Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

24/09/2011

Türkiye yeni rol arayışında

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan tek kutuplu dünyada taşlar bir türlü yerine oturmadı. Amerika’nın başını çektiği Batı kampının hâlâ çok büyük ağırlığı var; fakat bu ülkeler Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Asya’nın değişen dinamiklerine yanıt veremiyor. Bir yandan Türkiye gibi yeni bölgesel güçler etkinlik kazanmaya çalışırken diğer taraftan ABD ve Avrupa geçmişteki üstünlüklerini kaybetmek istemiyor ve oluşan büyük rekabetten ötürü tansiyon hiç düşmüyor.

Türkiye bir yönüyle hâlâ Batı dünyasının bir parçası ama diğer taraftan da “Bağlantısızlar Hareketi”nin bir üyesi gibi davranıyor. Artan ekonomik gücü, büyük nüfusu ve genişleyen ilgi alanlarıyla kabına sığmayan bir ülke görünümünde... Ankara’nın daha önce hiç ilgilenmediği yerlerde büyükelçilikler açması, adını bile duymadığımız şehirlere THY’nin uçuşlar başlatması, bu hedefin bir sonucu. Bu durum dünyada “Yeni Osmanlıcılık” olarak algılanıyor.

Adı ne olursa olsun Türkiye yeni bir rol arayışında. Gürcistan’da, Bosna Hersek ve Kosova’da, Afganistan’da barışı korumak için kolları sıvayan, Pakistan, Haiti ve Somali gibi uzak coğrafyalara insani yardım için elini uzatan Türkiye’nin kim ne derse desin yeni bir rol üstlenmeye hakkı var. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı sertlik dozu iyi ayarlanmış, çok ses getiren konuşmasını bu gözle okumakta fayda görüyorum.

Erdoğan, yıl sonuna kadar Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm getirilmemesi halinde çatışma atmosferinden çıkılamayacağını vurguladı. Türkiye’nin askeri kararlılığının altını çizerken bir yandan da hâlâ çözüm için diplomatik kapının açık olduğuna işaret etti. Erdoğan’ın konuşmasının İsrail’le ilgili bölümünde “bu ülkenin BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 89 karara uymadığını ve sürekli bir çatışma ortamı yaratarak buradan rant elde etmeye çalıştığını” vurguladı. “İsrail halkıyla sorunumuz yok” mesajını vererek dünyadaki Yahudilerle Türkler arasında bir husumet olmaması gerektiğinin altını çizmiş oldu.

Böyle BM olmaz

Erdoğan’ın “Filistin’e bir kasa domates göndermek için İsrail’den izin almak gerekiyor” vurgusu uluslararası hukukun sadece hâkimlerin istediği şekilde uygulandığını gösteriyor. Bu sistemin devamıyla dünyanın hiçbir yerinde adalet, düzen ve huzuru sağlamak mümkün değil. İşe, BM’yi yeniden yapılandırmaktan başlamak gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi var: ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa. Bu ülkelerin, alınan kararları veto etme hakkı var.

Söz konusu ülkeler bu yolla dünyadaki olayları kendi çıkarlarına göre şekillendirme imkânı buluyor. Örneğin dünyanın ezici bir çoğunluğu Filistin’e destek verse bile tek başına Amerikan vetosu her şeyi durdurabiliyor. Başbakan Erdoğan, BM’nin dünyadaki sorunları çözmekte yetersiz kaldığını söylemekte yerden göğe kadar haklı.

BM’nin nasıl acz içinde olduğunu daha önce Bosna Hersek’te ve başka yerlerde de gördük. Artık BM genel kurulunun ve genel sekreterliğinin yeniden yapılanması lazım. Mesela neden Almanya, Japonya, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin de veto hakkı olmasın? Türkiye’nin de önümüzdeki günlerde BM ve diğer uluslararası örgütlerde daha güçlü bir şekilde temsil edilebilmek için kolları sıvayacağını söyleyebilirim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp