Top
03/01/2024

Anı yaşamayı artık bilmiyoruz

Yeni seneye girmeye dakikalar kalmış, Paris'in ünlü meydanında geri sayım başlamış. Birazdan tam gece yarısı olacak ve havai fişekler birbiri ardına patlamaya başlayacak. E hadi madem sayalım 3-2-1 ve yeni sene geldiiiii, yuppi. Fakat o da ne!!!

-Kimse kimseyi öpmüyor.

-Hiç kimse birbirini kutlamıyor.

-Yeni seneye girme coşkusu yok.

-İnsanlarda kutlama anlamında her hangi bir hareket yok.

Neden?

Çünkü sosyal medya var. Önce sosyal medya ahalisi ile kutlaşmak, sonra yanındakine sarılmak gerek. Zaten yanındaki yanında. E şimdi o gösteri kaçarsa ahaliye ne anlatacaksın, ne izleteceksin. Orada olduğunu nasıl kanıtlayacaksın.

Of ki ne of!!!

Sizi bilmem ama ben görüntüleri izlerken halimizden, insanlığa ve insanlığın geldiği "An"da kalmanın, "An"ı yaşamanın mutluluğunun yok olduğunu görmekten mutsuz oldum.

Onca kalabalığın içinde de insanların ne kadar mutsuz ve yalnız olduğunun görüntüsüdür bu. Hoş geldin 2024 ve hoş geldin kalabalıklar arasındaki yalnızlık...

***

Hadise bize ne anlatmaya çalışıyor dersiniz?

Kafalar yandı... Kalabalıklardaki yalnızlıklar devam ediyor. Artık sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarda da pek bir anlam aramamak gerek aslında ama ben 2024 model Hadise'yi izninizle yorumlayacağım.

Hadise sosyal medya hesabından senenin ilk günü bazı fotoğraflar paylaştı. Kendisi bence şunları söylemek istiyor;

-Benim göğüslerim çok güzel.

-İçimde aslında yaramaz küçük bir kız var.

-Aşk arıyorum aşk... Ama beni bu halimle de kabul etsin herkes lütfen.

-Ben olmadığım yerde bile konuşuluyorum. Siz kendinize bakın.

-Hakkımda konuşan herkese dil çıkartıyorum.

-Aklımda biri var ona mesaj gönderiyorum.

-Aklımdaki kişiye gel gel yapıyorum.

-Gözümü kapattım şimdiden negatif insanlara.

-Bana karışmayın!!!

-Ben her halimle olayım, hadise çıkartırım.

***

Bu yılbaşı bana çocukluğumu hatırlattı

Çocukluğum yani 80'li yıllarında Türkiye'de genel olarak komşularımız, sağımız, solumuz hep yılbaşı gecesini evinde geçirirdi. Bu yılbaşı gecesin bana o yılları hatırlattı.

-Çoğunluk evindeydi.

-Sokaklar bomboştu.

-Konu, komşu evlerinde masa hazırlayarak birlikte geçirdi.

-Çoğu ünlü isim sahneye çıkmadı, ailesiyle geçirmeyi tercih etti.

-Televizyonlarda müzik-eğlence programları vardı ve evlerinde olan birçok kişi televizyon izleyerek kutladı.

-Evlerde tombala oynarken görüntüler hafızalara kazındı.

***

İşimiz gücümüz gider

Bir dizinin fragmanı ile hayatımıza giren bir şarkı var, o da "Gemileri Yakarım" şarkısı.

Fragmanda Hazar Ergüçlü döktürüyor, adeta oyunculuğunu sergiliyor. İzlemeye doyamıyorsunuz. Fakat fonda çalan şarkı son bir haftadır herkesin dilinde. Keza benim de dilime dolandı.

Ne diyor şarkı; "Biz bizi seveni sevmemişiz, nerde vefasız nerede hayırsız bulmuş kalbe getirmişiz. Aşktan yüreğim çok yandı, sevgiyi üfleyerek yaşarım. Ankaralıyım yüzmeyi bilmem, ama çok pis gemileri yakarım" diyor ve sonrası ortada, milletin dilinde.

Ki o en son "Ankaralıyım yüzmeyi bilmem, ama çok pis gemileri yakarım" ile daha da giderlerime enerjisi tavan yapıyor. Bakın memlekette giderli şarkılar her zaman prim yapar.

Demet Akalın'ın yıllardır yaptığı giderli şarkılar hala dilimizde. Keza Serdar Ortaç şarkıları da giderli sözlere ortaklık yapar her zaman. İşimiz bu giderlenmek.

Şarkı 2019'da yapılmış. Ankaralı farklı yerel şarkıcılar tarafından da seslendirilen "Gemileri Yakarım" şarkısının sözleri ve müziği Osman Karakaya'ya ait.

Öyle ki, şarkının bazı müzik platformlarında yer etmeyişi birçok kişiyi üzüyor.

Fakat şöyle bir gerçek var ki, iyi bir şeyin ne zaman yapıldığı, ne zaman yazıldığının hiçbir önemi yok. Önemli olan iyi olsun. iyi olan her şey zamanını bekler ve o zaman gün yüzüne çıkar. Öyle ki, şu ara yine adı dahi bilinmeyen Ankaralı yerel şarkıcılar yeni seneye girerken herkesin tanıdığı insanlar olup çıktı.

Düşünün yeni yıla girerken ünlü isimler yerine onlar konuşuluyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp