Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

18/02/2024

21. Yüzyıl’ın yalnızlık tezahürleri üzerine

"Ağlarım inlerim duyanım olmaz|Allah için gelip soranım olmaz |Ölsem bir köşede duyanım olmaz |Arkadaşsız, dostsuz tek başımayım."
Yukarıdaki 'lyrics', yani şarkı sözleri; Müslüm Gürses'in Temmuz 1988 çıkışlı Dertler İnsanı adlı albümünden Tek Başımayım adlı şarkının nakaratı.
Müslüm Gürses, İspanyolca'da toplumun alt tabakalarını anlatmak için kullanılan 'pikaro' adlı kesime 1960'ların sonundan 21. Yüzyıl'ın ilk 10 yılına kadar seslenmiş bir sanatçımız. Onun yorumladığı şarkılarda anlatılan yalnızlık, 20. Yüzyıl'a özgü olmakla birlikte daha ziyade bugünlerin yalnızlığına tekabül eder. Pikaro kelimesinden ilham alan 'Pikaresk Roman' namlı roman türü de 'varoşlarda' yaşayan yalnızlaştırılmış insanları anlatıyordu.
Yalnızlık teması, gerek müzikte, gerekse edebiyatta sıklıkla işlenmiştir. Zaman zaman felsefe tarihinde de örneklerini gördüğümüz üzere yalnızlığa övgünün fetişleştirildiği de müşahede edilir. Ama yalnızlık toplumun genel ruh sağlığı ve açısından tavsiye edilir bir şey değildir.

TÜİK ARAŞTIRMASI: YALNIZLIK ARTIYOR
Bu hafta Üç Boyutlu Portre'ye, Arabesk ve Pikaresk cümlelerle başlama vesilem; güncel bir araştırmanın düşündürücü sonuçları. Araştırma, devletin bir numaralı istatistik kurumuna; Türkiye İstatistik Kurumu'na, kısa adıyla TÜİK'e ait. Türkiye'de tek kişilik hane halkı sayısı 2023'te yaklaşık 5,2 milyon oldu. Ve daha vahimi, rakamlara göre son 10 yılda yalnızlaşmada tam yüzde 77, iki artış söz konusu.
Tabii evlilikler azalıp boşanmalar artınca olacağı buydu. TÜİK araştırmasının dikkat çekici bulgularından biri en fazla yalnızlığın büyükşehirlerde olması. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa gibi şehirlerimiz yalnızlaşmada 'bayrağı taşıyor'. Şehir hayatı demek, pek çok açıdan yalnızlık demek. İster Arabesk'in hitap ettiği şehirlerin kenar mahallelerinde, isterse zengin muhitlerinde mukim olsun, yalnızların sayısında artış var. Demek ki hızlı şehirleşme de yalnızlığı besliyor.



SEBEP SOSYAL MEDYA
Filozofların kahir ekseriyeti, tarih boyunca yalnızlığı; ama 'tercih edilmiş' olanını övüp durdular. Bunlardan en çok göze çarpanı, 19. Yüzyıl'ın büyük Alman filozofu Arthur Schopenhauer'dur. Misal şöyle bir lafı var babanın: "Yalnızlık, bütün seçkin zihinlerin kaderidir." İyi de herkes filozof değil, bu bir. İkincisi; ömrünün ilk yarısında gününü gün etmiş bir adamdır Schopenhauer. Ve arasının hiç de iyi olmadığı anasından kalan mirasın da etkisiyle ikinci yarıda hiçbir maddi zorluk çekmemiş biridir.
Yalnızlık insana mahsus değildir. Hiçbir kitap, hiçbir para bir insanın verebileceğini veremez. Ama millet olarak yalnızlığımız artıyor. Dünyada da trend böyle. Gazetemizin Dış Haberler Müdürü Bercan Tutar'ın verdiği bilgiye göre ABD San Francisco'da kedi ve köpekli insan sayısı, çocuklu aile sayısını geçmiş.
Peki, yalnızlaşma; küresel ve ulusal ölçekte neden bu kadar arttı? Bana göre temel sebep, sosyal medyanın yanlış kullanımı. İletişimin bu kadar arttığı bir çağda yalnızlaşmak Hegelian deyimle zamanın ruhunun ironik bir tecellisi.
Tabii ekonomik sebepler de yalnızlaşmada belirleyici. Parasal zorunluluklar, birleştiren değil, ayrıştıran bir etkene dönüştü. İstisnalar kaideyi bozmaz ama çoğu kimse; birlikteliği/ evliliği; ekonomik açıdan kendini güvenceye almanın bir yolu olarak görmeye başladı. Ve bu global ekonomik buhranda ekonomik güvence de giderek az bulunur bir şey haline geldi.
Her şeyi bir milli güvenlik tehdidi olarak ele alıyor değilim; ama 5,2 milyon milletimizin toplam nüfusunun 16'da birine tekabül ediyor. Nüfusu yaşlanmakta olan bir ülke olduğumuzu da hatırda tutarsak bunun yakın gelecekte bir ulusal güvenlik problemine dönüşme riski var.
Devlet, TÜİK vasıtasıyla teşhisi rakamlarla koymuş ortaya. Ancak tedavi; devletten ziyade millete, ailelere ve giderek bireylere düşüyor. 21. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinin sonuna geldiğimiz bu evrede; 2050'leri, 2100'leri millet olarak yalnız geçirmememiz için herkesin üzerine düşen görevler var. Doğarken yalnız doğar, ölürken yalnız ölürüz. Ama hayat dediğimiz o ara evrede kahir ekseriyet olarak yalnız olamayız. Ezcümle yalnızlığın 21. Yüzyıl tezahürleri; riskin yaklaşmakta olduğunu, hatta geldiğini haber veriyor bize.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp