Bir pop yıldızı tutuklandı, Almanya ayağa kalktı. Sebep, özel hayatın ihlali. Aslında ihlal olup olmadığı tartışmalı. No Angels grubunun solisti Nadja, partnerine bilerek HIV bulaştırmakla suçlanıyor, "ağır yaralama" şüphesiyle tutuklanıyor. Tutuklanma sebebinin bulvar medyasında ayrıntılarıyla deşifre edilmesi ise özel hayat hakkının ihlali diye eleştiriliyor. Bulvar basınının amiral gemisi Bild'e mahkemeden yayın yasağı geliyor. Olay tartışmalı; çünkü kimilerine göre haberin ayrıntılı yayınlanmasında kamu yararı var. Olabilir. Onun için diyorum, özel hayat ihlalini gelip Ergenekon soruşturmasında görsünler diye...
Ergenekon, özel hayatı silindir gibi ezip geçiyor.
Davayla alakası olmadığı halde dinlemeye takılıp iddianameye düşünce, bağırıp çağırma lüksüne sahip olabilenleri kastetmiyorum sadece.
Davayla alakalı olup da, TV'de pespaye programlar izlediği dedikodusuna maruz kalanları, cinsel hayatı e-mail'lerle forwardlanıp mahkeme salonuna düşen şöhretli isimleri de kastediyorum.
Şu sahneye bakın: Savcı cinsel hayat içerikli e-mail'i iddianameye koyuyor ama neyse ki insaflı, "Cinsel hayattır, okumayalım" diyor mahkemede. Sanık ise "Gezmesini tozmasını anlatıyor, aşırı cinsel içerik taşımıyor" diyor da rahatlıyoruz!
İsimli, isimsiz, soruşturmaya maruz kalan, kalmayan herkesin özel hayatı didik didik ediliyor.
Son dalgada yine özel hayatı ihlal faciası yaşanıyor. ÇYDD Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'ın evinden alınan belgelerin tamamının özel yaşamıyla ilgili olduğunu, dernek çalışmalarıyla ilgili konuşma notları, sinema filmleri ve CD'ler bulunduğunu öğreniyoruz.
Yarın öbür gün, Türkan Hoca bilmemne seyrediyordu, filancayı dinliyordu diye çıkacak bir yerlerde.
Muhtemelen de nefret kusan, o çirkef kağıt parçalarında.
KAMU YARARI MI YARGISIZ İNFAZ MI?
Almanya da geçen çarşambadan beri bir özel hayatı ihlal vakasıyla çalkalanıyor. Kız grubu No Angels'in solisti Nadja Benaissa, HIV taşıdığını bildiği halde, iki yıl içinde üç kişiyle korunmadan seks yapıp, partnerlerinden birine AIDS virüsü bulaştırdığı gerekçesiyle "ağır yaralama" suçundan tutuklanıyor.
Bulvar basını büyük bir iştahla atlıyor haberin üzerine. Nadja'nın seks hayatı en ince ayrıntısına kadar ortaya seriliyor.
Die Zeit gibi muhafazakar gazeteler, "boyalı" dedikleri basını özel hayatı ihlal ve yargısız infazla suçluyor. Haberi verirken zanlının adını bile yazmıyorlar hatta. Die Zeit, haberin magazinleştirilmesi sonucu, şüpheyle gerçeğin birbirine karıştığını, düzgün bir ayıklama yapılmadığını yazıyor. AIDS Yardım Derneği'nin "Bu bir cadı avıdır" şeklindeki görüşünü aktarıyor.
Ancak bulvar gazetelerindeki salçalı ayrıntılar adli makamlardan sızdırılmış değil. Ayrıntıları basına açıklayan savcının ta kendisi. Kamu yararı olduğu gerekçesiyle.
Bunun üzerine popçunun avukatı, özel hayata ilişkin bilgileri kamuoyuna açıkladığı gerekçesiyle Darmstadt Savcılığı'ndan davacı oluyor. Avukata göre, gazetelerin bu bilgileri aktarması da suç teşkil ediyor. Avukatın başvurusu sonucu Berlin Mahkemesi, Bild gazetesine özel hayat içeriği konusunda yayın yasağı getiriyor.
ÖZGÜR BASIN DÜŞMANLARI
Ancak Bild, savcıyı konuşturup manşet atıyor: "Nadja 10 yıl hapis yatabilir."
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann, "Özgür basın düşmanları" başlıklı bir yazı döşeniyor: "Genç kızların idolü olan bu şarkıcı bir erkeğe bile bile AIDS bulaştırmakla suçlanıyor. Eğer doğruysa ağır yaralamaya girer. Hatta kurban ölürse, adam öldürme suçuna kadar gidebilir. Buna rağmen Berlin'deki yargıca göre soruşturma, popstarın özel hayat alanına giriyor. Medyanın bu konuda haber vermesi yasaklanıyor. Demek ki, bir zanlının özel alanı, halkın bilgi edinme hakkından önemli. Eğer ağır suçlar özel hayata giriyorsa ve basın bu konuda haber veremeyecekse, o halde basın özgürlüğünü derhal kaldıralım. Doğrusu insan merak ediyor, Berlin'de kimleri yargıç yapıyorlar diye."
Nadja'nın AIDS olup olmadığı, eğer virüsü taşıyorsa, bunu "bilerek" bulaştırdığı kesinleşmiş bir hüküm değil, ancak Bild çoktan yargıya varmış görünüyor. Suç ispatlanana kadar masumiyet karinesi Bild'de işlemiyor.
Nadja'nın cinsel hayatının bilinmesinde kamu yararı var mı, yok mu? Bu gerçekten tartışmalı. Ancak, bir darbe şebekesi deşifre edilirken aradan dökülen cinsel içerikli dedikoduların kimseyi ilgilendirmediği kesin.
SADECE OLUMSUZ HABER Mİ ÖZEL HAYATA GİRER?
Alman basın hukukçuları, Nadja vakasının medyaya yansıyış biçimiyle ilgili nüanslı görüşler ileri sürüyor:
Die Zeit, haberi detaylı verenleri eleştiriyor, ancak gazetenin hukuk danışmanı Jörg Nabert'e göre, tutuklanma nedenini öğrenmek kamuoyunun hakkı. Virüsü başkalarına da bulaştırma ihtimali de tutuklama nedenlerinden biri ve bunun da bilinmesi gerekiyor. Nabert ayrıca "hamama giren terler" kafasında. Nadja daha önce özel hayatını magazin basınına iyice açtığı için, "Sıra olumsuz habere gelince, özel hayatı kapatmak olmaz" diyor.
Nadja'nın uyuşturucu bağımlılığını gazetecilerle açık açık konuştuğu biliniyor.
Tagszeitung (taz) ise bu konuda tek satır yazmıyor ve gazetenin hukuk danışmanı Peter Scheibe, ünlü kişilerin de özel hayat hakkından yararlanması gerektiğini, medyanın bu kişilerin hastalıklarını yazamayacağını söylüyor. Ancak Scheibe de popçunun uyuşturucu bağımlılığını kamuoyuna açmış olmasından hareketle, "Bu vakada bir temel hak olan özel hayat üzerindeki koruma biraz gevşetilebilir. AIDS hastalığının yazılmasında kamu yararı olabilir" diyor.
