Güya para pul var ama Formula1’i kendimize pazarlamayı beceremedik. Türkiye Grand Prix’sinin geleceği belirsiz,
Komşu ise iflas bayrağını çekti, kemer sıkma programı ve işsizlik yüzünden Atina sokakları neredeyse iç savaş yıllarının Beyrut’una döndü, Neo-Nazi çeteleri sokaklarda göçmenlere saldırıp öldürüyor. Üstelik AB’nin, ekonomik gidişe bakarak yaptığı son hesaplarına göre, Yunanistan’ın gelecek yılki borç miktarı daha önce öngörülenden yüzde 17 fazla olacak.
Ama keyifleri kaçmıyor, şöyle fiyakalı bir pist yapıp Formula1 takvimine girmeyi planlıyorlar.
Hükümet onayı vermiş durumda. Olimpiyat oyunları gibi antik bağlantı da kuruyorlar. Eski Yunan’da araba yarışlarının yapıldığı Patras’ta inşa edilmesi planlanıyor pistin.
Peki hangi parayla? Geçen yıl krizi hafifletmek için AB ve IMF’den 110 milyar Euro aldılar ya, oradan gelen parayla. Pistin yaklaşık 94 milyon Euro’ya mal olması bekleniyor. Ortalıkta özel sektörden yatırımcı yok henüz. Maliyetin büyük bölümünü Papandreu Hükümeti karşılayacak gibi görünüyor.
Patras’ın eski Belediye Başkanı Evangelos Floratos, Antik Çağ’daki araba yarışı geleneğini Formula1 ile sürdürmeyi yıllardır hayal ettiğini ve nihayet o noktaya geldiklerini anlatıyor Ta Nea Gazetesi’ne.
Yunanistan, Formula pistini yıllardır tartışıyordu, ancak çevreci grupların ve yerel siyasetin muhalefeti nedeniyle bir türlü gerçekleşmemişti o planlar. Aslında Yunan Grand Prix’sinin yerel ekonomiye canlanma katkısında bulunacağı kesin.
Ancak “Tam da ülke borç batağındayken sırası mıydı Formula pistinin?” sorusu hâkim Avrupa’da. Özellikle de Almanya’da.
Almanlar, Yunanistan’ı kurtarma paraları kendi ceplerinden çıktığı için Atina’ya fena halde takmış durumdalar. Saçma sapan espriler kadar, ağır hakaretler de dolaşıyor ortalıkta. Kimi gazete, “Yunanlılar uslu uslu oturup Sebastian Vettel’i seyrederse belki sokaklarda çöp konteynerlerini ve kendi bayraklarını yakmaktan vazgeçerler” gibi anlamsız espriler patlatıyor.
YUNAN TRAGEDYASI
Alman koalisyon hükümetinin küçük ortağı Hür Demokrat Parti’den (FDP) Yunan asıllı siyasetçi Jorgo Chatzimarkakis ise anavatanı hakkında zehir zemberek konuşuyor: “Yunanistan’ın Brüksel’deki hesabında bölgesel teşvik için 20 milyar Euro var. Ama bunlar aptal ve yolsuz olduğundan o parayı adam gibi kullanamazlar. Çünkü parayı almak için adam gibi proje lazım. Yunanistan’ı yönetmek üzere Avrupa’dan 200 bürokratı görevlendirelim. Onlar ülkeyi düzlüğe çıkarıp, ekonomik büyüme rayına oturturlar.”
Almanya’da Türk kökenli bir politikacı çıkıp bize, “Bunlar aptal ve yolsuz” dese herhalde büyük bir Türk tragedyası yaşanırdı. 2012 borç görünümü beklenenin üstünde çıktığı için AB muhtemelen yeni tasarruf önlemleri dayatmaya başlayacak Atina’ya. Nitekim bu hesap ortaya çıkmadan önce de AB’nin paradan sorumlu komiseri Ollie Rehn, Yunanistan’ın bu yıl daha fazla kemer sıkması gerektiğini söylemişti.
Atina’nın tek derdi, tasarruf önlemlerine karşı halk isyanı olsa, yine iyi. Ülke nüfusu 11.3 milyon, bunun 1 milyonu da göçmen. Son üç yılda gelen yasadışı göçmen sayısı 500 bin. Bu da aşırı milliyetçi çeteleri azdırıyor. Motosiklet kasklarıyla dolaşan Altın Şafak çetesinin üyeleri sokaklarda göçmen kovalıyor. Bir Sri Lanka’lıyı öldürdüler. Aşırı eğilimi olmayanlar da o göçmenlerin işlerini ellerinden aldığını düşünüyor.
Atina Belediye Başkanı Yorgos Kaminis bu tabloyu şöyle yorumluyor: “Bu göçmenler yüzünden, 70’lerin Beyrut’unda olduğu gibi kontrolsüz bir suç furyası ve iç savaş sahneleri yaşayabiliriz.”
Kuzey Afrika’dan gelen göçmen akını sadece Yunanistan’ın derdi değil. Son 25 binlik kaçak dalgası Danimarka’yı da aynı havaya soktu. Öyle ki, 1995’te yürürlüğe giren Schengen Antlaşması’nı bozarak sınır kontrollerine başlayacağını ilan etti. AB içinde serbest dolaşım ilkesini ihlal eden bu adıma isyan büyük. Avrupa parlamenteri Daniel CohnBendit, “O halde Schengen bölgesinden çıksınlar” diyor.
Son durum şu: Danimarka sınır kontrolünde ısrar ederse, AB Komisyonu Danimarka’ya karşı dava açacak.
