Top
Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

26/12/2023

Ali Babacan'dan ittifak siyasetine veda yemeği

Dün kar ve kışı hatırlatması beklenen yılın son günlerine inat pırıl pırıl parlayan güneşe karşı yürürken ‘havanın şaşırttığı gibi bugünkü yemek de acaba beni şaşırtır mı?’ diye geçiriyordum içimden.

Saat tam 12’de DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan aralarında benim de olduğum bir grup gazeteciyi Swiss Otel’de öğle yemeğine davet etmişti.

Meral Akşener’in Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu salvolarına karşı Akşener’i eleştiren Sayın Babacan acaba sert bir çıkış yapabilir mi? Yerel seçimlerle ilgili farklı bir yol izleyebilir mi? 28 Mayıs’ın travmasına ve CHP ile İYİP içindeki havaya inat müstakil siyasete meydan okumayı tercih eder mi?

Açıkçası Maçka’ya çıkarken aklımda bu sorular vardı…

2,5 saati aşkın süren (Ben 2,5 saatin sonunda ayrılmak zorundaydım, yemek halen devam ediyordu-na) sohbette bir çok başlık konuşuldu, ben bu yazıda kendi dikkatimi çeken birkaç konuya odaklanacağım…

Öncelikle yemek öncesi kafamdaki soruların cevaplarına dair gözlemlerim ile başlayayım…

DEVA Partisi'nin özgürlükler ve hukuk devleti vurgusunu çok değerli bulan bir insanım. Türkiye’deki sorunların tamamının kaynağında özgürlük ve hukuk eksikliği var. Ancak savundukları değerleri seçmene geçirebiliyorlar mı? Ya da seçmenin böyle bir beklentisi var mı? Pek emin değilim…

Seçim sonuçlarına bakacak olursak bu soruların cevabı ‘hayır’.

Babacan şayet böyle bir okuma yaptıkları yönünde bir işaret verse benim için şaşırtıcı olurdu ama hayır vermedi, biz gazetecilerin ‘vay be’ diyeceği, beklenmedik bir çıkış yapmadı.

İttifakın seçmende güven telkin edemediğine dair tespitlerini yineledi. Bu özeleştiri elbette kıymetli ama seçimin kaybedilmesini büyük oranda dezenformasyon ve manipülasyona bağlamanın muhalefeti sonuca götürmeyeceği açık.

Maalesef Sayın Babacan bunu yapıyor.

Bence en dikkat çekici tespitlerinden biri “Son seçimde yüzde 15-20’lik kesim Millet İttifakı'na verebilecekken Cumhur İttifakı’na oy verdi” demesiydi. Yüzde 15-20 oranında bir ‘kerhen oy’ varsa bu çok ciddi bir rakam.

6’lı Masa'nın ruhunun ve ortaya çıkan metinlerin doğru olduğunu söylemeye devam etse de Ali Babacan ile dünkü öğle yemeğinden çıkan en net sonuçlardan biri onun da ittifak konusunda şu aşamada hiçbir umudunun kalmamasıydı. Özgür Özel ve ekibinin CHP Genel Başkanlık yarışına giderken işbirliğinin kötü olduğuna ve CHP’nin köklerine dönmesi gerektiğine vurgu yaptığını hatırlattı ve ‘CHP açısından işbirliği kolay olmayabilir’ dedi.

DEVA yerel seçimlere kendi adayları ile gidiyor. Şimdiye kadar 40’ı kendi içlerinden olmak üzere 51 ismi açıkladılar. Bu Perşembe içlerinde Bursa Büyükşehir adaylarının da olduğu 51 isim daha açıklayacaklarmış.

"İstanbul ve Ankara’da popüler isimler olur mu?" sorusuna açık kapı bıraktı Ali Bey. Ama şu notu düşerek: “Bizim görüşlerimizle tamamen uyuşan isimler olmaları kaydı ile…”

DEVA şayet belli yerlerde işbirliği teklifi gelirse kategorik olarak reddetmeyeceğini söylüyor fakat prensipte tek başına sandığa gidecek. Bu onlar açısından sonuç getirir mi? Yerelde farklı dinamikler çalışır, adaylara bakmak lazım ama genel itibarı ile yapacakları tercihler kendi adaylarından ziyade AK parti ve CHP adaylarına ne kazandırır, ne kaybettirir sorusu önemli olacak.

Bu arada Babacan’ın iktidar ile kesinlikle işbirliği yapmayacaklarını vurguladığını da buraya not düşeyim.

Dünkü yemekte sohbet beklendiği üzere 12 şehit verdiğimiz korkunç terör saldırısı ile başladı.

AK Parti, MHP, İYİP ve Saadet’in imzaladığı bildiriye dair ‘yanlış yok ama eksik gördüm’ diyen Babacan CHP’nin açıklamasının bu eksiklere vurgu yaptığını söyledi ve “ilk gün acıyı paylaşma günüdür” dedi.

Terörle mücadele konusunda şu sözlerini önemli buldum:

“Terörle mücadele deyince iki kavramı çok önemsiyorum: meselenin köküne inmek, mücadelede örgütleri yalnızlaştırabilmek. Yalnızlaştırmada diploması trafiği çok önemli. Meselenin güvenlik boyutunu önemsiyoruz. Karşınızda silahlı grup varsa silaha karşı silahlı mücadele önemli. Ancak sadece bu perspektiften bakarak meselenin çözülemeyeceğini gördük. Çok daha kapsamlı bir yaklaşımın şart olduğunu dışişleri bakanı olduğum dönemden beri söylüyorum. Çatışma çözümü diye bir alan var artık dünyada…””

Babacan dışişleri bakanlığı döneminde Türkiye olarak 2009’da Filipinlerdeki bazı güney adalarında bağımsızlık için mücadele veren Moro İslam Kurtuluş Cephesi ile Filipinler devleti arasında Türkiye olarak arabuluculuk yaptıklarını hatırlattı, dünyada barış süreçlerine dair bir çok farklı örnek var, dedi ve bugünkü dış politika çizgisine dair şu eleştiriyi yaptı:

“Ülkelerin itibarı çok önemli. Türkiye’nin dış politikada yaptığı U dönüşleri ve tutarsız çizgisi itibarını zedeledi.”

Hakan Fidan öncesine dair “bakanlık bypass ediliyordu’ derken Fidan dönemi için konuşmanın erken olacağını ekledi.

Kendi alanı ekonomiye dair de konuşuldu elbet.

Orada da tutarsızlık eleştirisi yaptı DEVA Partisi Genel Başkanı. Yeni ekonomi yönetiminin kendi çalışma arkadaşları olduğunu hatırlattı ancak “ekonomi yönetiminde halen şeffaflık adımları atılmıyor” dedi ve MB’nin piyasaya müdahalesinin boyutunun açıklanmamasını hatırlattı: “KKM’ye MB ne kadar ödüyor, bilmiyoruz. Hazirandan beri kur farkını Merkez Bankası ödüyor ve bu açıklanmıyor. MB bilançosundan 800 milyar liraya yaklaştığını tahmin ediyoruz ancak bunlar açıklanmadan güven oluşturamazsınız” dedi.

Ben, Ali Babacan, DEVA Partisi Kurucular Kurulu üyeleri Gülay Göktürk, Gülçin Avşar ve basın danışmanı Ömer Şahin’in bulunduğu ve 15 gazetecinin katıldığı yemeği genel itibarı ile Sayın Babacan’ın tarih olan ittifak siyasetine dair vedası olarak okudum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp