1'ini oluşturuyoruz. Azımsanacak bir oran değil.

KADIN-ERKEK NÜFUSU BİRBİRİNİ TARTIYOR
Nüfusun niceliği kadar, hatta daha önemli bir husus da niteliği. Nüfus yapımız nasıl, ona da bir bakalım. Nüfusumuzun cinsiyet bölüşümüne baktığımızda (2023 verileriyle konuşuyorum), erkek nüfusu 42 milyon 704 bin 112 kişi. Kadın nüfusu ise 42 milyon 575 bin 441 kişi seviyesinde. 2022'de erkek nüfusu 42 milyon 428 bin 101 kişi, kadın nüfusu ise 42 milyon 252 bin 172 kişi düzeyinde idi. Yani hemen hemen birbirlerini tartıyorlar. Tam küsuratla oran verirsek toplam nüfusun yüzde 50,1'ini erkekler, yüzde 49,9'unu ise kadınlar oluşturuyor.
Türkiye'deki temel sorunlardan biri, yabancı nüfusun fazlalığı. Verilere göre 2022'de bir önceki yıla, yani 2021'e oranla yabancı nüfusu 458 bin 626 kişi artmış. TÜİK'in rakamlarına bakarsak pandeminin ilk senesinde yabancı nüfus artış hızı binde 5,5. Artış hızı bugünlerde azalmaya başlamış vaziyette ve bu olumlu bir şey. Çünkü ülkenin yabancı göçmen nüfusu kaldıracak takati kalmadı.
İmdi de gelelim nüfusun dağılımına... Büyükşehirler, hele de İstanbul'un nüfusu, tıpkı trafiği gibi acayip şişmiş durumda. Günümüz itibarıyla Türkiye'de il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı yüzde 93,2 oldu. Bir başka deyişle Türkiye nüfusunun yalnızca 6,8'i kırsal alanda, gerisi şehirlere doluşmuş.

TERSİNE GÖÇ BİR FANTEZİDEN İBARET!
Devasa bir kentsel hegemonya anlamına gelir bu. Ee o zaman özellikle İstanbul'da dillendirilen kentten köye göç, tersine göç, kırsalda yaşam tezviratları sadece bir fanteziden ibaret. Ya da daha insaflı bir deyişle maddi imkânsızlıklar nedeniyle hep ertelenen bir ütopya. Amma velakin bu dağılım değişmeli. Çünkü 2022'ye göre de kentler lehine 02 puan da artmış.
Ve gelelim kentlerdeki nüfus yoğunluğunun yol açtığı sıkışıklığa. Elbette bu konuda İstanbul'u pilot bölge olarak alacağız. TÜİK rakamlarına göre İstanbul'un 2023 nüfusu 15 milyon 840 bin 900 kişi. Bir önceki yıla göre 378 bin 448 kişi artış söz konusu. Ancak haber değeri taşıyan boyut bu değil, yoğunluk haritası. Hesap edin; Türkiye'de kilometrekareye 110 kişi düşerken İstanbul'da 3 bin 49 kişi düşüyor. Otuz katı yahu. Bunu zaten İstanbul hayatının içinde (Buna da hayat denirse diyenlerin sayısı da her geçen gün çoğalıyor!) müşahede ediyorsunuz zaten.
Ezcümle İstanbul, açık ara kilometrekareye düşen kişi sayısında birinci ilimiz.
Bu da elbette refahı ve huzuru bozan bir faktöre, hatta bir numaralı faktöre dönüşüyor.
Birkaç cümleyle toparlayayım: Elbette nüfusu yetersiz ve verimli olmayan bir ülkenin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmasına imkân yoktur. Türkiye'nin nüfus haritasının bize gösterdiği temel sorun; nüfusun büyükşehirlerde özellikle de İstanbul'da yığılması. Hâlbuki dengeli dağılması elzem. İstanbul için konuşursak misal 30 katın ilk planda en az 10 kata inmesi gerekiyor. Zira 'verili' durumun; orta, uzun ve dahi kısa vadede ülkemiz için bir milli güvenlik sorunu haline gelme potansiyeli var.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp