Top
28/06/2013

Yıllar sonra yeniden izlenir

KUZEY Güney'i ilk başladığı yıl iki ay kadar izlemiş sonra da hep ara ara bakmış ama ne olup bitiyor hep haberdar olmuştum. Çünkü senaristi Ece Yörenç harika bir Twitter kullanıcısı ve Kuzey Güney müdavimleriyle harika bir diyalog içinde. Dizinin her bölümüne onları da adeta ortak etti. Final bölümünü de yarıdan sonra izleme fırsatım oldu. Finali kaçırmadım anlayacağın Ece. Muhteşem kadın yine yapmış yapacağını ve Aşk-ı Memnu tadında bir final yazmış. Gerçekten güzeldi final. Akıl dehası ve bence çok başarılı. Bu dizi dört sene sonra bile kaldığı yerden devam edebilecek şekilde bitirildi. Hiçbir son yok aslında. Güney hapiste hırslı bir şekilde hazırlanıyor. Kuzey, Cemre'sini alıp uzaklara gidiyor ama gazetelerde haber olacak kadar göz önünde olmuş ve tanınıyorlar. Yani anlayacağınız Güney hapisten çıkıp peşlerine düşebilir, hatta çok zengin olup onları yok edebilir. Malum Türk dizilerinde olmaz olmaz yok. Ve bu da bir dizinin sinema filmi tadında açık kapı şeklinde bitme şeklidir ki, bu da senaristlerin dehasıdır.

 

‘Aman fotoğraf çekmeyin’ tripleri yok oldu

TWITTER, Instagram, Vine çıktı, mertlik bozuldu. Artık hiç kimsenin ağzından "Aman beni çekmeyin" cümlesi duyulmuyor. Çünkü zaten artık kimsenin "Gazeteciler çekiyor mu, biri bizi gözetliyor mu?" triplerine de gerek kalmadı. Çünkü artık gazetecilerin o triplerle de uğraşmaya hali kalmadı. Çünkü zaten sosyal medyada istemediğin kadar malzeme var. Maşallah zaten birçok ünlü o kadar meraklıymış ki, en özel hallerini göstermeye. Her an her dakikalarını çekip paylaşıyorlar. Kimsenin de bir şikâyeti yok tabii. Yani bir kaçamağın, gizli saklı yaşamanın, ilişki ortaya çıkacak aman, demenin de bir esprisi kalmadı. O yüzden de kastırmaya gerek yok. Zaten artık gizli saklı bir şeyle ilgilenen yok haberiniz ola. Öyle ki, birçok kişinin evini, ayakkabı dolabını, tırnağını, yeni elbisesini ve hatta hatta o akşam yediği yemeği bile görüyoruz. Ha bir de son zamanlarda Instagram'da moda olan ayak fotoğrafları yerini bacağa bırakmış durumda ki, bana gına geldi. Millet ne meraklıymış bacak resmi koymaya.

 

TACİZE SESSİZ KALMAK OLMAZ

Kelebek yazarı Melike Karakartal, uçakta yaşadığı bir taciz olayının tüm detaylarını ve duygusunu köşesinde yazmış. Sonunda da, "Öyle ya da böyle bu, yalnız seyahat eden bir erkeğin, başına gelmezdi. Kadın olmak hep zordu. Hep zor olacak. Gelişme mi? Elbet olacak. Gelişmenin ivmesini, çıkardığımız sesler belirleyecek. Taciz karşısında susmamak da bunun önemli bir parçası. Ne olur, başınıza bir hal geldiğinde 'Aman tadım kaçmasın' diye düşünmeyin. Çıkın ortaya söyleyin. Pişman olmazsınız" diye bitirmiş. Kesinlikle katılıyorum. Aman susmayın, sesinizi yükseltin. Melike tacizciyi henüz çok küçük olduğu için affetmiş. Ama tek bir şartla. Herkesin gözü önünde suçunu kabul edecek ve özür dileyecek diye. Bu bile sessiz kalmaktan iyidir. Çünkü erkekler o kadar alışkınlar ki tacize uğrayan kadının sessizliğine. Onlara dur demenin yolu ses çıkarmaktır. Benim de birkaç taciz olayım var tabii. Melike de küçük yaştan bu yana yaşadığı tüm taciz olaylarını sıralamış. Evet, benim de maalesef hepsi aklımda. İnsanda gerçekten kötü bir his bırakıyor. Nedendir bilinmez sanki siz suçluymuşsunuz gibi unutamıyorsunuz ve sürekli aklınıza geliyor. Ben ses çıkardığım ve tacizciyi rezil ettiğim halde o fotoğraf sürekli aklıma geliyorsa ses çıkarmayanın vah haline.

 

Metro kurallarını hâlâ öğrenemedik

■ İnene yol vermeyi.
■ Sağda durmamız, soldan yürümemiz gerektiğini.
■ Yüksek sesle konuşmamamız gerektiğini.
■ Engelli asansörüne eğer engelli değilsek binmememiz gerektiğini.

 

Siz uyurken

■ TEPEBAŞI 03.00 bir taksiciyi kalabalık bir gruba "Gelin, nereye isterseniz götüreyim. Yakın olması önemli değil" derken duydum. Artık gözüm açık gitmeyecek.
■ CİHANGİR 04.00 bir kız ve bir çocuk yere oturmuş kahkahalarla gülüyorlar. Arkadaşları "Buldum buldum dondurma buldum" diye bağırarak geldi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp