Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

21/05/2023

Yüzyılın seçiminde ‘Meksika Açmazı’ ferhat.unlu@

İktidar, bütün tezahürlerinde doğal bir fenomendir. Çevresindeki her şeyi de kendi doğasına uydurur. Evrimseldir, 'devrimsel' değil… Yalanlar üzerine erk/erk ütopyaları kurulabilir. Ama gerçek iktidara erişmek ve iktidarda kalmak, ancak iktidarın doğasını bilmekle mümkün olabilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yüzyılın Seçimi bağlamında dile getirdiği "Öyle bir kazanacağız ki, hiç kimse kaybetmeyecek" söylemi bir iktidar alametifarikasıdır mesela. Tabii bu söylemin; gerçek ustalık döneminde herkesin değilse bile her kesimin benimseyeceği, bir başka deyişle obsesif iktidar düşmanları hariç herkesi birleştiren bir fenomene dönüşmesi zordur, ama yine de mümkündür.

Bunun için de 28 Mayıs'ta, 14 Mayıs seçim derbisinin ikinci yarısında, daha doğrusu maçın uzatmalarında ya da penaltılarda hangi muhtemel sonucun çıkacağını öngörmek lazım. 14 Mayıs seçimlerini 'kripto Erdoğancılar' kavramıyla en doğru tahmin eden yazılardan birini üç bölüm halinde yazmıştım.

Bu yazıda da özel bilgilerle size bugünkü durumu ve bundan sonra neler olabileceğini anlatacağım.

Çayı, kahveyi, kekik çayını kapıp gelin, burada okuyacaklarınızı çevrenize de anlatın, söylenenleri çoğaltın! Aslında başlarken, verili durumu bir tür 'Meksika Açmazı' (Üç veya daha fazla kişinin birbirine silah çektiği paradoks durumu) olarak nitelendirmem lazım. Çünkü durum, Spagetti Western klasiği İyi, Kötü, Çirkin'in final sahnesindeki gibi...

HİZBULLAH MESELESİNİN KOZMİK ŞİFRELERİ

Tıpkı İyi, Kötü Çirkin'in finalindeki gibi milletin elinde 3 aday var. Bunlardan kazanmak için başka bir ittifaka en az ihtiyaç duyanı belli: Birinci güç. Üç aday birbirine silah çekmişken (teşbihte hata olmaz, romancıyız idare edin) aralarından ikisi bir taraftan da pazarlık peşinde…

Bu pazarlığın ayrıntılarına vakıfım. Onları aktaracağım... İkinci güç, üçüncü güçle konjonktürel ittifak imkânlarını araştırıyor. Ama ikinci gücün zaten pek çok ortağı var ve bu ortaklardan birisi, silahlı açıdan zayıflayıp siyasi açıdan önce fazla güçlenen, sonra gerileyen bir örgüt.

İmdi… İmdi dediysem, bilin ki kekik çayı yudumluyorum. Üçüncü güç, eğer iktidarın ortağı olursa savunma ve içişleri gibi kritik bakanlıkları ve cumhurbaşkanı yardımcılığını istiyor. Ama ikinci gücün parçası olan örgüt, buna karşı. Üçüncü güç, tabanını şuradan şuraya götüremeyeceğini de biliyor.

Böyle bir ittifakın olması mümkün değil. Örgütün siyasi ayağı da istemez, üçüncü güç de... Bu ikisinden biri desteğini çekse ikinci gücün oyu daha da düşecek, dolayısıyla ikinci güç oyundan düşecek. Bunu anlayarak birinci güce şöyle bir bakıyor. Birinci güç, hiç yeltenme bakışı atıyor.

İkinci güç, yenileceğini hissedince bizim Adana deyimiyle 'cırlazıyor', yani mızıkçılık yapıyor ve diyor ki; "Ama sen de ölmüş bir örgütün mirasçısını bünyene aldın."

Hizbullah konusunu Türkiye'de en iyi bilen sınırlı sayıdaki insandan biriyim. Her bildiğimi asla söylemem. Çünkü güvenliğimi riske atmak istemem. Ama biliyorum ki; o ölmüş örgüt, yani Hizbullah, 'devlet'in örgütüydü. Kurucularından biri öldü, diğeri yaşıyor. Evet; kurucularından biri mezarda. Ve diğeri, Yüzyılın Seçimi'nde hiç anlayamadığım biçimde 'karşı cephede'. Allah aşkına, siz iyi misiniz? Şehit Gaffar Okkan'ın, o zamanın devletinin göz yummasıyla vurulduğunu ve bunun da yine Kürt meselesiyle alakalı olduğunu bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?

Okkan'ın şehit edilmesi, bazı açılardan Hablemitoğlu cinayetinden pek de farklı değildir. İşin içinde hem FETÖ var, hem de eski devletin güçlü isimleri... Belki sayıca azız, ama biliyoruz. Bilenlere rağmen genç erkek kardeşlerimizi, genç kız kardeşlerimizi niye kandırmaya çalışıyorsunuz?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp