Top
Fuat Keyman

Fuat Keyman

fuat@sabanciuniv.edu

24/02/2016

2. Ankara Katliamı nasıl okunmalı?

17 Şubat 2. Ankara Katliamı, hiç şüphe yok ki, çok boyutlu ve çok aktörlü bir terör eylemiydi.

Geçen yazımda (20 Şubat), bu eylemin, bir terör saldırısı olmanın ötesinde:

(a) Ana ekseni, “Suriye sorunu-Ortadoğu’da yeni Skyes-Picot-Üçüncü Dünya Savaşı”;

(b) Ana hedefi, “devletin merkezinde devlete karşı saldırı”; ve

(c) Ana amacı, bir den fazla ve terör saldırısından sonraki gelişmeler temelinde anlaşılabilecek olan “çok büyük ve karmaşık bir saldırı” olduğunu yazmıştım.

2. Ankara Katliamı'ndan sonra ortaya çıkan gelişmelere bakalım:

Bir; Başbakan Sn. Davutoğlu’nun, saldırıdan çok kısa zaman sonra saldırıyı yapan kişinin ismini açıklamasıyla başlayan “isim tartışması”, AK Parti hükümetini, yurtiçi ve yurtdışında yapılan tartışmalarda gördüğümüz gibi, teröre karşı mücadeleden dış politikaya, ülke istikrarından günlük yaşamda can güvenliğinin sağlanmasına kadar geniş bir yelpazede “güven ve iyi yönetim sorunuekseninde köşeye sıkıştırdı.

İki; gerek, bir saat yirmi dakika gibi uzun süren Obama-Erdoğan telefon konuşmasından sonra, bu toplantıyla ilgili iki taraf tarafından farklı metinlerin yayımlanması, gerekse de, ABD’nin YPG-PYD’ye, Türkiye’nin savlarının zıt noktasındaki  yaklaşımını ve desteğini terör saldırısından sonra da sürdürmesi, Ankara ile Washington arasındaki, Suriye sorununda yaşanan “güven krizi”ni iyice derinleştirdi ve ortaya çıkarttı.

Üç; dahası, ABD ve Rusya, 27 Şubat’ı, “Suriye savaşında ateşkesin başlama” günü olarak ilan ettiler. Rusya, Türkiye’ye karşı sert ve dışlayıcı tavrını terör saldırısından sonra da devam ettirirken, ABD’de, saldırıdan sonra da, Türkiye’den, YPG-PYD güçlerine karşı top atışlarını durdurmasını istedi.

Dört; terör saldırısından sonra, YPG-PYD’nin, özellikle Rusya ve Esad rejimiyle ilişkileri  güçlenirken, ABD ile de işbirliği ilişkileri devam etti.

Beş; 2. Ankara Katliamı'nı gerçekleştiren intihar bombacısı için taziye çadırı kuruldu, bu çadırı, HDP Van Milletvekili Tuba Hezer’de ziyaret etti. Böylece, Meclis’de bulunan dört partinin terör saldırısına karşı hazırladıkları ortak metne imza vermeyen HDP, bir milletvekili ile terör saldırısında bombayı patlatan intihar bombacısının taziye çadırına katılmış oldu.

Altı; terör saldırısı günü ve sonrası günlerde de, Güney Doğu’da çatışmalar devam etti; medya da haberler, sayıları her gün atan şehit cenazeleriyle dolu; acılı aileler, arkada kalmış yetim eşler, çocuklar... PKK’nın çatışmayı sınır ilçelerine ve büyük şehirlere kaydıracağı haberi yaygınlaşıyor.

2. Ankara Katliamı'ndan bir hafta sonra, bu maddeler içinde:

Konumlarını güçlendirenler: Rusya, Esad rejimi, YPG_PYD, ve dolaylı yoldan İran;

Köşeye sıkışan: Türkiye;

Rahatsız olan: Türkiye ile yaşadığı güven sorunları ve farklılıklar belirgin bir biçimde ortaya çıkan ABD;

Geçerliliğini ve önemini iyice kaybeden: HDP ve Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş;

Zorlaşan: İçeride, çözüm sürecine, müzakereye geri dönüş, bölgesel ve küresel düzeyde, “Türkiye- (Irak, Suriye, ve Türkiye içindeki) Kürtler işbirliği ve birlikte hareket etmesi” (güvenlik, ekonomi, enerji alanlarında);

Güçlenerek devam edecek olan: Çatışma ortama, siyasi ve kimliksel kutuplaşma, farklı kimlikler arası güvensizlik; ve, 

Zarar görenler: Terör saldırılarında yaşamlarını kaybedenler, acılı aileler, günlük yaşamları güvensizleşen, ötekileştirilen, terörle adları anılmaya başlanan Türkiyeliler.

2. Ankara Katliamı'ndan bir hafta gibi kısa bir zaman sonra, karşımızda, kazananları, kaybedenleri, köşeye sıkışanlarıyla birlikte, böyle karmaşık ve çok-boyutlu bir tablo var. 

Bu tablo bize, terör saldırılarıyla ilgili ve terörle etkin mücadele temelinde önemli ip uçlarını da veriyor.

Bakalım bu tablo nasıl gelişecek?

Göreceğiz….

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp