Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

31/05/2019

Trump’ın yeniden seçilmesi için zemin müsait

Aslında reçete Kongre üyesi Ilhan Omar’ın tweet’inde anlattığı kadar basit: “Sonu gelmeyen savaşlarımızı bitirip askerlerimizi geri getirelim… Dış politikanın merkezini insan hakları, adalet ve barış temeline oturtalım… Global olarak askeri üslerdeki silahlı varlığımızı sınırlandıralım… Diplomatik, ekonomik ve kültürel faaliyetlere yönelik fonları artıralım.”

— Donald J. Trump (@realDonaldTrump) May 28, 2019

Trump, Tokyo’da da eleştirdiği üzere, 1994 tarihli “şiddet içeren suçlarla mücadele yasası” üzerinden hedef alıyor Biden’ı. 2016 başkanlık yarışında da rakibi Hillary Clinton’a karşı aynı argümanı kullanmıştı. Başkan Bill Clinton’ın first lady’nin desteğiyle imzaladığı bu yasa, özellikle siyahların aleyhinde işlediği ve ıslah yerine cezalandırmayı esas aldığı gerekçesiyle çok tartışılmış, nitekim Hillary Clinton da kampanyada yasanın problemli olduğunu itiraf etmişti. Yasa Kongre’den geçerken Senato Adalet Komitesi Başkanı olan Biden’ın o dönem verdiği destek, şimdi baş ağrısı oldu. Yorumculara göre Trump, federal cezaevlerini tıka basa dolduran yasanın siyahlar aleyhindeki işleyişini öne sürerek, Demokratlara oy veren kitleyi sandıktan uzak tutmaya çalışıyor.

Gerçi hiç kimse, Trump’ın “Siyahlar, Biden’dan çok bana oy verecek” iddiasını, beyaz milliyetçiliği yücelten ırkçı yaklaşımları nedeniyla akla ve gerçeğe yakın bulmuyor ama Biden açısından tehlike gerçek. 2016 seçiminde Trump’ın sözde siyahlardan yana yürüttüğü demagoji etkili olmuş ve Obama’ya oy vermiş 4.6 milyon seçmen oy kullanmayıp Hillary Clinton’ın kaybetmesinde rol oynamıştı.

CİNSİYETÇİLİK VE KADIN ADAYLARIN GÖRÜNMEZLİĞİ

Biden’ın kadın muhataplarıyla sarılmak ve öpmek suretiyle normalden fazla fiziksel temasa girdiği eleştirileri de ayrı bir handikap. Kimse Biden’ı cinsel tacizle suçlamıyor, ancak liberal medya “tacizciliği tescilli Trump, bu eleştirileri de rakibi aleyhinde kullanacak kadar ikiyüzlüdür” diye yazıyor. Cinsiyetçilik açısından Biden’ın esas yumuşak karnı, yıllar öncesine dayanan Anita Hill vakası. Yargıç Hill, halen Yüksek Mahkeme üyesi olan yargıç Clarence Thomas’ı o dönem cinsel tacizle suçladığında, Biden başkanlığındaki Senato Adalet Komitesi’nin 14 erkek üyesi karşısında ifade verirken yerin dibine batırılmış, büyük skandal kopmuştu. Biden 28 yıl bekledikten sonra, adaylığını açıklamadan önce Anita Hill’i arayarak özür diledi. Hill dahil, hiç kimse bu özrü özürden saymadı.

Biden’ın bu dezavantajları nedeniyle Demokrat Parti’nin kadın aday çıkarması yönünde bir görüş var ama nasıl? Karizmaları yerinde, Kongre üyesi olarak ustalıkları tescilli ama görünmez durumdalar. Kadın adaylar medyada erkek rakipleri kadar yer bulamadıkları gibi çoğunlukla olumsuz haberlere konu oluyorlar. Ya da Elizabeth Warren’ı "Pocahontas" diye alaya alan Trump'ın diline dolanıyorlar.

Uzun süredir siyasette olan, halkın da yakından tanıdığı Biden ve Sanders’in medyada daha geniş yer bulması olağan. Ancak önseçim yarışındaki tek gey aday olmaktan başka özelliği bulunmayan South Bend Belediye Başkanı Pete Buttigieg bile deneyimli senatör kadınlardan daha fazla ilgi görüyor haber kanallarında. Tek siyah aday Kamala Harris anket ve bağışlarda yükseldiği halde görmezden geliniyor. Konu dönüp dolaşıp yine aynı noktaya geliyor: MeToo çağında kadınların halen cinsiyetçi önyargılara maruz kalması, medyadaki erkek egemen düzenden kaynaklanıyor.

Son Gallup anketine göre Amerikan halkının yüzde 40’ı Trump’ın başkan olmaya layık karakter ve liderlik vasıflarını taşıdığını düşünüyor. Bu destek 2017’de yüzde 33 oranındaydı. Her ne kadar yüzde 58’lik kesim başkanlığa layık olmadığını düşünse de desteği artıyor. Kadın aday ihtimalinin azaldığı ortamda Amerikalıların şu snapchat filtresiyle başkanlara uyarlanan kadın başkan çehreleriyle yetinmesi gerekiyor.  

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp