Top
03/07/2013

Fatih'in altını üstüne getirdik

Geçen gün Gezi Parkı'ndan yola çıkarak İstanbul'un park ve bahçelerini gezdiğimden bahsetmiştim. Fatih'te bulunan Çukurbostan Parkı'ndan bahsederken Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in yaptıklarından da söz etmiştim. Bu yazı akabinde Mustafa Bey aradı ve "Madem öyle gelin daha size başka yerleri göstereyim" dedi. Evet bu pazartesi sabahı buluştuk. Önce güzel bir kahvaltı sonrasında hızlandırılmış bir Fatih gezisi yaptık. Sultanahmet'den başlayıp Laleli'ye sonrasında Sulukule'ye ve Anemus Zindanları'na kadar sürdü yolculuğumuz. Her şey iyi hoş ama benim aklım, yüreğim, benliğim bu zindanlarda kaldı. Anemus Zindanları İstanbul'un Fatih İlçesi'nde Karagümrük semtinde Haliç surlarının hemen bitişinde. Bizans Dönemi'nin en büyük saraylarından biri olan Anemus Zindanları 14 hücre odası ve bu odaların altındaki iki katlı bodrumdan oluşuyor. Hücre odaları ve eziyet bölmelerini gördüğünüz zaman tüylerinizi diken diken oluyor. Aklınız almıyor. Zindan adını Bizanslı general olan Michael Anemus'dan almış. Tuhaftır ki bu zindanlarda ilk cezayı çeken kişi de kendisi olmuş. Bu olay sizi daha da derinden yaralıyor. 1107 yıllarında İmparator Aleksios Komnenos'a karşı başarısız bir isyan yaptığı için Michael Anemus bu zindanlara kapatılmış. Ne tuhaf. İnsan hayatının ne kadar garip olduğunu bir kez daha fark ediyor. İşte bu muhteşem yer tadilatı biter bitmez bir sanat galerisi olarak görücüye çıkacak. Mustafa Demir gerçekten doğaya, sanata olan katkısıyla de bende büyük bir fark yaratıyor. Fatih bölgesinde birçok yeri de inanamayacağım kadar değişikliğe uğratmış.



Aşıkların tatil dönüşü

Pazar gecesi 23.50 Dalaman seferi ile İstanbul'a dönüş hallerinde havaalında iki aşık gözüme çarptı. Birisi nam-ı diğer Hatice Sultan yani Selma Ergeç'ti. Can Öz ile güzel bir aşk yaşayan Selma Ergeç'in mutlu olduğu her halinden belliydi. Öyle tatlı gözüküyorlardı ki, iki çifti kumru bir köşe çekilmiş birbirinin gözlerinden gözlerini bir an olsun ayırmadılar. Diğer bir köşede de Yetkin Dikinciler ve Aslı Orcan vardı. Aslı Orcan'ı ben bu sene Karadayı dizisi ile tanıdım. Ve gerçekten bayıldım. Ekranda da ben kendisini çok beğeniyorum ama normalde gerçekten daha güzelmiş. İkilinin halleri pek hoşuma gitti. Ha bir de bu yeni oyuncuların bu egosuz halleri çok hoşuma gidiyor. İlla CIP'de olalım, illa Business uçalım tavırları yok. Biz malum bu tavırları sergileyen egosu yüksek insanlara pek alışkınız. O yüzden gerçekten kendilerini ekstra takdir ediyorum. Normal, sıradan, hatta ve hatta doğal insanlar olarak takıldıkları için.



Kim Google'a sormak ister?

Kenan Işık'ın sunduğu "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasının adını "Kim Google'a sormak ister?" yapmak gerek. Geçen akşam izliyorum tüm yarışmacılar en kritik sorularda telefon ile bağlandıkları kişiden doğru yanıtı alacaklarına çok eminler yani şaşma durumu yok. Çünkü zekâsına güvendikleri kişiyi değil parmaklarına güvendikleri insanı arıyorlar. Eğer soruyu duyduğu anda parmaklar çok iyi çalışıyorsa yanlış bingo doğru yanıt şıkları duymadan anında geliyor. Anlayacağınız devir teknoloji devri. Bu teknoloji savaşına karşı Kenan Işık gülüyor, seyirciyi yerin dibine sokuyor ama ne fayda. Bir kez bu teknoloji kana karıştı mı çare yok. Her türlü şekil itinayla devreye giriyor. Kenan Işık yerin dibine soktuğu yarışmacıya sorunun yanıtı olun Ahmet Hamdi Tanpınar'ın günümüzün Türkiye'sini anlatan romanı Huzur'u okumasını tavsiye etti ama malum yeni nesil bilgisayardan anlıyor. Onun da Google'dan özetini okuyacağından hiç şüphem yok. Ona ve buna rağmen yarışmacı 125 bin TL'yi kazandı mı kazandı. Şapka çıkarmaktan başka ne gelir elden.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp