Top
Vedat Atasoy

Vedat Atasoy

vedatatasoy@iztv.com.tr

01/09/2013

Suyun içine batmış orman

Tatil bitti. Okulların açılmasına az kaldı. Tatil dönüşü birkaç hafta; ‘bir yıl boyunca iki hafta tatil için çalışmanın ne kadar da saçma olduğu’ düşünülerek geçecek. Çünkü biz bir yerlere gitmeyi, tatili, sadece yazın denize girmek olarak düşünüyoruz. Ancak tatil bir ihtiyaç ve herkes günübirlik de olsa kendini dinlenmeye almalı. Bu hafta size, şehir koşturmacasından kaçmayı düşünenler için farklı bir rota önereceğim: Acarlar Longozu (Subasar Ormanı).

Sakarya ilinin sayfiyesi, Karadeniz kıyısında yer alan Karasu’nun komşusu olan Acarlar Longozu, İğneada Longoz ormanından sonra Türkiye’nin en büyük subasar ormanı. Tek parça halinde ise Türkiye’nin en büyüğü. İstanbul’a iki, Ankara’ya dört saat uzaklıktaki bu doğa harikası mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Bölünmüş iki şeritli yoluyla ulaşımı çok kolay. Ayrıca bu yolun özellikle Sakarya-Acarlar Longozu arası doğa manzarasının şahane olduğunu belirtmem gerekiyor.

Sakarya Nehri’nin denize döküldüğü yerde bulunan Karasu, Akçakoca’ya kadar kesintisiz yaklaşık 50 km’lik kumsalıyla, Türkiye’nin en güzel sahil şeritlerinden. İşte bu uçsuz bucaksız kumsala komşu subasar ormanı ilginç doğal oluşumlardan biri.

Genişliği 250-1250 metre, uzunluğu ise 7 km olan Acarlar Longozu aslında tipik bir kıyı set gölü. Göl ile Karadeniz arasında yüksek kumullar, güneyinde ise alçak tepeler bulunur. Sakarya Nehri’nin 6 km batısında yer alan Acarlar Longozu, fazla sularını Sakarya Nehri’ne döker.

Longozu, kısaca ‘su içine batmış orman’ diye tanımlayabiliriz. Bu yüzden ‘subasar ormanı’ tabirini çok severim. İsmi, ormanın adeta kısa bir tanımı gibidir.

Longoz, kendilerini besleyen akarsuların yeraltında oluşan setler sebebiyle akamayıp gölet oluşturması ve ormanların bu sularla kaplanmasıyla oluşan yani tabanı göl olan orman. Türkiye’nin en ünlü longoz ormanı olan İğneada kadar önemli ve bir o kadar da güzel bir orman Acarlar Subasar Ormanları...

Kışın 5 metreye ulaşan derinlik yaz aylarında bir metreye kadar düşmekte. Yazın çekilen suların oluşturduğu alan köylülüler tarafınından tarım arazisi olarak kullanılmakta.

Longoz, tarım için oldukça verimli olan bölgede yer alıyor. Bu yüzden de birçok tehditle karşı karşıya.

1970’lerde tarım alanları yaratmak amacıyla, sulak alanların kurutulmaya başlanması ile Acarlar Longozu yüzde 40 oranında küçülmüş.

Bunun dışında bölgenin tarımsal amaçlı arazi için açılması birçok sorunu da beraberinde getirmiş.

Ülkemizde tarımın maalesef çok bilinçli yapılmaması sebebiyle, kontrolsüz, bol gübre kullanımı özellikle dereleri ve yeraltı sularını çok fazla kirletiyor. Bu, sadece bu bölgenin değil tüm Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Birçok çevre örgütü ve Tarım Bakanlığı eğitimler vererek ülkenin bu büyük sorununu çözmeye çalışıyor. Daha çok gübrenin daha çok ürün vereceğine inananlara, bu bilginin yanlış olduğunu anlatmak gerekiyor. Bu kontrolsüz gübreleme sonucunda, gübrede bulunan kimyasalların tatlı su kaynaklarımıza sızdığını, bunun da doğaya ve bu tarım ürünlerini yiyen insanlarda büyük tahribat yaptığını unutmamamız gerekiyor.

Acarlar Subasar Ormanı’nın da en önemli sorunlarından biri de bu! Birçok çevre örgütü bölgede köylüyü (göl çevresinde birçok köy bulunuyor) eğitmek üzere çalışmalar yapıyor.

Acarlar Longozu, doğa tahribatı büyük boyutlara ulaşmadan başlayan bu çalışmalar sebebiyle diğer bölgelere göre çok şanslı. Ancak bu eğitimlerde bölgenin dünyada ender bulunduğunun köylüye çok iyi anlatılması gerekiyor. Hatay Amanos Ormanları’nda konuştuğum bir çevre korumacı, bölgede bol ancak dünyada çok az bulunan ‘sakallı meşelerden’ bahsederken,’’Köylü tüm dünyanın sakallı meşelerle dolu olduğunu düşünüyor bu yüzden bu ağacı pek önemsemiyor’’ demişti. Göl çevresindeki köylülere tüm dünyanın ‘subasar ormanları’ ile dolu olmadığını, bu ormanların dünyada çok az yerde olduğunu anlatmamız gerekiyor.

Longozun hemen girişinde bulunan bir tesis, bölgeye gelenleri karşılıyor. Birçok kişi bu tarz tesislerin böylesi özel doğal alanlarda bulunmaması gerektiğini düşünüyor. Ama ben çevre hassasiyeti içinde bulundukları sürece bu tarz tesislerin ve çalışanlarının bölgeyi koruduklarını (çünkü her doğal alana koruyucu yerleştirmek mümkün değil) düşünüyorum. Oradayken 4 çalışanın, ellerinde eldiven ile piknikçilerin etrafa saçtığı pislikleri temizlediğine şahit oldum. Bence burada asıl tehdit, tesisten çok oraya gelen, geldikleri yeri talan etmeyi görev bilen piknikçiler. Yeşil gördüğü her yeri mangal ve piknik alanı haline çevirenlerin böylesi özel alanlardan uzak tutulması gerekiyor. Sit alanlarını piknik alanlarına döndüren ‘görgüsüz piknikçilere’ mutlaka bir çözüm bulunması gerekiyor. Doğal alanları izlemek, bölgenin zenginliklerini çocuklarını anlatmak yerine hemen mangal yakmaya başlayanların yarattığı tahribat çok büyük boyutlarda. Yarattıkları pislikleri temizlemeyen ve doğaya atan bu ‘mangalseverler’ Türkiye doğasının en büyük düşmanlarından biri.

Acarlar Longozu’nu tehdit eden bir diğer unsur ise kaçak ağaç kesimleri ve kaçak avcılık. Bu iki unsur bölgede yaşayan canlı yaşamını olumsuz etkiliyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp