Top
19/01/2019

Geçmişiyle barışanların akımı

  10yearchallenge çılgınlığı sonrasında “Yüz tanıma yapay zekalarında kullanılabilecek paha biçilmez bir veri tabanı oluşturuluyor” dense de kimin umurunda. Bir haftadır bu hastag ile birçok kişi kendinden bile sır gibi sakladığı fotoğrafları gün yüzüne çıkarttı.Malum sosyal medya akımlarına bayılan ve peşine takılan sosyal medya insanları küs oldukları eski halleriyle barıştı.Ve başka kimseye “O bilmem kim zamanında böyleydi” deme fırsatını tamamen ortadan kaldırdı.Mesela Dünyaca ünlü fotoğrafçı Mert Alaş bile geçmişi ile yüzleşti ve bunu kendi sayfasından “Beni artık bu eski fotoğraflarımda vuramazsınız”mesajı verdi. Mert Alaş Tıpkı Mert Alaş gibi ciddi değişim yaşayan birçok kişi bu meydan okumayı yapıp kendine güvenini arttırdı.Bir tanıdığım da buna benzer bir paylaşım yaptı. Haliyle hepimiz şaşırdık çünkü geçmiş zamanda bu halde olduğunu bilmeyen çok kişi olduğu ortaya çıktı.Bunu o kişinin en yakın arkadaşı “Demek sonunda barıştı o haliyle. Çünkü konuşmak bile istemiyordu geçmişi. Bu iyi bir şey” dediYani birileri veri falan hazırlıyor hak getire.Sosyal medya insanı umursamadı ve meydan okumaya devam ediyor.Biraz daha bu fotoğraflarla haşır neşir oluruz. Benden söylemesi.  ***  Sıla ve tüm şiddet gören kadınlar kalkın ayağa  Şiddet gören kadınların çoğu depresyona girer.Neden:Çünkü aşık oldukları adamlar tarafından şiddet görmüş ve ciddi bir şok yaşamışlardır.Bu demek istediğimi birçok kişi anlayamayacaktır. Özellikle de erkekler.Ki anlamaları mümkün değildir.Çünkü gerçekten kadın ve erkek aşkı çok başka yaşıyor.Sıla ve benzeri kadınlar bu olayları yaşadıktan sonra da işin içinden çıkmakta bir hayli zorluk çekiyorlar.Yani öyle iki günde hemen toparlanayım, kalkayım ayağa durumu yaşanmıyor.Sıla ünlü olduğu için gözler önüne seriliyor, ünsüz olan kadınların çoğu neler yaşıyor bir bilseniz.Daha çok kısa süre önce “Sıla kilo aldı” diye bir habere denk geldiğimi belirtip bunun üzerinde bir yazı yazmıştım.Yani Sıla’nın kilo alması, saçını sürekli değiştirmesi ve yaz aylarında gözüktüğü gibi muhteşem gözükmemesi nedenini anlatmaya çalışmış bu yaşadığı derin sarsıntıdan kaynaklandığını belirtmiştim.Ve haliyle bu derin sarsıntıyı kolay kolay atmasının da mümkün olamayacağını.Ama gün o gün değil.Ki özellikle Sıla için değil.Gün ayağa kalkmak ve kendini toparlama günüdür.Sıla’nın şef Hazer Amani ile görüntüleri hoş değildi.Keyifsizdi.Ve hatta “Ne gerek vardı şimdi” dedirten cinstendi.Sıla’nın yaşadığı depresyonu, üzüntüyü, o duyguyu bunu yaşamayan anlayamaz ki... Bu toplumda çoğunluğa vurursak bir hayli fazla anlamayacak insan vardır. Hazer Amani, Sıla O yüzden ne yapacak Sıla ve onun gibi kadınlar güçlü duracak.Bu tarz görüntülere mahal vermeyecek.Fırsat vermeyecek.Gerekirse dişini sıkacak, her şeyden mahrum olacak ama bunu yapmayacak.Çünkü insanlar maalesef yaşadığı şiddetin çirkinliğini değil, sonrasında sergilenen olayların çirkinliğini dillendirmeye bayılıyor.Hele ki, bu sosyal medya döneminde.Her şeyin çivisi çıkmış ve çirkinleşmeye doğru yol alırken.  ***  İzmir İzmir güzel İzmir İki gün hızlandırılmış bir İzmir turundan dönmüş biri olarak şunu çok acık ve net söyleyebilirim ki yüzümde güller açıyor. Ne olursa olsun İzmir güzel, İzmir’in havası bile başka.Her gittiğimde “Ne çok büyüyor İzmir” düşüncesi ile ayrılıyorum şehirden.Yaşayanlar birçok şeyden mutlu değil ama ne fark eder!İstanbul’da mutlu mu?Ya da Ankara’da.Ya da bir başka yerde.Bir şekilde herkes yaşadığı şehirden şikayetçi.Ya trafik, ya yerleşim, ya insanların. İnsanlar şikayet etmek için yer arıyor.Evet memleket olarak sorunlar var yok değil ama güzel memleketimin yine de dört bir yanı cennet.  ***  İzmir’den tavsiyeler Filozof: İzmir’de kısa turumda Alaçatı’da en beğenerek gittiğim ve en güzel menemeni yaptığına inandığım bir kahvaltıcı dükkanına gittim. Barış Turan’ın “Filozof”una. Karşıyaka Bostanlı’daki dükkan öyle bir serpme kahvaltı var ki, o kahvaltıyı yedikten sonra 24 saat acıkmazsınız. Peynirli, sade ve çikolatalı olmak üzere üç çeşit pişi veriyor. Zeytinyağlı dolmalar önünüze getiriyor. Envai çeşit reçeller, peynirler derken kişi başı 60-80 TL’ye çıkıyormuşsunuz.  İstanbul’da öyle bir kahvaltıyı kişi başı 160 TL’ye yaparsınız. O derece zahmetli ve çok çeşitli. Yolunuz düşerse uğrayın pişman olmayacaksınız.  Alaçatı Kafası: Aslında asıl “Alaçatı”da doğdu bu mekan. Alaçatı’dan sonra da ilk İzmir’de değil, İstanbul’da açıldı. İstanbul sonrasında da anavatanında yani İzmir Konak’ta kapılarını açtı. Sosyal medyadan sürekli izliyorum mekanda olan biteni. Ama önceki gün canlı canlı yaşadım. Bir kere şef Aytaç Çetinkaya’nın mezelerini tadın derim. Ciğeri es geçmeyin. Diyeti boş verin. Ki zaten yemek yedikten sonra eller havaya oluyorsunuz. Güzelce göbek atın bir şeyiniz kalmaz. Bu arada yer bulmak ciddi zor oluyormuş. Haberiniz olsun. Önceden yerinizi sağlama alın.  İstanbul’dan bir tavsiye Bi Daha: Yıllarca gece hayatının nabzını tutan Araberk Oral ve Zafer Köseoğlu’nun sahibi olduğu Beyoğlu’ndaki “Bi Daha”ya gittiğim anda küçük dilimi yutuyordum. İstiklal Caddesi Midpoint’in üstüne konuşlanan mekana gittiğim gün İstanbul’da yer yerinden oynuyordu. Yağmur, fırtına inanılmazdı. Mekan öyle ayak altı değil. Düşünün bir mekanın içine giriyor ortadan geçip merdivenleri çıkıyorsunuz. Ve içerisi tıklım tıklımdı. Hafta içi ve o gün o kalabalığı görünce şaşırdım ama ama sonrasında muhteşem bir İstanbul manzarası ve acayip lezzetli mezeleri tadınca nedenini anladı. Tabii bir bu işin piri Ataberk Oral’ın sihirli parmakları da deyince tamam dedim. Müşteri kitlesi oldukça genç ve eğlenmeyi seven bir kitle. Güzel kızlar, yakışıklı erkekler. Uzun süredir İstiklal Caddesi’ne kaybettiğim umudum yeşerdi. İnanın bayıldım. Kesinlikle tavsiye ederim.      

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp