Top
03/09/2014

CARLOS iLE YAREN FIRTINASI ESiYOR

'ULAN İstanbul'un iki aşığı Carlos ile Yaren’in söylediği şarkılar yakında albüm olacak belli ama kimsenin o albümü beklemeye niyeti yok. İstanbul’da sabaha kadar açık mekânlarında defalarca Carlos yani Erkan Kolçak Köstendil’in ve Yaren yani Şebnem Bozoklu’nun seslendirdiği “Yanarım” şarkısı çalıyor. Öyle ki, bu şarkının ciddi müdavimleri var. Mekânda şarkı çalsın diye DJ’ye şampanya bile gönderiyorlar. Ve şarkı herkesin ezberinde. Şarkı çalarken tüm mekân hep bir ağızdan bu şarkıyı seslendiriyor. Ben bu kadar ciddi fanatikleri olduğunu bilmiyordum. Gerçekten çok şaşırdım. Ama şarkı kısa sürede dile dolanıyor ve içinize giriyor. Bu hafta ciddi ciddi acaba şimdi hangi şarkıyı söyleyecekler diye bekleyen insanlar var. Müzik böyle bir şey işte. Eğer iyi bir şarkı olursa dizinin ya da ismin ya da albümün tutmamasına imkân ve ihtimal yok. Fısıltı gazetesiyle kulaktan kulağa öyle bir yayılır ki, şarkıyı söyleyen bile şaşar kalır.

 

Cihangir kocaman bir plato

YAZ döneminde bol bol reklam, kış döneminde bol bol dizi setlerine ev sahipliği yapar Cihangir sokakları. Her gün bir sokakta kalabalık bir ekip sabahın kör karanlığından akşamın kör karanlığına kadar çalışıyor. Oradan, buradan sürekli bir koşuşturma var sokaklarda. Bu dönemde yine her sokaktan bir ünlü koşturuyor. Her sokaktan “Sessizlik” diye bir ses yükseliyor. Ama tabii burada yaşayanları kimse düşünmüyor. Bir sokak kapalı olunca, Cihangir nasıl bir kilit oluyor anlayan, bilen var mı acaba?

 

ACABA TAKSiM MEYDANI’NA BiRi EL ATABiLiR Mi?

“TAKSIM değil Taksi Meydanı” dedik, “Taş yığını” dedik. “Market arabalarıyla kahve, çay satıyorlar. Sonra da kavga çıkarıp o sıcak suları birbirlerine atıyorlar” dedik. Dedik de dedik. Ama ne duyan var ne gören. Fotoğrafı 2 gün önce Harbiye yönünden Taksim Meydanı’na girerken çektim. Şu taş yığınına bakıp üzülmemek işten değil. Hele hava sıcak olunca bu taş nasıl yanıyor anlatamam size. İnsana işkence resmen. Oysaki, şu meydan güzelleştirilse, mis gibi olsa. Vallahi meydanı gezmeye gelen turistlerden ben utanıyorum. “Güzelim Taksim Meydanı’mız ne halde” diye.

 

Dövme güzel şey, ya sonrası

Özge Özpirinçci zamanında kasığına Engin Altan Düzyatan’ın diş izlerinin olduğu bir dövme yaptırmıştı. Bu köşede ilk benden okumuştunuz o haberi. Haliyle o dövmeyi kapattırmış Özge. E yani düşünsenize evlenmek üzere olduğunuz bir adamın diş izleri kasığınızda ama o gidip başkasıyla evleniyor. Kötü bir durum ve sildirmek ya da kapattırmak en doğrusu. Bu arada Engin Altan Düzyatan evlendi ama hâlâ biz Özge Özpirinçci’yi konuşuyoruz o da ayrı. Twitter ahalisi bile düğün gecesi Özge’yi TT yaptı yetmedi hâlâ konuşuluyor. Belli ki, Engin’in çocukları olsa bile hâlâ konuşulacak. Yapacak bir şey yok. Angelina Jolie ve Brad Pitt denince de hâlâ Jennifer Aniston konuşuluyor. Hatta tüm dünya konuşuyor. Bu olayın kanunu bu maalesef. Ve nedense hep kadınlar üzülüyor, kadınlar terk ediliyor, kadınlar dönmek istiyor. Bunun aksi olsa bile bu böyle. Bunu anlatamıyorsun. Anlatmak mümkün değil. Bu konularda öyle bir algı oluşmuş ki, değiştiremiyorsun. Mesela kadın terk etse. Kısa süre sonra adam gidip evlense hemen “O evlendiği kadın için terk edildi” yakıştırması yapılıyor. Oysaki, hiç böyle bir şey yok ama herkes bu yalana inanmak istiyor. Anlayacağınız değişmeyecek bir durum. Garip ama böyle. Yıllarca konuşsak çözemeyeceğimiz bir konu daha. Ve şükür Brad ve Angelina da evlendi de tüm dünya olarak kocaman bir oh çektik. Hatta rahatladık. Bakalım şimdi neyi dert edeceğiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp