Top
Hakan Çelik

Hakan Çelik

hakan.celik@posta.com.tr

02/10/2011

Normalleşme yolunda bir meclis görüntüsü

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni yasama yılının ilk günü güneşli bir Ankara sabahına uyandık. Saat 09.30’da meclis bahçesine gittiğimde canlı yayın araçları hazır bekliyordu ancak henüz yayınlar başlamamıştı. Dünyanın hiçbir ülkesinde meclis açılışında bu kadar çok yayın aracını bir arada göremezsiniz. Milletvekilleri, gazeteciler, danışmanlar, bakanlar, yabancı diplomatlar ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler demokrasi şenliğine tanıklık etti. Ekonomide, politikada ve uluslararası ilişkilerdeki büyük sorunların çözüm adresi burası. Biz vatandaşlar olarak bu dönem Meclis’e giren milletvekillerinden kafa göz yarmadan meseleleri konuşma iradesi bekliyoruz.

BDP’lilerin Meclis’e gelip yemin etmeleri çok önemli. Terörün, çatışmaların dışlanması ve diğer partilerle uzlaşma zemininin aranması için ciddi bir fırsat var önümüzde. Umarım diğer siyasetçiler gibi BDP’liler de omuzlarındaki ağır sorumluluğun farkındadır. Yemin töreni sırasında salonda kalıp BDP’lileri izleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi kutluyorum. Bu yasama yılında millet iradesinin kuvvetle temsil edildiği bir meclis var karşımızda.

CHP’li Mustafa Balbay ve cezaevindeki diğer milletvekilleri de Meclis’e dönebilirse bu yüksek temsil görüntüsü pekişecek. İdam sehpasından meclise giden Ertuğrul Kürkçü, uzun yıllar cezaevinde kalan Leyla Zana ve Türkiye’nin ilk Süryani milletvekili Erol Dora’nin katılımıyla hiç kuşku yok ki meclisimiz renkli bir dönem yaşayacak.

Gül tansiyonu düşürdü

Aylar öncesinden meclisi bu önemli oturuma hazırlayan TBMM Başkanı Cemil Çiçek tecrübesini konuşturdu, başarılı ve soğukkanlı bir oturum yönetti. Hatta ayakta dolaşan ve kendi aralarında sohbet eden milletvekili ve bakanları hafif yollu fırçaladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dengeli ve siyasi partilere mesafeli bir konuşma yaptı. Gül’ün sakin bir ton seçmesi ve tansiyonu yükseltebilecek vurgulardan kaçınması bence doğru bir tercihti. Liderlerin mesajlarını “kahramanlık menkıbesi” formatında dinlemeye alışkın olan Türkiye, bu kez bağırıp çağırmadan da siyasi mesaj verilebileceğini gördü. Gül’ün konuşmasını diplomatik misyon temsilcileri de dikkatle dinledi.

Çok iyi derecede Türkçe konuşan Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, konuşmayı kulaklık takmadan takip etti. Gül’ün konuşmasının can alıcı noktalarından biri yeni anayasanın “tek parti” ürünü olamayacağı yönündeki güçlü vurgusuydu. Cumhurbaşkanı’nın ayrıca Suriye lideri Beşar Esad’a olan güvenin kaybolduğunu Meclis kürsüsünden tekrarlaması da önemli. Geçmişteki oturumlara askerlerin katılıp katılmaması ya da oturumlardaki hal ve tavırları merakla izlenirdi. Asker-sivil ilişkilerindeki normalleşmeye paralel olarak bu oturumda askerlerin ne yaptıklarının pek ilgi çekmediğini gözlemledim.

Renkli görüntüler

Meclis koridorlarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar Bülent Arınç, Bekir Bozdağ, Ahmet Davutoğlu, Sadullah Ergin ve milletvekilleri Volkan Bozkır, Muammer Güler, Nabi Avcı ve Yalçın Akdoğan ile ayak üstü sohbet ettik.

Milli Eğitim eski Bakanı Nimet Çubukçu her zamanki gibi zarif bir kıyafetle gelmişti. Egemen Bağış ve Sırrı Sakık’ı da çok şık gördüm. Anayasa hukuku profesörü Burhan Kuzu, esprileriyle kulisleri kırıp geçirdi. TBMM İdare Amiri, AK Parti Çorum milletvekili Salim Uslu, kulistekilere Malatya kayısısı ikram etti.

Süryaniler için önemli gün

Bugün Süryaniler için önemli bir gün. Mor Filiksinos Yusuf Çetin’in (İstanbul-Ankara-İzmir Süryani Ortodokos Cemaati Ruhani Reisi ve Patrik Vekili) din adamı olarak göreve gelişinin 25. yılı kutlanıyor. Yusuf Çetin bu akşam İstanbul’da devlet protokolü ve cemaat temsilcilerini bir davetle ağırlayacak. Süryaniler Anadolu’nun en eski halklarından biridir.

İlk ve ortaokul yıllarımdaki Süryani arkadaşlarımın çoğu maalesef Türkiye’yi terk etti. Az sayıda Süryani, İstanbul, Mardin gibi illerde yaşıyor. Bugün Türkiye’de diğer halklar gibi Süryanilerin de ibadetlerini özgürce yaşayabilecekleri bir ortam oluştu. Umarım evlerini, topraklarını terk eden Süryanilerin hiç değilse bir bölümü bu süreçte geri döner.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp