Top
Fuat Keyman

Fuat Keyman

fuat@sabanciuniv.edu

02/03/2016

1 Kasım seçimleri güven ve istikrar getirdi mi?

7 Haziran 2015 seçimleri, koalisyon düşüncesini, siyasi gündeme sokmuştu.

AK Parti, seçimlerin galibiydi, ama tek başına çoğunluk hükümeti kuracak milletvekili sayısına ulaşamamıştı.

Türkiye’nin koalisyon hükümeti ile yönetilme olasılığı ortaya çıkmıştı.

AK Parti, güçlü ortak olarak içinde olduğu bir koalisyon hükümeti kurabilirdi, ya CHP’yle, ya MHP’yle, ya da HDP’yle.

AK Parti’siz koalisyon hükümetiyse ancak CHP-MHP-HDP ortaklığında kurulabilirdi.

O dönem, Türkiye siyasetinin ve modernleşmesinin iki büyük partisinin koalisyon hükümeti kurması üzerine, “Almanya Büyük Koalisyon Deneyimi”ne gönderimle, çok yazmış ve sıklıkla konuşmuştum.

AK Parti-CHP arasındaki “büyük koalisyon”, eğer işlerse: bir, yeni Anayasa yapımı; iki, çözüm sürecinin ve çatışmasızlık ortamının başarıya ulaşması; üç, kutuplaşma ve güvensizlik sorunlarının çözümü; ve, dört, mülteci krizi ve IŞİD sorununa karşı Türkiye’yi güçlü kılmak için çok yararlı olabileceğini önermiştim.

Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, koalisyon düşüncesine karşıydılar, ve tekrardan seçim yapılmasını istiyorlardı.

Buradaki düşünceleri, “tek parti iktidarının, dolayısıyla güçlü çoğunluk hükümetinin Türkiye’yi bu alanlarda daha iyi yöneteceği ve güvenli kılacağı” üzerineydi; Türkiye’nin istikrarı ve güvenliği, koalisyona değil, aksine tek parti iktidarına gerek duyuyordu, bu da, “tekrar seçim”i gündeme sokuyordu.

1 Kasım’da, Türkiye, tekrar seçimini yaptı: AK Parti, %49.5 oyla, tek başına, güçlü çoğunluk hükümetini kurdu.

Seçimlerde, 7 Haziran-1 Kasım arasında hızla gelişen “terör ve çatışma”, oy vermenin temel unsuru oldu.

MHP’nin koalisyon hükümeti kurmadaki isteksizliği, PKK’nın çatışmayı tercih ederek HDP’yi işlevsizleştirmesi; devletin, özellikle askerin, HDP’nin 7 Haziran seçim başarısından duyduğu rahatsızlık; ve, CHP’nin ulusalcı kanadının olağanüstü kurultay çağrıları: tüm bu gelişmeler ve ülkede yaşanan büyük terör olayları ve çatışmaları, 1 Kasım seçimlerinin odak noktasını, “teröre karşı güvenlik ve istikrar” yaptı.

Sonuç, seçimlerin galibi, 7-Hairan-1 Kasım arasında “yönetim boşluğu” sorununa dikkat çeken ve “tek parti güçlü hükümeti “güvenlik-istikrar-iyi yönetim”in anahtarıdır” diyen AK Parti oldu.

Bugün önümüzde duran temel soru şu:  Peki, 1 Kasım’dan bugüne Türkiye’de, güvenlik, istikrar, iyi yönetim sağlandı mı?

1 Kasım 2015-1 Mart 2015; seçimlerden bugüne dört aylık bir süre geçti:

Türkiye, daha güvenli mi?

Türkiye, daha istikrarlı mı?

Türkiye, daha iyi mi yönetiliyor?

Şüphesiz dört ay çok uzun bir zaman dilimi değil.

Ama, yine de, bu üç soruya “Evet” yanıtını vermek imkansız.

Peki, 1 Kasım’dan sonra;

Türkiye, Yeni Anayasa yapımında daha iyi bir yerde mi? “Hayır”; Anayasa Komisyonu, daha baştan ve isim tartışması gibi gereksiz bir noktada, üçüncü toplantısında dağıldı.

Türkiye, terör ve çatışmayı bitirme sürecine girdi mi? “hayır”; tam aksine, her iki alanda da, artış ve yayılma süreci yaşanıyor.

Türkiye, kutuplaşma ve güvensizlik sorununun çözümü için olumlu bir yönde mi ilerliyor? “Hayır”; bırakın bu sorunlarda azalma yaşanmasını, kutuplaşmayı ve farklı kimlikler arası güvensizliği arttırıcı pozisyon aktörler tarafından alınıyor.

Türkiye, Mülteci ve IŞİD krizleri ve Suriye sorunu noktasında bugün kendi çıkarları ve güvenliği bağlamında daha iyi bir yerde mi?  Net bir “Hayır”.

Peki, 1 Kasım sonrasında,

Türkiye’de, “kamu düzeni”nin sağlanmasında ve “güvenlik-özgürlük denklemi”nin özgürlükleri birincil alan bir tarzda dengelenmesinde olumlu gelişmeler yaşandı mı?

Dört ay sonra, bugün, Türkiye’de, ne kamu düzeninin sağlandığını, ne güvenlik-özgürlük denkleminde dengenin sağlandığını görüyoruz.

Dahası, maalesef, bırakın özgürlük alanını, güvenlik alanında da ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.

Sultanahmet ve Ankara terörleri, kutuplaşma, çatışma, ve benzeri sorunlar,  güvenlik alanında çok ciddi sorunlarımız olduğunu ortaya çıkarttılar, çıkartıyorlar.

Peki, Türkiye iyi yönetiliyor mu? Bu soruya, başka bir soruyu da eklememiz gerekiyor? Türkiye, kim ya da hangi kurum tarafından yönetiliyor?  Başbakan mı, Cumhurbaşkanı mı?

Tüm bu sorular, 1 Kasım seçimlerinden bugüne yaşanan olumsuzluklar, bizi şu sonuca götürüyor: demek ki, tek parti yönetiminde güçlü çoğunluk hükümeti, tek başına ve tek unsur olarak, güvenlik-istikrar-iyi yönetim ekseninin anahtarı değilmiş.  Belki de, çoğunluk hükümeti unsurundan çok daha önemli olan, çoğunluk hükümetinin toplumu nasıl yönettiği, hükümete duyulan güven, hükümetin toplumun geniş kesimleriyle ilişkisi, ve, iç ve dış politikaya vizyon ve doğru stratejilerle yaklaşıp, yaklaşmadığı...

Erken seçim ve referandum tartışmalarını yapanlara ufak bir hatırlatma yapmak istedim...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp