Top
Ferhat Ünlü

Ferhat Ünlü

tulu.gumustekin@sabah.com.tr

16/02/2020

Devlet ‘paralel devlet’e karşı: Volume 2

'Bu bir devlet krizi değil, 'milli' olanla 'gayri milli' olan arasındaki savaştır. 'Gayri milli' olan, kardeşi Habil'i öldüren Kabil gibi cinayet işlemekte azimli. Son hamleler ile 'paralel devlet', asıl devleti, düelloya davet etti. Kim demiş bu ülkede düello geleneği yok diye. Var olmasına var ama Vahşi Batı ve Rus usulü değil, alaturka modelinden var. Sonuç olarak artık silahlar da çekildiğine göre Çehov'un 'Duvarda asılı tüfek patlamalıdır' ilkesi gereğince ölümcül bir politik çatışma da kaçınılmaz.' Yukarıdaki iki cümle, bundan tam sekiz yıl önce bu köşede yayınlanan 'Devlet 'paralel devlet'e karşı' başlıklı yazımdan. Söz konusu yazı, Amerikalı siyaset bilimci Robert Paxton'a ait paralel devlet kavramının, o zamanlar 'cemaat' denilen Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) üzerine yapışıp kalmasına vesile oldu. Bu yönüyle maksadı hâsıl olmuş bir yazıdır. Yargı, FETÖ'nün ilk büyük taarruzu olan 7 Şubat ile ilgili iddianamesini olayın sekizinci yıl dönümünde tamamladı. 2020/1529 numaralı iddianame İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanmış. Mağdurlar listesinin ilk sırasında dönemin hükümetinin (61. Hükümet) Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yer alıyor. Eylem, soruşturma makamlarınca hükümete yönelik bir girişim olarak kabul edildiği için dönemin hükümet üyeleri de mağdurlar listesinde yer almış. Ancak Erdoğan haricinde bu operasyonla hedef alınan kişi dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dı. Fidan, mağdurlar listesinde 28. sırada yer alıyor. Toplam 34 sanıklı iddianamenin bir numaralı şüphelisi pek çok FETÖ iddianamesinde gördüğümüz üzere örgütün elebaşı Fetullah Gülen. BUMERANG GİBİ KENDİLERİNE DÖNDÜ FETÖ ile mücadele sürecinin sevdiğim taraflarından biri, örgütün pek çok agresif yaftalama ve eyleminin birer 'bumerang' gibi kendisine dönmüş olmasıdır. KCK'ya paralel devlet dediler, kendileri paralel devlet oldular. Gizli tanıklık kurumunu Ergenekon, Balyoz sürecinde yalan ifadelerle kullandılar, sonra kendilerinin içinden çıkan itirafçılar gizli tanık oldu ve devlete önemli bilgiler verdi. Gizli tanıklık müessesini göklere çıkarıyor değilim. Ancak bu tür örgütleri, kendi silahıyla vurmaktan başka çare yok. İddianameye göre 7 Şubat'la ilgili en önemli bilgileri veren gizli tanığın kod adı Bayrak. İfadesinin içeriğine baktığınızda gerçeğe aykırı beyanda bulunmadığını anlıyorsunuz. Bayrak, o dönemde sözde Marmara bölge emniyet imamı olan Arif kod adlı Ali Rıza Tekinkaya ve yine o dönem sözde yargı imamı olan Kartal kod adlı İlyas Şahin'in 7 Şubat kumpası için ABD'de örgüt elebaşından talimat aldığını söylüyor. Çetin Özgür'ün ve ayrıca İlyas Şahin'in 7 Şubat kumpasının talimatını almak için ABD'ye gittiği bilgisi gizli tanık Bayrak tarafından verilince polis, Özgür ve Şahin'in yurt dışı kayıtlarını inceledi. Bu inceleme sonucunda Özgür'ün 19 Ocak 2012'de saat 09:25'de İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan ABD'ye gittiği, 29 Ocak 2012'de ise Bosna Hersek üzerinden saat 10:15'te İstanbul Atatürk Havalimanı'ndan giriş yaptığı anlaşıldı. Şahin'in ise Özgür'den bir gün sonra, yani 20 Ocak 2012'de Türk Hava Yolları'na ait TK11 Sefer sayılı uçakla ABD'ye gittiği ve 30 Ocak 2012'de New York JFK Havalimanı'ndan kalkan uçakla İstanbul Atatürk Havalimanı'na döndüğü belirlendi. O LaLa! FETÖ'nün TSK imamı firari Adil Öksüz ile Hava Kuvvetleri İmamı Kemal Batmaz'ın 15 Temmuz darbesinden dört gün önce, 11 Temmuz 2016'da birlikte ABD'ye uçup 13 Temmuz 2016'da dönmesini ne kadar da andırıyor. 7 Şubat 2012'de yaşananlar paralel devletin, devleti düelloya davet etmesi ise o tarihten sekiz yıl bir hafta sonra -bir Sevgililer Günü- 14 Şubat 2020'de çıkan dumanı üstünde 7 Şubat iddianamesi ise FETÖ'nün tabutuna keyifle bir çivi daha çakılmasının yıl dönümü olmaya namzettir.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp