Top
Ayşe Özek Karasu

Ayşe Özek Karasu

akarasu@htgazete.com.tr

26/06/2020

Rohingyalılar koronadan da ölebilir, çünkü pandemiden haberleri yok

Dünyada Rohingya Müslümanları kadar zulüm gören bir başka etnik azınlık yok. Myanmar’da yaşıyor fakat insandan sayılmıyorlar, vatandaşlıkları yok, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakları da yok. Yetmiyor, öldürülüyor kitleler halinde tecavüze uğruyor, yerlerinden yurtlarından sürülüyorlar. Köyleri yakılıyor, “temizliğin” izi kalmasın diye buldozerlerle dümdüz ediliyor, yıllardır kaçarak yaşam savaşı veriyorlar. İşte en son üç yıl önce mezalime başkaldıracak oldular, öyle bir şiddete maruz kaldılar ki binlercesi katledildi, 740 bin Rohingyalı çoluk çocuk Bangladeş’e sığındı, kamplarda en temel insani gereksinimlerden yoksun, sefalet ötesi koşullarda yaşıyorlar. İster cunta dönemi olsun isterse sözde demokrasi, her şart altında Budist çoğunluğun apartheid rejimine maruz kalıyorlar.

Myanmar’ı etnik temizlikle suçlayan BM İnsan Hakları Komisyonu’nun değişiyle “Rohinya Müslümanlarına yönelik tarif edilemeyecek ölçülerdeki şiddet düşük yoğunluklu baskıdan çıktı, terör ve açlıktan ölüme sürükleme boyutuna vardı.” Bu yolla, Myanmar’da geride kalan azınlığı da yurtlarından sürmeye çalışıyorlar. Hukuk otoritelerine göre, bu bir “soykırım”. Mesele ölü sayısından ibaret değil; bir halkı yok etmeye yönelik sistematik zulüm söz konusu.

Binlerce Rohingyalı derme çatma teknelerle Endonezya'nın Açe bölgesine de kaçıyor.

Şimdi 500 bin nüfusla geride kalan o azınlık koronavirüs marifetiyle de etnik temizliğe kurban gidebilir. Çünkü pandemiden haberleri yok! Çünkü yaşadıkları Rakhine (eski adıyla Arakan) eyaletinde bir yıldır internet kesik, dış dünyayla hiçbir bağlantı yok. Pandemiden de haberleri yok, koronavirüse karşı hiçbir uyarı ve önlem bölgeye ulaşmıyor. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre yüz binlerce insan hayati tehlikenin farkında bile değil.

Aslında internet kesintisi direkt Rohingya halkını hedef almıyor. Myanmar Hükümeti, Rakhine eyaletinde özerklik talebiyle ayaklanan Budist Arakan Ordusu’nun iletişim kanallarını keserek, ordu karşısındaki hareket kabiliyetini kısıtlamak amacıyla bu yola başvurdu. Gerçi etkili bir önlem de değil, bölgeden gelen haberler orduyla Budist isyancılar arasındaki çatışmaların son şiddet devam ettiğini, sivil halkın iki ateş arasında kapana kısıldığını gösteriyor. Şimdi hem Rohingyalılar bin yıldır var oldukları topraklarda sıkışık kamplarda yaşıyor, hem de çatışmalardan kaçan sivil Budist halk kamplara mahkum olmuş durumda. Normal zamanlarda bile yeterli sağlık koşulları bulunmayan ortamda bilmedikleri bir salgınla yüz yüzeler. İletişim kanalları kesik olduğu için insan hakları ihlalleriyle ilgili sağlıklı bilgi gelmiyor.

Oysa Aung San Suu Kyi Hükümeti, “Kimse habersiz kalmasın” sloganlı pandemi mücadelesinde çok sıkı tedbirler alıyor. Öyle ki, karantina kurallarına uymayanlara hapis cezası bile var. Aralarında çocukların da bulunduğu yaklaşık 500 kişi bir yıla kadar hapis cezalarına çarptırıldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü “Yüzlerce insanı asgari hijyen koşullarının bulunmadığı kalabalık cezaevlerine tıkmak, Kovid-19’la mücadele amacına uymuyor” diye açıklama yaptı.

Rohingya Müslümanları canlarını kurtarmak için nehir geçerek Bangladeş'e sığınıyorlar.

BARIŞ NOBELİ VAR AMA SOYKIRIMA SESSİZ

Pandemi mücadelesinde bile insan hakları eleştirisi alan Aung San Suu Kyi, baştan aşağı bir hayal kırıklığı. Myanmar’daki askeri cuntaya başkaldırıp 15 yıl ev hapsinde kalan Suu Kyi, bu direnişiyle 1991 yılında Nobel Barış Ödülü’nü almıştı. Diktanın devrilmesinden sonra 2016’da Ulusal Demokrasi Ligi’nin lideri olarak “Devlet Danışmanı” sıfatıyla başbakanlığa eşdeğer konumda fiili liderliğe getirildi. Ülkede demokrasinin yeşermesi bakımından çok umut vaat ediyordu.

Ancak binlerce Rohingyalının öldürülmesine, kadın ve çocukların tecavüze uğramasına sessiz kalınca, büyük bir uluslararası tepki koptu. Nobel Barış Ödülü’nün geri alınması isteniyordu. Fakat Barış Ödülü’nü veren Norveç Komitesi, bunu reddetti; ödülün geçmişteki mücadeleye verildiğini, geri alınmasının söz konusu olmadığını açıkladılar. Buna karşılık Uluslararası Af Örgütü, Suu Kyi’ye layık gördüğü “Vicdan Elçisi Ödülü”nü geri çekti. Çünkü önceden savunduğu barış ve demokrasi değerlerine ihanet etmişti.

Myanmar lideri Suu Kyi, Lahey Adalet Divanı'ndaki duruşmada soykırım suçlamasını reddetti.

Aung San Suu Kyi halen aynı pozisyonda, Rohingyalılara uygulanan mezalimi, bırakın soykırımı etnik temizlik olarak bile görmüyor. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davada, Myanmar ordusuna yönelik soykırım suçlamasını reddetti. Geçen aralık ayındaki duruşmada münferit insan hakları ihlallerini kendi iç hukuk yollarıyla soruşturup sorumluları cezalandıracaklarını söyledi. Mahkeme, Myanmar Hükümeti’ni Rohingya azınlığını korumakla yükümlü kılarak hükmünü verdi. Bu bir ara karar. Soykırım suçlamasıyla ilgili bir ana dava açılacak mı, henüz belirsiz.

Bu yılın sonunda Myanmar’da seçim var. Siyasi yorumculara göre sert pandemi politikası seçimde Suu Kyi’nin aleyhine işleyebilir. Fakat Rakhine eyaletinde sandığa pek etkisi olmaz. Neticede oradaki seçmenin değil mücadelesi, pandeminin kendisinden bile haberi yok.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp