Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

24/03/2024

Üçüncü dünya casus savaşları

Dünyada gizli servislerinin ismini en sık değiştirmiş ülkelerden biri Rusya'dır. Temel sebebi, ülkede son bir asır ve artı yedi senede rejimin sık sık değişmiş olması. Bu yazıda Rus istihbaratının evrimine tarihsel açıdan bakıp günümüzün NATO-Rusya istihbarat savaşlarına ışık tutmaya çalışacağız. Size özel bir rapor da açıklayacağım. Mezkûr rapor eski bir KGB raporu olsa da casusların gizli dünyası hakkında pek çok veri içeriyor.
Önce Rusların geçmişteki gizli servislerine bir bakalım. Çarlık devrinde adı Ohranka olan, Bolşevikler'in ilk döneminde ÇEKA denilen, sonra NKVD'ye dönüştürülen ve nihayet Soğuk Savaş'a damgasını vuran meşhur KGB ile hafızalara kazınmış gizli servisleri var. Günümüze gelirsek... Rusya Federasyonu'nun bugünkü dış istihbarat servislerinin adı SVR, iç istihbaratın ismi ise FSB.
İmdi... Bahsettiğim KGB raporuna bakabiliriz. 1946 yılının mart ayında hazırlanmış bir KGB (Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti), yani Devlet Güvenlik Komitesi raporu bu. Raporda KGB'nin ABD derin devletine sızma operasyonları ayrıntılarıyla anlatılıyor.

SANKİ PROUST ROMANI
Raporun editörü, edebi editörü ve dahi kıdemli musahhihi bile var. Üzerinde 'çok gizli' yazan istihbarat servisi kitapçığı değil de, sanki bir Marcel Proust romanı mübarek... Rapora göre KGB'nin ajan sızdırma konusunda hedeflediği kurumların isimleri şunlar: NSA (Ulusal Güvenlik Teşkilatı) Dışişleri Bakanlığı, Pentagon, elbette CIA, yani Amerikan üç harflisi ve ülkenin dâhili istihbarat teşkilatı FBI... Bunların hepsine de harbiden sızmışlar vaktiyle. Ve Amerikalı istihbaratçıları 'spotting' denilen mimleme yöntemiyle kadrolarına dâhil etmişler.
Amerikalılara yaklaşmak için Rus ajanlara hobi geliştirmeleri tavsiye edilmiş. Golf oynama, balık tutma, tenis, pul, para veya kitap koleksiyonculuğu ve hatta gerekirse kumarbazlık gibi kötü alışkanlıklar bile var.
Devşirmelerde kullanılan paralara da bakalım. Çünkü bu tür 'spotting' işlerinde temel motif/güdü, paradır. Bilgi/istihbarat sızdıran casus, satılmış casustur. Ancak bunların satış fiyatları bilgiye, zamana göre değişir. Rapora göre Soğuk Savaş döneminin rayici; bilginin önemine göre birim başına 300 dolar komisyon imiş. Aslında o dönemin parası olarak Amerikan 'currency'si, yani para birimi olarak doları konuştuğumuz için rayiç çok değişmemiş. Çünkü dolar, değer kaybına uğramadı aradan geçen 78 senede, bilakis değeri arttı.

'BİR AVUÇ DOLAR İÇİN...'
Günümüzde ise rayiç 200 dolar ile 1000 dolar arasında değişiyor. Tabii çok önemli belgeler hariç... Çok önemli belge, misal mikrofilm falan satılıyorsa o zaman binler, on binler, hatta yüz binlerce dolarlık meblağlardan söz etmek gerekiyor. Bugün de ABD ve Rusya arasındaki istihbarat savaşı acayip kızışmış vaziyette. Rus servisi; Amerikan kuruluşlarına, Amerikan istihbaratı ise Rusya'ya sızmaya çalışıyor. Ama Rusların işi daha kolay, çünkü ABD açık toplum. Övgü olsun diye söylemiyorum bunu. ABD daha serbest bir ülke, liberal bir rejimi var; bu yüzden sızmak daha kolay.
Çift taraflı çalışan casuslara gelelim. Eğer elektronik ağa takılabilecek şekilde haberleşiyorlarsa (buna genelde özen gösterirler, ama gene de yakayı ele verebilirler) tespitleri daha kolay. Bu nedenle elektronik izlemeye takılmamak için istihbaratçıların detrap dediği gizli buluşma noktaları dışında bilgi alışverişi yapmıyorlar. Mezarlıklar mesela, iyi detrap noktalarıdır; yerine göre park ve bahçeler de öyle... Son yıllarda ABD'de Rusya'nın epey 'double ajanı' yakalandı.
NATO ile Rusya, daha doğrusu Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ile Rusya arasındaki gerilimin arttığı ve de hiç hafife alınmayacak biçimde Üçüncü Dünya Savaşı'nın ayak seslerinin duyulduğu bir dönemde casus savaşlarının kızışması da eşyanın tabiatı gereği. Dost meclislerinde sık söylediğim şeyi burada dile getireyim:
İlk büyük casus savaşları; Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda yaşanmıştı. Soğuk Savaş'la birlikte İkinci Dünya Casus Savaşları yaşandı. Şimdi Üçüncü Dünya Casus Savaşları evresindeyiz. Geleneksel savaş ihtimaline dönersek... Üçüncü Savaş'ta risk yönetiminde en önemli dönem, içinde bulunduğumuz 2024 yılı ve önümüzdeki sene, yani 2025'tir. 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğini atlattık mı dünya savaşı riskinin azalacağına inanıyorum. Daha doğrusu ve öyle diyelim/öyle olsun. Negatifi dile getire getire kendini gerçekleştiren kehanetlerdense pozitifi söyleye söyleye oluşan 'Plasebo Etkisi'ni tercih ederim bu hayatta.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp